25 - Benim Güzel Çiçeklerim

490 62 91
                                    

Medya ile okumanız yazar tarafından şiddetle tavsiye edilir~

- bu bölüm biraz daha Jimin ve Taemin odaklı oldu umarım beğenirsiniz 🤞-

-🧈💛-

(Park Jimin)

Evden çıkar çıkmaz daha fazla tutamadığım göz yaşlarımı akıttım yanaklarıma doğru. Hızla yürüyordum, duyduğum hikayeler, anlatılan şeyler gerçek değildi. Seonghwa Hyung bunları yapacak kadar kötü kalpli değildi ki. Benim tanıdığım Hwa hyung beni hep korurdu. Biz birbirimizi çok severdik. Hatta tanıştığımız gün bile beni döven çocukların elinden o almıştı. O beni hep koruyup kollamıştı. Daha önce kimseyi kırdığını kimseyi incittiğini görmemiştim ben. Yapmazdı değil mi?

Peki o anlattıkları neydi? Hoseok yalan söyler miydi bana? Ya Yoongi Hyung? Aklımı kaçıracağım, canımdan çok sevdiğim dostlarımı bırakıp çıktım oradan değil mi? Ama onlar bana yalan söyledi, yapmazdı, Hwa Hyung yapmazdı.

Her zaman yanımda olmuştu o benim, ben anneannemle kalırken yanımdaydı, bütün ailemi trafik kazasında kaybettiğim zamanlardı, annem, babam... Abim... neden ben değilde onlar dediğim zamanlardı. Salmıştım her şeyimi, o gelip kaldırmıştı beni. O gelmeden önce her gün farklı birinden dayak yerdim, her gün elimdeki paraları alırlardı, o gelene kadar. Hwa Hyung gelip kurtardı beni. Abim oldu, canım oldu, kaybettiğim abimin yerini dolduramazdı elbette ama iyi geliyordu bana o zamanlar, dondurma yemeye bile götürüyordu beni.

Ama onların anlattıkları, yediremiyordum anlattıklarını. Yapmazdı Hyung'um yapmazdı.

Kafamın içinde kendimle tartışırken, yürüyordum, hızla nereye gittiğimi bilmeden. Aslında biliyordum? Yine aynı yere götürüyordu ayaklarım beni, yine hep ağlamak için gittiğim çiçeklerin yanına gidiyordum, koskoca parkın içindeki güzel çiçeklerim benim, her derdimi dinleyen mis kokulu güzel çiçeklerim.

Hızla adımlarken yağmur başladı, ah cidden mi tanrım? Şu an bir bu eksikti. Hızla üstümdeki montun şapkasını kafama geçirdim, ve çiçeklerime doğru adımladım.

-diğerleri, yazar anlatımı-

Jimin'in son sözleri yankılanıyordu herkesin beyninde, nasıl bu kadar kolay bir kenara itebilmişti onları. Hoseok zaten zor bir gün geçirmişti, Jimin'in sözleri onu daha da yıpratmıştı. Neden inanmamıştı ki ona, Hoseok Jimin'e yalan söylemezdi ki, söz vermişti onlar birbirlerine. Bir yandan da düşünüyordu, çocukluktan beri tanıdığı biri hakkında konuşuyorlardı, üstelik onlar daha birkaç aydır hayatındaydı Jimin'in. Belki de çok değerli görmüşlerdi bir an kendilerini? Bu düşünceler hepsinin kafasında tek tek dolanıyordu, Hoseok daha fazla dayanamadı, sağ gözünden yanağına oldukça yavaş bir göz yaşı süzüldü.

Yoongi'nin dizinde yatmıştı, en sevdiği arkadaşıydı Jimin, ilk yakınlaştığı arkadaşı, çoğu zaman neşesiydi. Bir keresinde Hoseok mutlu olsun diye onunla lunapark'a bile gitmişti, yine mutlu olsun diye dönme dolaba binmişti. Yüksekten korktuğu hâlde hem de... Hoseok lunaparkı çok severdi, Jimin'in aksine. O sevmediği şeyleri sırf Hoseok mutlu olsun diye yapıyordu hep.

Peki niye böyle olmuştu ki? Neden Küçük Chimchim bir anda gitmişti, inanmamıştı umuduna?

Herkes bir yerlerde dağılmıştı, Jin ve Jungkook yiyecek bir şeyler hazırlıyordu, dışarıdan cama vuran yağmur sesleri daha da geriyordu, duygusallaştırıyordu ortamı. Taemin derin bir solukla ayaklandı oturduğu yerden.

Dependency | SopeWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu