Bölüm 10: Usulca aklıma sız, beni ele geçir ve benimle sinsice oyna

1K 146 197
                                    

  
Merhabalarr, keyifler nasıl? Umarım iyidir.

Bu arada neredeyse 1,5K olduk bir anda. Teşekkür ederimmm🥲💜

Keyifli okumalar :)

_______
   
   

Bölüm 10: Usulca aklıma sız, beni ele geçir ve benimle sinsice oyna
   
   
Kavranan küçük eli esmer el tarafından ısınırken bakışları birbirlerinden ayrılmıyor, anlaşmanın mührünün sıkılığına sanki vurgu yapılırmış gibi eli sımsıkı bir şekilde esmer avuca hapsedilmişken aralarında geçen bir tokalaşma mevzusu daha haddinden fazla sürmüştü.

Taehyung'un birbirine yapışan dudakları tokalaşmayı bozmadan usulca yukarıya doğru kıvrılırken bu görüntü Jungkook'un sadece basit bir tişört ve eşofmanının altına gizlediği bedenini ürpertmişti. Bu gülümsemeden hiç haz almayan Jungkook engel olamadığı bir titremenin esiri olmuşken karşısındaki adamın bunu hissetmemesi adına elini sanki elektrik çarpmış gibi hızlıca çekip kurtarmıştı o sıcak ve büyük avuçtan. Bu tutum Taehyung'un kıvrılan dudaklarını örtülememişti çünkü o an her şeyin nasıl da istediği gibi gittiğini düşünürken boş kalan avuç içini yalayıp geçen soğukluk hissini bastırmak için parmaklarını avuç içine gömmüş, ardından da kalitesinden asla ödün vermediği ve her zaman üzerinde yer alan takım elbiselerinden birinin alt parçası olan pantolonunun cebine yerleştirmişti. Bu durum altındaki kumaş parçasının gerilmesine ve şekilli kalçasının belirginleşip ortaya çıkmasına sebep olsa da bu görüntüye o an için yalnızca Taehyung'un arkasında kalan Jungkook'un uyduruk kitaplığı maruz kalmıştı.

Kıvrılan dudakları aralandığında "Güzel bir anlaşma oldu." demişti Taehyung yalnızca. Ve bu kurulan tek bir cümleyle Jungkook anlaşmayı kabul ettiği için koca bir pişmanlığın içine düşmüştü, uzun bir süre de boğuşmak zorunda kalacaktı.

Aklında dönüp duran sorularına karşı alacağı cevabın içini rahatlatmayacağını biliyor olsa da yine de pozitifliği seçerek olumlu düşünmeye çalışıp hafif aralıklı dudaklarının aralığını genişletmiş ve sesinin duyulmasına izin vermişti. "Bunun karşılığını benden ne zaman isteyeceksin?" diye sormuştu. Gergindi.

Jungkook'un aksine rahatlığı ve keyfi yerinde olan Taehyung "Zamanı geldiğinde." şeklindeki cevabı ile her şeyi havada bırakmıştı.

Bu konuda onun ağzından düzgün bir laf alamayacağını anlayan Jungkook nefesini vermiş ve onu buradan bir an önce gönderip rahatlamak için gelme amacına yönelmişti. Böylelikle derdi her ne ise öğrenip sonrasında onu postalayabilirdi. En azından düşüncesi bu yöndeydi.

"Evime neden geldin?" diye kapı ağzında sormuş olduğu soruyu bir kez daha yenilemişti. En başından beri buraya evi satın alma niyetiyle gelmediği belliydi. Jungkook da bunu düşünüyorken o an oldukça ciddiydi ve sadece sorduğu soruya odaklanmıştı lakin Taehyung için aynı şeyler geçerli değildi. Jungkook'a karşı biraz alayla yaklaşıyorken takıldığı tek yer Taehyung'un satın almasına rağmen Jungkook'un bulundukları yerden 'Evim' olarak bahsetmesiydi. Ancak yine de bunu kullanarak Jungkook'u bozmadı çünkü onu bozabileceği daha iyi kelimelere sahipti. Birazdan dudakları arasından çıkacak olan kelimelerin sanki soğuk havada sıcak soluğun bırakılmasıyla oluşan buharın yavaşça dalgalanması gibi aynı yavaşlıkta onun algı kapsamına ulaşacağına ve Jungkook'un bu anlaşmayı yaptığına deli gibi pişman olacağına emindi.

Bu yüzden o yıkıcı kelimelerini kullanmadan önce Jungkook'a arkasını dönüp üç kişilik koltuğa oturmayı hedeflediğinde birkaç adım atmış ve tam koltuğun önüne geldiğinde gözlerini yeniden onunla buluşturmuştu. Oturmadan önce ise Jungkook'a "Otursana," demişti sanki misafir olan kendisi değil de Jungkook'muş gibi. "Detaylı konuşalım neden burada olduğumu." diye devam ettikten sonra da kalçasını rahat koltukla buluşturmuştu. Jungkook tek bir kelime söylemeden ya da onu onaylayan bir belirti göstermeden sessizce onun yanına aralarında biraz mesafe bırakmaya özen göstererek oturduğunda Taehyung'u içeriye aldığından beri ilk kez oturma girişiminde bulunmuştu.

Record | TaekookWhere stories live. Discover now