GİRİŞ | KİTAP VERSİYONU

595K 15.1K 16.6K
                                    

İlk bölüme başlamadan bir selam vermek istiyorum. Umarım beklediğiniz gibi bir hikayeyle karşılaşırsınız.

Beni  idelirukiye basarak takip edebilirsiniz❤️

İyi okumalar minik kuşlar.

Tarihleri artık buraya alabiliriz. İlk ben başlayayım. 14.08.2021, 02.54

KİTAP HÂLİNİN BİRKAÇ BÖLÜMÜNÜ YAYIMLAYACAĞIM KISMA HOŞ GELDİNİZ. KEYİFLİ OKUMALAR GÜZELLERİM❤️

🕊

Zamanın riyakârlığı, gecenin koynuna sessiz adımlarla yaklaşıyordu. Bu riyakârlık, zamanın küçük bir parçasına denk gelirken hayatımın yaşanacak günlerine ayna tutuyordu. Göğün, karanlığı yırttığı bir vakitte sessiz sedasız bir yol çiziliyor; kaderin çığlığı bir kapının önünde son buluyordu.

Gece, çoktan kendini yarılamıştı. Yavaş yavaş şafak sökmeye başlarken ilk kez geldiğim bir şehirde abimin evini arıyordum. Abim, adresi yanlış vermiş olabilir miydi? Hadi ama Lâl, bari kendini kandırma. Adam sana direkt evin konumunu attı, bulamayan sensin. Doğru, bulamayan bendim ve utanmadan abime suç atıyordum.

Evlerin kapılarında, adreste yazdığını hatırladığım 13 numarayı arıyordum. Gözlerim, sokak boyunca sıralanan evlerin üzerinde gezinirken aradığımı bir türlü bulamıyordum. Görmekle bakmak arasındaki ince çizgide gidip gelirken yaptığım tek şey, derin bir nefes almak oldu. Sokak lambaları, cılız bir ışıkla sokağı aydınlatırken aynı sokaktan üçüncü kez geçtiğimi fark etmiştim. Başım kazan gibi olmasaydı, evi bulmuş, çoktan sıcak duşun altına girmiştim.

Gece, güne dönmeden evi bulmalıydım. Bulamazsam eğer, arabayı köşeye çekip bağırmak gibi planlarım vardı. 112'yi arayıp, "İmdat!" diye haykırsam sorun olur muydu? Birincisi, telefonunun şarjı yok; ikincisi, bu hâlini gören biri seni cenaze işlerine yönlendirir gibi geliyor.

Yüzümü elimle sertçe sıvazladım. "Cinnet geçirmeme son beş!"

Bilmem kaçıncıya döndüğümü bilmediğim sokaklarda evi aramaktan gözlerim ağrımaya başladı. Yavaşlayıp şakaklarımı ovdum. Yön duygusu olmayan bir insanın Ankara'dan İstanbul'a kadar arabayla gelmesi, cahil cesaretiydi. Hem cahildim hem de anlamsız bir cesarete sahiptim. Ya da çok öz güvenliydim.

Bence hepsiydi.

Büyük ve görkemli bir evin önünde durdum. Gözlerimi kısarak evin numarasına bakmaya çalıştım. Otoparktaki arabayı görünce, bunun doğru ev olmadığını anlayıp vitesi R'ye alarak geri geri gittim. Abim evde değildi, uzun bir süre de gelebilecek gibi durmuyordu. Ne halt etmeye tek başıma gelmiştim ki!

Derin bir iç çekip gözlerimi kimsenin olmadığı, bana kalbimi hatırlatan sokakta gezdirdim. Yağmur, İstanbul'u damlalara boğarken bir anda rüzgârı hissetme isteğiyle doldum. Camı açıp derin bir nefesle ciğerlerimi doldurduğumda toprak kokusu, göğsüme ne ara yerleştiğini bilmediğim ürkekliğimi usulca silmeye başlamıştı.

Dikiz aynasına bakarken yüzüme çarpan birkaç damlanın beni ağlıyormuşum gibi gösterdiğini fark ettim ve benliğim bir anlığına dumura uğradı. Kendi kendime gülümseyip bu durumla başa çıkmaya çalıştım. "İyisin. Çok iyisin. Çok daha iyi olacaksın," diye fısıldadım buna inanmak isteyerek.

Neden bu gecenin sanki yeni bir hayata gebe olacağını hissediyordum?

Uykusuzluk başına vurdu herhâlde, Lâl. Lütfen, konumuza odaklan. Hem umarım evin adresini ezberlemişsindir. Ezberledin, değil mi? Yön duygum olmadığı gibi görsel hafızam da yoktu. Bittik diyorsun, öyle mi? Öldük diyorum.

EFLÂL | RAFLARDADove le storie prendono vita. Scoprilo ora