9. PİŞMANLIĞIN İKİ YÜZÜ | KİTAP VERSİYONU

191K 10.8K 29.7K
                                    

İyi okumalar minik kuşlar.

Beni idelirukiye buraya basarak takip edebilirsiniz❤️

🕊

Nedenler ve sonuçları.

Hayata yön veren iki basit kelime.

Koltuğun üstünde uzanırken bu iki kelimeyi düşünüyordum. Kaderin beni bu eve, bu koltuğun üstüne sürüklemesine neden olan o konuşma ve benim içimde bir türlü çözemediğim sonuçlar.

Gidecek başka yerim yok diye mi abimin evine gelmiştim yoksa bir şey buraya gelmeme mi neden olmuştu, bunu hiç bilemeyecektim. 11 numaralı ev, hayatımda birçok şeyi var ederken birçok şeyi de yok etmişti. Yazgının varlığına bir daha inanmıştım. Onlarla tanışmam, geçirdiğim günler, hissettiğim o güzel hisler ve bana yeniden mutlu olabileceğimi hatırlatan o dakikalar... Hepsinin yeri her zaman başka olacaktı.

Peki, kalbimin kırıldığı gerçeğini nasıl unutacaktım? Üstümdeki ince örtüyü açıp koltuğun üzerinde yavaşça doğruldum. Arkama yaslandım, dizlerimi kırarak karnıma doğru çektim. Örtüyü omuzlarıma alıp ısınmak için kollarımı bacaklarıma sardım. Saatlerdir burada uzanıyor olmak, vücudumdaki kan akışını yavaşlatmıştı. Evin elektriği yoktu. Benim akıllı abim ev almayı becermiş ama eve elektrik bağlatmayı akıl etmemişti.

Bu nasıl bir şans?

Dün geceden beri hiçbir şey yemediğim için beynimin içinde içli köfteler halay çekiyordu. Hatta rüyamda içli köfte havuzunda yüzdüğümü görmüştüm. Menopoz Karan yüzünden bir yerlerim şişecekti.

İnşallah onun bir yerleri şişer.

Âmin.

Evden ayrıldığımda Karan'ın pişmanlığı ve Ömer'in üzüntüsünün yanı sıra Arif 'in kahroluşunu izlemiştim. Bana "sen" diye hitap etmesini istemem bizi nerelere getirmişti. Ben Arif 'i suçlamıyordum ama o kendini suçluyor olmalıydı. Şu an kapımın önünde beklemesinin nedeni bu olabilir miydi?

Karan neden bekliyor peki?

Evden çıkmadan önce aklıma telefonum gelince, durup Karan'dan telefonumu istemiştim. Sanki telefonumu vermezse kalacakmışım gibi biçare bir umuda düşüp vermemek konusunda ısrarcı olmuştu. Birkaç dakika sonra vazgeçmeyeceğimi anlayınca telefonumu getirtti. Ben, kendi arabamla evden ayrılırken o da peşimden geldi. Yol boyunca arkamda onun ve Arif 'in oldu-ğunu bildiğim için gıcıklık olsun diye 50 km hızla gittim.

Evden çıkarken veda ettiğim tek kişi Ömer'di ve ondan Züleyha teyzenin numarasını aldım. Telefonumu daha açamadığım için kimseyi arayamamıştım ama Züleyha teyzeyi arayıp her şey için teşekkür edecektim.

Derin bir iç çekip, üstümdeki örtüye iyice sarınarak ayağa kalktım. Açlığıma bir çare bulmak için telefonumu açmak son çareydi. Masanın üstündeki telefonumu elime alıp yeniden koltuğa oturdum. Tam telefonu açacakken kapının yumruklanır gibi vurulmasıyla yerimden sıçradım.

Parmağımı damağıma yaslayıp havaya kaldırdıktan sonra, "Yuh!" diye çemkirip ayağa kalktım. Ariflerin kapının önünde olması, gelen kişinin onlardan biri olduğunu gösteriyordu. Bu yüzden tedirgin olmama gerek yoktu. Yavaş adımlarla kapıya vardım. Açmak için hamle yapacağım sırada yeniden yumruklanan kapı, bir daha korkmama neden oldu. Sinirle kapıyı açarken, "Kır ya!" diye bağırdım. "Kır kapıyı..." Arif 'le göz göze geldim. "Arif. Kır kapıyı. Çekinme ya kır!"

EFLÂL | RAFLARDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin