Bölüm 7: Küçük bir hediye meselesi

1K 140 104
                                    

  
 
Merhabaalarrr ☘☘

Sonunda buradayım. Son bir vizem ve son bir ödevim kaldı sadece. Sonra bir aksilik olmazsa finallere kadar buradayım. 👯‍♀️💃

Keyifli okumalar :)
      

__________


Bölüm 7: Küçük bir hediye meselesi

  
Yeni bir günün ilerleyen saatlerinde her zamanki gibi çalıştığı ajansın binasına çoktan girmişti. Hararetle konuşan Jimin ve onu dinleyen Hoseok'u gördüğünde dikkatini elinde tutmakta olduğu kamerasından alıp onlara vermişken adımlarını da durdurmamıştı. Yanlarına ulaştığında kendisini anında sandalyelerden birine atmış, sessizliğini koruyarak Jimin'in sözlerini bölmemeye gayret etmişti.

Bu sırada Jimin "En sonunda dayanamadım artık, sesimi yükselttim çünkü sinirlenmiştim. Haklıyım ama, değil mi?" diye Hoseok'a kocaman açtığı gözlerle bakıyorken ondan bir onaylama almak istiyordu.

Neyse ki Hoseok onu hiç bekletmeden kafasını hızlıca aşağı yukarı sallayarak onaylamış ve "Haklısın tabii ki. Kaç gün oldu sonuçta. Hiçbir açıklama yapmadan bu şekilde davranamazlar. Özellikle de bizimle bir anlaşma yaptıktan sonra." demişti.

Jungkook dirseğini masaya, yanağını da avuç içine yasladığında "Ne hakkında konuşuyorsunuz?" diye sormuştu.

Jimin bu sefer de sanki bu anı bekliyormuş gibi heyecanla Jungkook'a dönmüştü. O kadar sinirlenmişti ki herkese anlatmak ve haklı olduğuna dair bir onay almak istiyordu. El hareketleriyle olayı heyecanlı bir şekilde anlatmaya başladığında göz kırpmayı bile unutmuştu. "Kim Namjoon'un röportaj olayı yine yattı. Dün RM-MOS'a gittiğimde diğer gidişlerimdeki gibi Kim Namjoon'un olmadığını söylediler." dediğinde Jungkook yutkunmuştu. Kendisini ilgilendiren bir durumun olmadığına dair kendisini ikna etmeye çalışsa da onun adını her duyduğunda büyük bir huzursuzluk hissediyor, göğsünün ortasında can sıkan bir acı beliriyordu. Tüm bunlardan habersiz olan Jimin ise çatık kaşları eşliğinde anlatmaya devam etmişti. "Sekretere bizimle röportaj yapacaklarına dair bir anlaşma yaptıklarını söyledim. Beni her zamanki gibi geçiştirmeye çalıştı." dediğinde aynı öfkeyi yeniden hissetmişti. Tam olarak amaçları neydi bilmiyordu ama günlerdir teptiği bu yolun sonucunda eli boş dönüyor olması kendisiyle eğlendiklerini düşünmeye itmişti.

"Kendime engel olamadım ve birkaç bir şey söyledim sinirle." Bakışları sağa doğru kaydığında dudaklarını büzmüş ve "O an ne söylediğimi de hatırlamıyorum." dedikten hemen sonra hızlıca derin bir nefes almış ve bakışlarını tekrardan Jungkook'a çevirmişti. Anlatacakları arasından önemli yere geldiği belliydi. "Tam o anda Bay Min belirdi. Nereden geldi bilmiyorum ama bir anda karşımda dikilmeye başladı. Sorunun ne olduğunu sordu. Yakınma sebebimi söylediğimde halledeceğini söyledi ancak ona inanmadım çünkü herkes bir şeyler yapacağını söylüyor ama kimse bir şey yapmıyor. Kaç gündür tek bir röportajı gerçekleştiremedik. O yüzden Bay Min ile de tartıştım." dediğinde Jungkook'un dikkati onun anlattıklarında değildi artık. Jimin'in söz ettiği şeyler aklına kendi meselesini düşürmüştü. Teslim etmesi gereken ancak Kim Taehyung'un elinde olan kaydı düşünüyordu. Jimin'nin başına gelenlerin bir değişik versiyonunu kendisi yaşıyordu. Jimin gibi o da bir kaydın varlığından yoksundu. Ancak bir konuda Jimin'den ayrılıyordu. O da bu durumun içine düşmesinin büyük etkenlerinden birisinin kendisi oluşuydu.

Ona kayıt için yalvarmamıştı. Ki bunun için hiç de pişman değildi. Bu durum sadece büyük bir probleme dönüşüvermişti ve nasıl halledeceğini de bilmiyordu. Çok kısa bir süre içinde bir çözüm bulmadığı takdirde ise zararlı çıkan tek kişi kendisi olacaktı.

Record | TaekookWhere stories live. Discover now