22- Aramıza Hoşgeldin

584 70 86
                                    

- Yorum ve oylarınızı eksik etmeyin, keyifli okumalar... (tabi ne kadar keyifli olursa, üzülebileceğiniz bir bölüm...🥺)

*medyaya eklediğim şarkıyı isterseniz söylediğim yerde açabilirsiniz ben size açmanız gerektiği zaman söyleyeceğim*

Dört kişi bir arada okulun kapısından girdiler. Herkesin gözü onlardayken gergin olmamaya gayret ederek yürüdüler sınıflarına doğru. Etraftakilerin fısıltılarını duyuyorlardı elbette, "Niye yan yana ki bunlar?" , "Wooyoung'a ne olmuş?", "Kesin yine Yoongi benzetti ama niye birlikteler?" vs vs. Duymamazlıktan gelerek ilerlemeyi seçmişti üçü, diğer bir kişi ise, -ki o Yoongi- derin ve sinirli bir nefes alıp bağırdı,

- KESİN LAN O SESİNİZİ! YOKSA BEN KESİCEM!

Herkes suspus olmuştu, Yoongi Hoseok'a dönüp,

- Hadi gidin siz teneffüste gelirim ben.

Hoseok ve San başını sallayıp ilerlediler dans stüdyosuna doğru, Yoongi ise sakince elini Wooyoung'un sırtına koydu ve sahaya ilerlediler. Bilmiyordu neden böyle yapıyordu ama içinden geliyordu. Sahaya o şekilde girdiklerinde herkesin gözleri üstlerinde buluştu. Birlikte soyunma odasına gidip değiştirdiler üstlerini ve sahaya geri döndüler. Wooyoung gidip bir köşeye oturdu, Namjoon Yoongi'nin yanına ilerleyip ne olduğunu sordu, Yoongi'de anlattı. Bunun üstünde konuşurlarken Yoongi sürekli kenarda oturan çocuğu kontrol ediyordu gözleriyle. O sırada koçları gelmişti.

- Biliyorsunuz yarın maç var. Şanslı mıyız yoksa şanssız mı bilmiyorum ama ilk maç Hankuk'la arkadaşlar. İyice ısının ve kendinizi yarına hazırlayın. Göreyim sizi aslanlarım benim.

Herkes onaylar bakışlarla kafa salladı.

- Yoongi gelir misin biraz?

Yoongi koşarak koçun yanına ilerledi,

- Dinliyorum koç.

- Omzun nasıl? İyiyim diyorsun ama bilirim seni, eğer ağrıyorsa söyle.

- Hayır koç, çok iyiyim ağrımıyor merak etmeyin.

- Tamam evlat. Dikkat et kendine.

- Ederim koç.

Yoongi koşarak eline bir top aldı ve sahaya göz attı. Herkes atış yapıyordu, hepsi de gayet başarılıydı, biri hariç... Wooyoung atış yapıyordu evet ama basket atmak için değil atış yapmak için. Kafası çok dalgındı, hiçbirini tutturamadı imkansız gibi bir şeydi bu. Bu çocuk normalde üçlük atışı bile tek gözü kapalı yapabilirdi. Wooyoung takımın en iyi oyuncularından biriydi. Her ne kadar zamanında birbirlerinden hoşlanmasalarda konu maç olduğunda Yoongi ile uyum içindelerdi. Yoongi yavaşça ilerledi Wooyoung'a, Wooyoung yere oturmuş soluklanıyordu. Yoongi yavaşça omuzlarını tuttu ve okşadı,

- Wooyoung kötü hissettiğini biliyorum, ama odaklanman lazım. Konuşucaz bunları okuldan sonra ama unutma yarın maçımız var. Hadi kalk.

Yoongi Wooyoung'a karşı davranabileceği en yumuşak tavırla konuştu, karşısındaki çocuk kötü durumdaydı. Belliydi ne oldu bilmiyordu ama öğrenecekti, şimdi yapması gerek tek şey onu motive etmekti. Wooyoung kafasını sallayıp ayaklandı. Kollarını ve bacaklarını iyice sakladıktan sonra Yoongi'ye gülümsedi.

- Teşekkür ederim. Onca yaptığım şeyden sonra hâ-

- Sus artık sus düşünme bunları. Maç! Maç! Maç!

Yoongi'nin ellerini çırparak kurduğu cümleden sonra, Wooyoung hafifçe kıkırdadı,

- Eee o zaman Min Yoongi var mısın teke teğe.

Dependency | SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin