41.Bölüm: Kabusların Gerçek Yüzü

754 149 173
                                    

"Kabusların Gerçek Yüzü"

White light fades to red
As I enter the City of the dead

⚔️

Annarithel Eradaie'nin sıcak kumlarında koştuğu-koşmak zorunda kaldığı- zaman bile bu kadar yorulduğunu hatırlamıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Annarithel Eradaie'nin sıcak kumlarında koştuğu-koşmak zorunda kaldığı- zaman bile bu kadar yorulduğunu hatırlamıyordu. Küçük adalardan biri olan Veraadenna'nın rıhtımı uzun yıllardır kullanılmadığı ve bakımı yapılmadığı için yerle bir olmuştu.

Üzerindeki giysiler tenine yapışmış, sırılsıklam halde kendini ileri çekmek için kumu avuçladı Annarithel. Zavallı bedeninde kalan son bir kuvvetle kumda zar zor emekleyip sırt üstü devrildi. Kolları ve bacakları taşıyamayacağı kadar ağır geliyor ve titriyordu. Kaç saat boyunca yüzmüşlerdi, iki ya da üç? Bilmiyordu. Tek bildiği vücudundaki lanet sızıydı. Ciğerlerine güçlü bir nefes doldurup yanaklarına yapışmış ıslak saçlarını geriye attı. Botlarının içindeki kaypak hisse alışkındı ama tiksintisi asla azalmıyordu.

Rhyvar pelerindeki suyu sıkarken, yalpalar bir halde kumlara adım attı. Üzerindeki siyah giysiler kaslarının girintilerini ve çıkıntılarını açığa çıkaracak biçimde vücuduna yapışmış, uçlarından su damlayan saçları yanaklarından göğsüne yol almıştı. Gecenin karanlığında zümrüt yeşili gözleri keskin bir ışıkla parlıyordu. Boynuna düşmüş maskeyi orada olmasından nefret ediyormuş gibi çekip çıkardı ve Annarithel'ın biraz uzağına oturdu.

Denize daldıkları an maskeleri de yüzlerine geçirmişler ve kısa bir süre hiç çıkarmadan suyun altından yüzmüşlerdi. Sahiden mükemmel bir icattı, derin nefesler için yeterli değildi ama işe yarıyordu. Kat ettikleri mesafeler boyunca ufak tefek balıklar dışında hiçbir deniz canlısına rastlamamışlardı. Aslında Annarithel bu konuda endişe bile duymamıştı çünkü Thallieos yükseldiğinde deniz canlıların birçoğu Kızıl Topraklar'da yaşamlarına devam etmiş şanssız bir azınlığı da göklere yükseldikten yıllar sonra yok olmuşlardı. Ya avlanmış ya da doğal yaşam alanlarından koparıldıkları için yıllar içinde tükenmişlerdi. Ne yazıktı.

Rhyvar boynunu kütlettiğinde dudaklarındaki ve yüzündeki yaranın kenarlarındaki morarma gözünden kaçmamıştı Annarithel'ın. Rhyvar'ın çelik gibi teni soğuğa karşı dirençliydi ama Annarithel kadar değildi. Eğer bir Kan Avcısı olmasaydı, Kasırga Lejyonu'nun onu bulmasına gerek kalmadan denizin ortasında donarak ölebilirdi.

Kan Avcısı bir süre bariyerin ardında puslu bir görünüme sahip olan yıldızları izledi sonra da doğruldu. Dudaklarından fırlayan tıslamaya engel olamamıştı. Kendini kasmasa boynu bir külçe gibi geriye düşerdi.

"İyi misin?" diye sordu Rhyvar hırıltılı bir sesle.

Annarithel başını salladı. Yolculuğa çıktıklarından beri aklına takılan bir soru vardı, belki de bunu sormak için berbat bir andı ama Veraadenna'ya ulaşmayı başarmışken sormadan edemedi. "Mirasçı Hanelerin büyüleri kuvvetliyse eğer ölene kadar ya da geri çekene kadar iz bırakıp, varlığını koruyabilir," dedi. "Peki ya melezler?"

Kanın Şarkısı (Kanın Şarkısı Serisi 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin