14. GECEDEN KALAN | KİTAP VERSİYON

161K 9.2K 23.7K
                                    

İyi okumalar minik kuşlar.

Beni idelirukiye buraya basarak takip edebilirsiniz❤️

🕊️

Bugüne kadar kimseyi uyurken izlememiştim. Şimdi gözlerimi bile kırpmadan Karan'ı uyurken izliyordum. Gözüme öyle tatlı görünüyordu ki sanki yıllardır böyle bir şeyin
özlemini çekiyor gibiydim. Bir saniyesini bile kaçırsam pişman olacakmışım gibi hissediyordum.

Karan uyumuyor yalnız. Uyuyor numarası yapıyor.

Olsun, her türlü güzel görünüyor.

Karan'ın gövdesi çıplaktı ve altında siyah bir eşofman vardı. Yüzündeki bantlara bakınca içim titriyordu. Ona vuran ellerin kırılmasını istiyordum. Yine kabul olur inşallah. Böyle güzel bir yüze nasıl vurabilirlerdi? Vicdansızlar.

"Uyumayacak mısın?" diye sordum boğuk bir sesle. Gözleri hâlâ kapalıydı. Kara'nın yatağının üstünde bağdaş kurmuştum. Dirseklerimi dizime, yüzümü avuçlarıma yaslamış bir şekilde onu izliyordum. "Sen uyumadığın sürece ben de uyumayacağım," dedi ve gözlerini araladı. "İyiyim, Lâl. Lütfen, endişelenme artık."

Kafamı sağa sola salladım. "Ya beyin kanaması geçirirsen? Ya beynine pıhtı atarsa? Ya miden bulanırsa?"

Gülümsedi. İkimizin de dudağı aynı yerden yaralanmıştı. Bu durum bana neden bu kadar şirin geliyordu?

"Birincisi, eğer beyin kanaması riskim varsa uyumamam gerek. İkincisi, beynime pıhtı atması için hiçbir neden yok. Üçüncüsü, midem bulanırsa gider kusarım. Senin uyuman buna engel olmaz." Yerinde doğrulmak için hamle yaptığında hemen ona doğru yaklaştım ama benim yardımım olmadan doğrulup arkasına yaslandı. "Lütfen, bana şöyle bakmaktan vazgeç," derken sesi bu durumdan hoşnut olmadığını belirtecek tondaydı ama bıkkın da değildi.

Kaşlarımı çattım. "O kadar içki içmeseydin ağrı kesici içebilirdin. Şimdi sen bu şekilde dururken ben nasıl böyle bakmayayım?" diye sitemle sordum.

Sinirli hâlimden mutlu oluyormuş gibi dudaklarını birbirine bastırarak gülümsedi. Parmaklarını göğsünün üzerindeki bandajlarda gezdirdi. "Bunlara ne gerek vardı peki? Göğsümden mi vuruldum?" diye dalga geçerek sordu.

Burnumu kaşıyarak ona ters ters baktım. Gözleri kapandı ama beş dakika geçmeden yeniden açıldı. Benim ömrümden sanki beş yıl gitti. Ömerler, her ne kadar Karan'ın aldığı darbelerden ve içki yüzünden bayıldığını, birazdan ayılacağını söyleseler de endişelenmemek elimde değildi. "İnşallah biri döver, yumruk yer umarım," diye ettiğim dualardan sonra büyük bir vicdan azabı duyuyordum.

İyi kalplisin, duan bu yüzden kabul olmuş diyeceğim, öylesin de ama biraz da safsın. O yüzden kabul olmasına şaşırmadım.

Karan gözlerini açar açmaz, "Dudağına krem sürelim," dedi. Suratına bir tane de kendim geçirmemek için kendim zor tuttum. Kendi hâline bakmadan benimle ilgilenmesi ona sinirlenmeme yol açıyordu. "Üşüyeceksin gidelim. Onları doğduklarına pişman edeceğim," dedi. Ömerler beni değil, onu dinlediler. Bizi, yaptığım onca itiraza rağmen hastaneye değil eve götürdüler.

EFLÂL | RAFLARDAOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz