12- Bu da ödülün olsun

842 102 142
                                    

Merhabaaaa ben geldimmm çok minnoş bir bölümle geldim, Sope'umla geldim...🥰

Satır arası yorum yapmayı unutmayın lütfen dediğim gibi okumayı seviyorum💗

Keyifli okumalar kuzularım...
__________

Saat 02.26'ydı Yoongi gözlerini açtığında. Sahi o kadar uyumuşlar mıydı? Küçüğü hala uyuyordu kollarında. Ne kadar naifti, ne kadar güzeldi bu çocuk her seferinde daha da güzel geliyordu gözüne. Sakince hareket edip gövdesini biraz daha aşağı kaydırdı Yoongi, yüzlerini aynı hizaya getirmek için. Tam karşısında rahatlıkla izleyebileceği yüzü izledi, inceledi.

Elini yanağına dokundurmak, sevmek istedi. Yavaşça yaklaştırdı elini ama çekindi uyandırmaktan korktu miniğini, sonra yavaşça sevdi. Okşadı yumuşak yanağı, saçlarını sevdi, burnuna küçük bir öpücük kondurdu.

Ne yapıyorlardı ne haldelerdi ikisi de bilmiyordu. Nasıl hissetmeleri gerekiyordu. Hoseok korkuyordu, her ne kadar Yoongi korkmuyor gibi görünse de o da korkuyordu. Ya küçüğünü üzecek bir şey yaparsa? Yoongi bu soruyla savaşıyordu Hoseok'u tanıdığı günden beri. Aralarında ne ara böyle bir bağ oluşmuştu bilmiyordu, Yoongi gibi biri nasıl bu hale gelmişti? Yoongi Hoseok'un gülüşüne, sesine, kokusuna, nefesine, tadına her şeyine bağımlı olmuştu. Şu ansa bu çocuk tam karşısında ona sığınmış uyuyordu. Aralarındaki neydi? İkisi de şu an buna cevap veremezdi.

Yoongi onu seviyor, uyurken iyi hissetmesini istiyordu. Birkaç dakika sonra Hoseok gözlerini açtı. Gözlerini açar açmaz içinde kaybolduğu gözlerle karşılaştı. Yoongi bu sırada sadece saçlarını okşuyor onu izliyordu. Hoseok yeni uyanmışlığın sersemliliğiyle konuştu,

- Hyung... saat kaç?

Yoongi kafasını biraz kaldırıp duvardaki saate baktı.

- Üç Hoseok.

- Huh? Cidden o kadar uyuduk mu?

- Hhmm

Hoseok küçücük bir şekilde esnedikten sonra,

- Hala uyumak istiyorum ama karnım çok aç sanırım karnım ağrıyor, sen gidecek misin? Gitmesen olmaz mı?

Uyku sersemliğiyle konuşuyordu işte.

- Karnın mı ağrıyor? Acıkman normal okuldan beşte çıkıyoruz neredeyse on saattir uyuyoruz. Hadi kalk yiyecek bir şeyler hazırlayacağım yüzünü yıkayıp in aşağıya.

Yoongi kalmak için hareket etti, Hoseok ise kolundan tutup geri yatırdı onu. Yanağına minicik bir öpücük kondurdu ve kıkırdadı.

- Ne kadar düşünceli Hyung ama... bu senin ödülün olsun.

Tekrar küçük bir kıkırdama verdi. Yoongi ise içi gide gide bir nefes aldı, tutup öpesi vardı küçüğünü. Kalkıp aşağıya indi dolabı açtı ve yiyecek bir şeyler hazırlamaya başladı. Bu sırada Hoseok aşağıya indi.

- Hyung ne yapıyosun?

- Noodle buldum onu yapıyorum.

Hoseok bir anda gözlerini belertti.

- Hyung! Bu saatte noodle mı yenir ya? Bir de sporcu olucaksın.

Yoongi şaşkın şaşkın baktı Hoseok'a,

- Tanrı aşkına bu saatte sağlıklı ne yiyebiliriz? Ayrıca ne olacak ben hep böyle besleniyorum.

Hoseok'un ayıplayıcı bakışlarının altında kalırken bir yandan da onu izliyordu. Hoseok ilk önce buz dolabından 4 yumurta alıp haşlanması için suya koydu. Sonra ise dolaptan lavaş çıkarttı hızlıca domates sosu hazırladı ve lavaşlara sürüp kaşar ekledi ve bunları üst üste koydu. En sonunda en üst katmana da bolca kaşar rendeledikten sonra yaptığı iki adet pizzayı mikrodalgaya koydu. Bu sırada buzdolabından çeşit çeşit yeşillik çıkartıp yıkadı. Yumurtaları da kontrol ettikten sonra haşlandıklarını düşünüp altını kapattı. Mikrodalganın ötüşüyle pizzaları çıkarttı üstüne yıkadığı yeşillikleri koyup kesti. Yumurtaları da soyup hazırladığı tabağın kenarına ikisine de ikişer tane gelecek şekilde koydu. Yoongi bu şeyleri tam olarak 15 dakika da yapan Hoseok'u ağzı açık izledi.

Dependency | SopeWhere stories live. Discover now