26/Yüzleşme

807 68 3
                                    

Andrea yıkılan duvarın altından son anda geçtiğinde ucuz atlattığını düşünerek koşmaya devam etti.

Savaş boylu boyunca ilerlerken elimden geldiğince öğrencilere yardım etmeye çalışıyordu.

Bir düelloya çıkabilirdi ancak koşullar gereği bir ölüm yiyen kolaylıkla birkaç öğrenciyi alt ederdi ve onun da onların dikkati dağınıkken bunu kullanması gerekmekteydi.

Kalabalığın ortasında gördüğü platin saçlara dikkat kesilen Andrea hışımla oraya yöneldi.

Draco Malfoy hızla lanetlerden sıyrılarak büyük öfkesiyle ailesinin yanına gitmeye çalışıyordu.

Ancak onu yakalayan ellerle olduğu yere sabitlenmişti.

"Bak bak bak burada kim varmış?Bir kanı bozuk daha he?Seni böyle yetiştirmemiştik Draco."

Bellatrix Lestrange tüm iticiliği ile koluna yapışmışken Draco onu öldürmekten zevk alacağını biliyordu.Teyzesi için Lord'dan öte bir şey yoktu.Kendi kız kardeşi bile.

Bellatrix asasını boğazına dayadığında aniden eli havada boş kalmış bulundu.

"Biliyor musun asanı her zaman iğrenç bulmuştum tıpkı saçların gibi."

Andrea da dahil olmak üzere kısa pembe saçları ve yeni geldiğini belli eden temiz kıyafetleriyle Dora karşılarındaydı.

"Onu bana hemen geri ver seni lanet kanı bozuk!"

"Immobulus."

Bellatrix olduğu yere sabitlendiğinde gözlerinden ateş fışkırdığına yemin edebilirdi.

Dora ona duyduğu öfkeyi belki de kimseye duymuyordu.Annesine yaşattıkları kendi kanını sırf başka bir adam için görmezden gelmesini ve daha da önemlisi onlarca masuma yaptıklarını aşamıyordu.

Ve elinde olan asanın marifetiydi hepsi.

Bellatrix de dahil olmak üzere herkes çıt sesiyle ağzını aralarken Dora kenarda çıkan yangına fırlattı bir çırpıda asa parçalarını.

Draco'yla çok yakın olamasa da ona değer veriyordu ve onu yapmak istediği şeyden daha güvenli bir yere götürecekti.

Yanından geçerken Bellatrix'e şu sözleri söylemeyi de ihmal etmedi.

"Umalım da asasız ve donmuş bir Lestrange'i öldürmek isteyen kimse çıkmasın."

Andrea bunların üzerine kendini topladığında o da başka öğrencilerin yanına koşmuştu.

Hermione ve Ron merdivenleri tırmanırken Luna karşılarında belirdi.

"Harry'i gördün mü Luna?"

"Ben gördüm."

Pansy Parkinson dağılmış üstüyle asasını iyice kavramış ve elinden gelse hemen şuracıkta cisimlenerek kaçacağını belli ediyordu.

"İhtiyaç odasındalar."

"Neden sana inanalım?"

"Bana bak bulanık ister inan ister inanma ama çok sevdiğim dostun Potter orada."

Pansy lafı biter bitmez onlara ters yönde koşmaya devam etti.

Evet o da bir safkandı ve belki de bu durumdan en rahat edecek olan ailelerden birine mensuptu.Ama zorbalık bir yana insan katlini doğru bulmuyordu hele ki Lord'un da bir melez olma ihtimalini duyduğundan beri.

Hermione ve Ron başka çareleri olmadığı için hızla İhtiyaç Odası'na yöneldiler.

Ancak beklemedikleri dikkat etmemiş oldukları "lar" ekiydi.

İHDAS/çapulcularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin