19.Bölüm: Soğuk Taht

1K 239 94
                                    

"Soğuk Taht"

Men need a man would die as soon
Out of the light of a mage's moon
But it's not by bone, but yet by blade
Can break the magic that the devil made

⚔️

Kara zırhlı asker, miğferini koltuk altına sıkıştırmış attığı hızlı adımlarla saray koridorlarını arşınlarken taht salonuna ulaştığında derin bir nefes aldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kara zırhlı asker, miğferini koltuk altına sıkıştırmış attığı hızlı adımlarla saray koridorlarını arşınlarken taht salonuna ulaştığında derin bir nefes aldı. Muhafızlar taht salonunun o dev çift kanatlı kapısını ardına kadar açtığında içeri adım attı ve neredeyse zemini öpecek kadar eğilip kralı selamladı.

"Majesteleri, Kraliçe Lexzandra ve Kral Calardi Xathmoran sınırlarına girdiler."

  Taht salonu akıllara durgunluk verecek kadar devasaydı. Sade ama özenle tasarlanmış bir cam kutu gibiydi. Siyah taş zemin üzerinde tahta uzanan kırmızı halı ve yanlarında sivri uçlu fanusların içindeki suda yüzen mumlar vardı. Kapıların iki yanından başlayan ince, dalgalı sütunlar tahta doğru açılıyordu. Siyah taş basamakların çıktığı platformun üzerinde, uğruna kan dökülen, ihanetler edilen, yeminler okunan taht tüm ihtişamıyla parlıyordu. Altın varaklı, göz alıcı mücevherlerle bezeli geniş tahtın yanında, yüzü tüm Xathmoran'i en tepeden gören cam duvarlara dönük Kral Carazael duruyordu.

  Tahtın sırtından çıkan, meşhur Ryendal deniz kızı altınından-rivayete göre Ryendal denizlerinin derinliklerindeki yosun kaplı kayalardan ve kumların arasından çıkarılan altın eskiden denizkızlarına aitti-yapılmış kanatlara dirseğini yaslamış kral her zamanki kürklü pelerinini giymişti. Aklar düşmüş kestane saçlarının tepesinde, kudretinin sembolü bulunuyordu. Thallieos'un ilk hükümdarından bu yana nesilden nesile geçen hükümdar tacı. Altın sarmaşıklar gibi başını sarmalayan taç, alnından yukarıya doğru sivriliyordu. Altın sarmaşıkların boşlukta kalan kısımları elmasla bezenmişti. Carazael'ın soluk mavi gözleri, elmasların parıltısı altında sönük kalıyordu ve sanki tacın kudreti namının önüne geçmesin diye soluk mavi gözlerini her daim tehditkâr bir biçimde kısıyordu.

  Tam iki kaşının ortasında pek çok insanın bakışlarını kaçırdığı-gözlerinin oyulmasını istemiyorlardı-Elysthram taşlarından biri duruyordu. İlk bakışta yakutu andırsa da bir yakut değildi elbette. Rengini Thallieos'un tüm hanelerinin kanından alıyordu. Elysthram taşları bizzat Kan Avcıları tarafından-pek gönüllü olmasalar da- İnsan Krallar'ın derilerine işlenmiş ve tüm hücreleriyle birleştirilmişti. Elysthramlar İnsan Krallar'a ölümsüzlük ve akıl almaz güçler bahşettiği gibi yükselen diyar Thallieos'u da ayakta tutuyor, diyarı gücüyle besliyordu.

Carazael, ayaklarının altındaki Xathmoran'in uğultusunu hoş bir şarkıya kulak veriyormuş gibi dinledi ve mağrur bir tebessüm sergiledi.

Lexzandra ve Calardi at arabalarında Xathmoran'in saraya ulaşan dik sokaklarını tırmanırken insanlar sokak kenarlarına dizilmiş, yolu çiçeklere boğuyor, gülücüklerle el sallıyorlardı. Calardi, pencereden elini uzatıp halkı selamlarken Lexzandra gözlerini devirdi. O, kuzguni saçları ve sarı gözleriyle olduğu kadar, karakteriyle de annelerine benziyordu. Calardi ve Carazael, tıpkı babaları gibi soluk mavi gözlere ve kestane saçlara sahiplerdi. Ve babaları gibi gösterişi, ilgiye boğulmayı severlerdi. Lexzandra ise en soğuk gece kadar duygusuzdu. Gösterişi sevmez, alt tabaka için değil el sallamayı başını çevirip onlara bakmayı bile varlığına bir hakaret olarak görürdü.

Kanın Şarkısı (Kanın Şarkısı Serisi 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin