*39.Bölüm: Yükselen Ruh

724 170 90
                                    

"Yükselen Ruh"

Are we the hunters
Are we the hunted
Are we the monsters
Show me the fear under your skin
Life is a game, are you gonna play now
Should I run away are you gonna stay now

⚔️

Selamlaarr kan güzelleriii

Bu benim için oldukça özel bir bölüm... Geçmişi anlatan bölümlerin sonuncusu

***

İkinci şansın bir borç, borçların ise bedelleri vardır. Öğrendiğinde geriye kalan tek şey yapacağın seçim olacak.

Bu ölüm döşeğinde birine, nefeslerini bir saniye daha hayatta kalabilmek için kontrollü bir şekilde alan birine söylenseydi eğer, bedel ne olursa olsun, kabul ederdi. Yeter ki ölümün ağına takılmasın, bedellerin ağırlığı bile olsa üstünde ölüm bugün onu es geçsin. Ama Annarithel Orvira'nın düşünmek için vakti vardı, o zaten bir ruhtu. Enhrecha duasını duymuş, sınavları geçmiş ve yükselmeye, bedenine dönmeye hak kazanmıştı.

Bir bedeli olması gerektiğini en başından beri biliyordu. Kaldı ki Rehber zaten alengirli lafları arasından bu sözcüğü eksik etmiyordu.

Thallieos'tan bir süre uzak kalmak, ne yaşarsa yaşasın ona huzur vermişti. İnsan Krallar yoktu, zulüm yoktu, saklanmak yoktu, Zanosrit yoktu ve kan dökmek yoktu. Ve biliyordu ki, şu anda Rehber'e bedenine dönmeyi reddettiğini söylerse Ruhlar Bahçesi'nde sonsuz bir dinginliğe kavuşacaktı. Bu konuda bir tercih hakkı olması bile inanılmazdı. Ama... Thallieos'ta Ellyro ve Callidus vardı. Onu bekleyen intikamı-intikamları daha doğru olurdu tabii, intikam alacağı kişiler sıraya girmeliydi- vardı. Ve elbette, Annarithel'ı bekleyen ailesi vardı. Bir anlık huzur gözünü kör etmemeliydi.

Annarithel Kan Avcısı silahları ile dolu olan odanın bir ucunda duruyordu Rehber ise diğer uçta kaidenin yanında onu izliyordu. Oda nedense öncekinden daha farklı görünüyor ve kokuyordu. Yağmur sonrası toprak ve baharatlı tütsü kokusu burnuna doluyor, neredeyse tüm duyularını uyandırıyordu. Fanuslar daha yeni silinmiş gibi parlıyordu. Çatlak duvarlardan tavana kadar uzanan kırmızının yüzlerce tonuna sahip freskler vardı; kadınlar ve adamlar, savaşçılar ve kılıçlar... Annarithel net olarak göremiyordu çünkü görüşü pusluydu. Tıpkı zihni gibi. Kalbi, amansız bir çarpıntıya tutulmuştu ya da ona öyle geliyordu. Bir ruh olduğu için kalbinin atmaması gerekirdi ama o küçük şeyi Edarnol'da gözlerini açtığı andan beri hissedebiliyordu.

Rehber'e doğru kararsız bir adım attığında sanki duvarlarda asılı meşalelerin alevleri titreşmişti. Ellerini beyaz cüppesinin arkasında kavuşturmuş Rehber'in olduğu yeri süzdü. Kaidenin kenarlarından süzülen şey kan mıydı? Dudaklarını ısırdı.

Kaidenin arkası bir mihrabı andırıyordu. Freskler oraya kadar uzanıyor ve oval bir kubbede son buluyordu. İşte tam orada, dudak uçuklatacak güzellikte bir kadının freski vardı. Bu Tanrıça Enhrecha'ydı. Kollarını iki yana açmış sanki Annarithel'ı kucaklamak için bekliyordu.

Kan Avcısı ürkek bir adım daha attığında zihninde Rehber'in sözleri yankılanıyordu.

Unutma Kan Avcısı değişeceksin, sen ölümle yaşam arasında olansın. Ölüm sana dokundu ve sen sağ çıktın. Bunun belirtileri olacak.

Bir adım daha.

Annarithel fiziksel olarak değişecekti, nasıl bir değişiklik olacağını bilmiyordu ama olacaktı. Göğsündeki yarayı yaşamı boyunca taşıyacaktı. Bu onun kim olduğunu belirleyen mühürdü.

Kanın Şarkısı (Kanın Şarkısı Serisi 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin