23/Koz

828 67 4
                                    

Aradan sadece iki gün geçmişti ki Ron ve Hermione'un yok ettiği kupa ile Voldemort'u yok etmeye bir adım daha yaklaşılmıştı.

Bu süreçte Lupin'in önderliğinde öğrencilere düellolarda kullanılabilecek en yaygın büyüler öğretiliyordu.

Büyük sınıflar ve yatkın oldukları bariz anlaşılan öğrenciler avantaj sağlarken onlarla seherbazlar ilgileniyordu.

Sirius bu süreçte sıklıkla Harry ile beraberdi.İkili düzenli olarak düello ve mental açıdan birbirlerine destek oluyordu.

Kingsley ve Bill genel olarak profesörler ile birlikte kale güçlendirmesi ve bakanlık içerisinde kalan müritlerle haberleşiyorlardı.

Andrea ise ikizlerden aldığı Çapulcu Haritası ile güvenli çıkışları kontrol edip olası durumlarda saklanan öğrencileri Hogsmeade'e
çıkaracak yolları Bay Filch ile paylaşıyordu.

Andrea işleri bittikten sonra Büyük Salon'a doğru yürümeye başladı.Düşünmesi gereken onca konu vardı ki içinden hangisiyle başlaması gerektiğini düşünüyordu.

Salondan içeri girdiğinde karşısına açık kahve rengi saçlarına eşlik eden yeşil gözleriyle Hufflepuff'tan bir öğrenci belirdi.

"Merhaba."

"Merhaba Bay?"

"Podmore."

Andrea bir an duraksadı.Adının da Nick olduğunu öğrendiğin çocuğun eski dostlarından ayrıca yoldaşlık üyesi olan Sturgis Podmore ile olan ilişkisini sorguladı.

"Evet o dayımdı.Yani sizlerden oldukça bahsederdi."

Sturgis de tıpkı çoğu dostu gibi hayatını trajik bir biçimde Voldemort'un sadık yoldaşlarından Rabastan Lestrange tarafından öldürülerek kaybetmişti.

"Kaybın için çok üzgünüm Nick ne zaman istersen gelip beni bulabilirsin."

"O da burada olacak değil mi?"

Andrea içine düşen şüphe ve endişe ile 6.sınıf çocuğun yüzünü inceledi.İntikam arzusunun ona kötü bir son hazırlamasından korkmuştu.

"Evet olacaktır.Ama o senin dengin değil sakın mecbur kalmadıkça karşısına çıkma."

"Ne?O benim dayımın katili iğrenç bir ölüm yiyen.Elbette intikamını alacağım."

"Bak Nick eğer kafanı çevirip şu salona bir göz atarsan emin ol senin gibi bir çok kişiyi bulabilirsin.Ama intikam almak istediğin kişi derslerde düello yaptığın arkadaşların değil yüzlerce kişiyi öldürmüş bir katil."

Çocuk duyduğu gerçekle ne kadar bozulsa da dik duruşunu asla bozmadan Andrea'ya bakmaya devam etti.

"Evet haklısın aptalca bir şeydi kusura bakma."

Andrea daha cevap veremeden çocuk salondan çıktığında derin bir nefes alarak yemek için öğretmenler masasına ilerledi.

"Sirius sırf saçına değdiği için çocuğu tavanda sallandırmana gerek yoktu."

"Ama Aylak saçımın buklelerini bozdu neden beni hiç anlamıyorsun?"

Andrea iki eski dosta kıkırdadığında Sirius hevesle ona döndü.

"Sen de bir şey söylesene Andrea."

"Evli çiftler gibi tartışmayı kesmelisiniz."

Sirius yine istediği onayı alamadığında yemeği ile dertleşmeyi seçti.

O sırada Harry ve Draco Astronomi Kulesi'nde oturmuş kalan hortkulukları düşünüyorlardı.

"Geriye diadem ve yılan kaldı değil mi?"

Harry emin değildi ama öyle olması gerektiğini düşünüyordu.Draco'yu kafası ile onayladı.

"Hadi ama konuşma dediğin karşılıklı olur."

Harry yere diktiği gözlerini grilerle buluşturduğunda sakinleştiğini hissetti.Şu süreçte en çok ihtiyacı olan şey belki de buydu.

"Haklısın sadece biliyorsun aklım çok karışık."

Draco elini ürkekçe ellerine koyduğunda yılların birikmişliği üzerlerine çökmüştü iki gencin.

Yavaşça dudakları birleştiğinde artık ikiliden başka kimse yoktu koskoca evrende.

Yumuşak başlayan öpüşme ikilinin duygu karmaşası ile iyice tutkulanmıştı.Şimdi ikiside tüm problemlerden uzakta birbirlerinin kollarındaydılar.

Aynı dakikalarda Ginny ve Neville eşliğinde öğrenciler son hız çalışmalara devam ediyordu.

Herkes kaybetmekten korktuğu şeyler adına mücadele vermeye hazır olduğunu daha ilk konuşmadan göstermişti.

Binalar arası rekabetin dayanışmaya dönüşmesi ile  birkaç akşam öğrencilerin birbirleriyle toplu gruplar olarak oturdukları görülmüştü.

Öğrenciler birbirlerinin gerçeklerini öğrendiğinde belki de bir neslin daha fazla kan statüsünden uzakta gelişebilmesine olanak çıkmıştı.

Çünkü kimse birinci ağızdan bir safkanın sorumluluğunu ya da bir melezin arada kalmışlık hissini ve ya bir muggle doğumlunun çektiği ırkçılığı bilmiyordu.

Savaş öğrencilerden bir çok şeyi götürmüş olsa bile bir çok şeyi de katmayı başarmıştı.

Birbirlerine,ailelerine ve sevdiklerine besledikleri duygu iste karşılarındaki düşmanın en büyük zayıflığıydı her ne kadar onlar bilmese bile.

Dumbledore bu sözleri söylemişti Harry'e.Tom sevgi nedir bilmiyordu ve asla bilemeyecekti.

Bir masal da değillerdi sadece sevgiyle düşmanı yenemezlerdi ancak bilinen bir gerçek ise en küçük koz bile düşmanı yenmek için bir adım öteye atabilirdi.

Şimdi ise Hogwarts öğrencileri ve yoldaşlık üyelerinin elinde olan tek şans tüm kozlarını doğru oynamaktı.Çünkü bu savaşı kazanmaktan başka hiçbir şansları yoktu.

Kısa olduğunun farkındayım pek içime de sinmedi ancak bu gidişle hızlı bir final olacak ve en azından kitabı biraz olsun Harry-Andrea arasından çıkartıp savaşın arka planındaki öğrencilerinde yaşadıklarını yansıtmak istedim.Kısaca bu bölümler biraz finale hazırlık ve geçiş bölümleri olacak.Düşüncelerinizi yazarsanız çok mutlu olurum.

İHDAS/çapulcularWhere stories live. Discover now