2. ÇARE | KİTAP VERSİYONU

210K 11.6K 21.9K
                                    

İyi okumalar minik kuşlar.

Beni idelirukiye buraya basarak takip edebilirsiniz❤️

🕊

Ciğerlerime dolan buhranlı havayla sancıyan kaburgalarım yavaşça genişlerken, kelimeler dudaklarımdan tek nefeste döküldü karşıdan bir cevap beklemeden. Ağladı ağlayacak bir sesle, "Abi," dedim acı içinde inler gibi.

"Eflâl, sen misin?" diyen abimin telaşlı sesini duyduğumda, göğüs kafesimdeki kemiklerin birbirine girerek kördüğüm olduğunu hissettim.

Sesini duymak duygusal boşluğuma iyi gelmediği gibi, abimin varlığını yanımda hissetme isteğiyle dolmama neden olmuştu. Yalnızdım, hastaydım, biçareydim. Abimin elini tutmak istiyordum, uzaktan sesini duymak değil.

"Benim," dedim gözlerimden yaşlar boşalmasın diye kendimi zor tutarken.

Abimin titrek bir soluk verdiğini işittim. "Nasılsın, Eflâl'im? Bana güzel haberler ver. Nasılsın? Ağrın var mı? Nasıl hissediyorsun kendini?" diye sordu telaşla.

Var, abi. Kalbim ağrıyor.

Sağ elimle gözlerimi kapattım. "Abi, seni çok özledim," dedim ağlamaya başlayarak. Kendimi tutamamıştım. Hangi özlemdi bu yaşadığım? Aileme olan mıydı, sevgiye olan mıydı, abime olan mıydı, bilmiyordum.

"Ağlıyor musun sen? Bir yerin mi ağrıyor? Ben yanında değilim diye mi ağlıyorsun?" Cevap vermemi beklemeden devam etti: "Yetişmeyi denedim ama biliyorsun, kardeşim. Yurt dışındayım, gelemedim. En yakın zamanda geleceğim, söz veriyorum. Sakın kendini yalnız hissetme. Ben her zaman yanındayım. Birkaç güne kalmadan orada olacağım."

"Abi... Ben... Ben seni özledim sadece. İyiyim," dedim ama hıçkırarak ağlıyordum.

Yaşadığım olay da tuz biber olmuştu artık. Hepsi için ağlıyordum.

Kalabalık olan yalnızlığıma ağlıyordum. Annesizliğime, babasızlığıma ağlıyordum. Beni tanımadığım iki adamın yardımına muhtaç eden hayatıma ağlıyordum. Kimden gördüğümü bilmediğim şiddete ağlıyordum. Canımın acısına ağlıyordum. Kısacası ağlamak için bile ağlıyordum.

"Kardeşim, ne olursun yapma böyle, biliyorsun durumları," dedi, sesine yansıyan üzüntüyle. Biliyordum ve bu durumlardan nefret ediyordum. "Gelebilecek imkânım olsa bir dakika durur muyum sanıyorsun?" Tabii ki biliyordum beni yalnız bırakmayacağını ama kendimi durduramıyordum yine de.

Gözyaşlarımla ıslanan yanaklarımı sildim. "Sadece seni özledim, abi. Ondan ağlıyorum," dedim burnumu çekip.

"Beni kandırmaya çalışma," dedi uyarır bir tonlamayla. "İyi değilsen bunu direkt söyle bana. Benim üzülüp üzülmeyeceğimi düşünme. Biliyorum, kendini yalnız hissediyorsun. Yanında olamadığım için bana içten içe kızıyorsun. Haklısın da..." Derin bir nefes verdi. "Yanındakiler benim kardeşim gibidir. Ben gelene kadar onlara emanetsin. Sadece birkaç gün ver bana, olur mu? Sonrasında seni görmeye geleceğim."

Aceleyle konuşuyordu. İşinden nefret ediyordum.

Titrek bir nefes verip gözyaşlarımı sildim. Fakat ben sildikçe yenisi akıyordu. Hissettiğim bu yalnızlık hissi, derin bir çukurun içinde tek başıma kalmışlığımı, bana ulaşabilecek insanların ise uzaklarda oluşunu yüzüme vuruyordu. Yapayalnız hissediyordum.

Ben cevap veremediğim için abim konuşmaya devam etti ama artık onu duymuyordum. İçimdeki bütün hisler dışarı vurmuştu. Elimdeki telefonla beraber iki elimi yüzüme kapatmış, kendimden geçercesine ağlıyordum. Hıçkırıklarımdan onun sesi gelmiyordu kulağıma. Yaşadığım olayın etkisini her hücremde hissediyordum.

EFLÂL | RAFLARDAWhere stories live. Discover now