20. MÜHÜRLENMİŞ RUHLAR | KİTAP VERSİYONU

154K 8.9K 23K
                                    

İyi okumalar minik kuşlar.

Beni idelirukiye buraya basarak takip edebilirsiniz❤️

🕊️

Her gönlün kendi ehline denk geldiğini, yarım kalmış her hatıranın bir gün nihayete erişeceğini düşünürdüm. Dakikaların kum misali üzerime yığıldığı bir andı. Duygularım bir dağ hâlini alıyordu. O dağın karşısındaki okyanusta benim gözlerim yatıyordu.

Zihnimin alabora edildiğini hissediyordum. Bu etkinin bedenime sızmasının nedeni ise dudaklarının sıcaklığını paylaştığım adamdı. Bir serçenin kalbi gibi titreyen vücudum heyecan
ve mutlulukla çepeçevre sarılmıştı. Kalpten kalbe bir yol vardı ve o yolun başı bir mühürle kaplıydı. Mührü kıran, sevgiyle kuşatılmış bir bedenden gelen öpücüktü. Benim kalbimin, yolumun mührü az evvel Karan tarafından kırılmıştı.

Yolum ona çıkıyordu.

Şirkette Karan'a ait olan odadaydık hâlâ. Bedenimi istila eden duygular bacaklarımın titremesine neden olurken Karan sayesinde ayakta kalıyordum. Eliyle belimi sıkıca sarmıştı, burada olduğunu hissetmem için varlığını haykırıyordu.

Dudakları yavaşça dudaklarımdan ayrıldığında Karan, direkt olarak gözlerime baktı. Parlayan gözlerini gördüğümde kalbim daha da hızlı atmaya başladı. "Yaşamıyormuşum..." diye mırıldandı. Dudağıma küçük bir öpücük daha kondurdu. Aynı anda yutkunduğumuzda gülümsedi. "Daha fazla belli etmemi ister misin? Bundan daha açıklayıcı yöntemlerim var," dedi muzır bir sesle.

Nefesimi düzene sokmaya çalışırken kafamı hayır anlamında salladım. "İkna oldum," diye fısıldadım. Aldığım nefes bedenime yetmiyordu. Yer, ayaklarımın altından kayıyor muydu? Yoksa duygu yoğunluğundan dolayı benim dünyam yörüngesini mi kaybetmişti?

Kızarmış dudaklarının hedefi, bu sefer alnımdı. Öpüp, başımı göğsüne yasladığında Karan'ın ve benim kalp atışlarımızdan başka bir şey duyamıyordum. "Artık bırakamam. Artık imkânsız," diyerek daha sıkı sarıldığında kollarımı beline sardım. "Bundan sonra sen istemediğin sürece bırakmam seni. Kim ne
derse desin, ne düşünürse düşünsün umurumda değil. Neye katlanmam gerekirse katlanırım ama yine de seni bırakmam," dedi. Saçlarımdan öptü. "Bırakamam."

Kulağımı kalbinin üstüne biraz daha bastırdım. "Kim bir şey söyleyebilir ki?" diye anlamayarak sordum. Lâl, Yasin'i unuttun herhâlde? "Abim mi?" Çenesini kafama bastırdı. Güler gibi bir
ses çıkardı. "Dener ama başarılı olamaz," dedi kendinden emin bir sesle. "Öylesine konuşuyorum ben, takılma," dedi. Hâlâ öpüşünün etkisinde olduğum için zaten takılamıyordum. Biz şu an resmî olarak sevgili mi olmuştuk? Hayır, bacanak oldunuz.

Birkaç dakika boyunca öylece durduk. İkimiz de bir şeyleri kendimize kabul ettirmeye çalışıyormuşuz gibi sessizliğimize dökülen kelimeleri dinledik. Hem heyecanlı hem de çok gergindim. İlerleyen zamanda hayatımız nasıl olacaktı? Abim geri geldiği zaman benim de Ankara'daki hayatıma dönmemin vakti gelmiş olacaktı. Bunu içten içe hissediyordum. Onunla konuştuktan sonra her şey normale dönecekti. Peki, şimdi Karan'ı bırakıp gitme fikri ile yüzleşip ne yapacağımı düşünmenin zamanı mıydı?

Karan beni öpmüştü. Öpüşmüştük. Biz Karan'la öpüşmüştük. Oha!

Bundan sonraki her şey çok hızlı gerçekleşti. Ömer içeri girdiğinde Karan biraz sinirlendi çünkü sarılmayı bırakmak zorunda kaldık. Ömer bana bakıp benlik bir problem olmadığını,
Karan'ın sinir probleminin onlara büyük zararlara yol açtığını söyledi. Dakikalarca onların atışmasını dinledim.

EFLÂL | RAFLARDAWhere stories live. Discover now