4

2.4K 161 11
                                    

James elinden geldiğince Remus'a seslenmeye ve onu kendine getirmeye çalışıyordu.Ancak o sırada elleri çoktan birer kurtadam pençesine dönüşmeye başlamıştı.

Beklediğim dolunay hiçte umduğum gibi geçmezken Pettigrew Lupin'in çantasını talan etmiş ve umutsuzca etrafına bakınıyordu.

O sırada buldukları küçük mavi bir şişeyi Sirius'un zorla ağızına sokmasıyla Lupin yere serildi.

"Peter diğer şişe nerede?"

"Yok çantanın her deliğine baktım ama lanet şişe yok."

Şişe..şişe...evet!Bahsettikleri şişe üzerinde adı yazılı şişe olmalıydı.Demekki bahsettikleri şişe daha bitmemişti bu yüzden de derse geç kalmıştı.

"Rosier."

Birden daldığım düşüncelerden sıyrılmamla asamı sallayarak şişeyi elime getirdim.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?"

diyerek üzerime koşan Potter'ı tek hamleyle başka bir köşeye savurdum.

"Aradığınız şişeyi kimde bulabileceğimizi biliyorum ama bu çok zor olacak."

Üçlü kendi arasında bakışırken daha fazla dayanamayıp Potter'ı yanıma alarak kaleye doğru koştum.

Gryffindor ortak salonuna geldiğimizde James hâlâ ne olduğunu anlamamış bir biçimde bana bakıyordu.

"Lily'i çağırman lazım ona Alice adında bir kızı buraya gelirmesini söyle.Siyah kısa saçlı ince yüzlü bir kız."

"Kızlar bölümüne nasıl girmemi bekliyorsun merdivene adımımı atamadan kayarım."

Sabır çekerek arkamı döndüğümde kafama dank etmişti.

"Siz kimsiniz?"

"Ne?"

"Kendinize ne diyorsunuz?"

"Büyücü veya cadı?"

Kafasına vurduğumda önce sinirlendi sonraysa aydınlanmış gibi gözünün içi ışıldarken:

"Çapulcular."

"Peki güzel Lily senin sevgilin değil mi?"

"Bizi ayırmayı mı düşünüyorsun?"

"Ya kes sesini Potter geyiğin sırası değil.Sevgilinle illaki aranda bir iletişim vardır sen onsuz değil gece geçirmek bir dakika zor durursun."

"Geyik ha" diyerek güldüğünde tekrar kafasına vurmuştum.

"Tamam evet haklısın bekle biraz odaklanayım."

James gaz çıkarmaya çalışan bir bebek gibi kendini sıkıyordu.Umutsuzca yaktığımız ışık yüzünden söylenen tablolarla onu bekliyordum.

"Olmuyor yapamıyorum."

Yerimden kalkarak onu merdivene oturttum.

"Hoşuna gitmeyecek ama sakın ellerini çekme."

Bir şey demesine izin vermeden zihinlerimizi birbirine kenetledim.O kadar fazla anı arasından hızla geçiyordum ki bir an yaşadığım huzuru bırakmak istemedim.Ancak neredeyse her gece kullandığı bir bilgiyi çokta uzun süre aramama gerek kalmamıştı.

Zihninde yakaladığım görüntüyü uyguladığımızda elini bırakarak kendimi geri attım.Şimdi sadece Lily'nin bizi duyduğunu umut etmek kalıyordu.

"Ellerindeki izler neydi?"

Anlamayarak kafamı ona çevirdiğimde hemen yanıt verdi.

"Zihnimde dolaştığın sırada bir anlığına kendime ait olmayan bir sahne gördüm.Bir sandalyede elleri bağlı küçük bir kız vardı.Bu ne anlama geliyor?"

İHDAS/çapulcularWhere stories live. Discover now