10. BEKLENMEYEN TEKLİF | KİTAP VERSİYONU

142K 9.7K 16.2K
                                    

İyi okumalar minik kuşlar.

Beni idelirukiye buraya basarak takip edebilirsiniz❤️

🕊

Kalpten geçen, dilden geçenden çok farklı olabiliyordu.

Dil, zihnin tercümesiydi. İnsan bazen istediğini değil, çok başka şeyler söylerdi. Bunu isteyerek yapmadığında yaşattığı yıkımı telafi etmek için özürler dilerdi. Peki, gerçek tam olarak neydi?

Annem bir keresinde, "Gözlerime bak ve seni ne kadar sevdiğimi gör," demişti. "İnsanın dili yalan söylese de gözleri söylemez, Eflâl. Kalbindeki duyguyu saklayabilirsin ama gözlerindekini asla." Zihnimin içinde dönen bu sözler, şimdi anlam kazanmaya başlıyordu.

Karan'ın gözlerinde gördüğüm üzüntü ve mahcubiyet, gerçeği fark etmemi sağlıyordu. Onu affetmemiştim ama ne kadar pişman olduğunu görebiliyordum. Annem haklıydı. Karan, o gece o lafları ederken de siniri bana değildi, bunu gözlerinden anlayabilmiştim. Gözleri, dile dökemediği cümleleri bana haykırmıştı.

Neden durmadan onu düşünüyordum? Tutulmuşuz. Aklımdan çıkması gerekiyordu!

Yumuşak bir sesle konuşan Züleyha teyze, düşüncelerimin dağılmasına neden oldu. "İyi misin, güzel kızım?" diye sorarak portakal suyu dolu bardağı sehpanın üstüne koydu. "Canın başka bir şey istiyor mu?" Onun gözlerinde gördüğüm ise şefkatti.

Bir annenin çocuğuna beslediği saf şefkat... Özlemiyle kavrulduğum o duygu.

Ağla istersen Şaziye. Mahvet tüm duygusallığı! Görevimiz bu.

"Anne, kız bir şey istemiyor. Lütfen, onu daha fazla sıkboğaz etme." Öznur, ağzına koca bir muz dilimi attıktan sonra arkasına yaslandı. Annesine bakarak, "Sen de otur, dinlen biraz. Sabahtan beri yoruldun," dedi. Öznur'a hak verip, "Evet, Züleyha teyze. Ben iyiyim ve canım bir şey istemiyor," dedim. Elimle koltuğa iki defa vurdum. "Gel, bizimle film izle," dedim tatlı bir sesle.

Yeniden bu eve gelmeme vesile olan Züleyha teyze, dün gece başımdan hiç ayrılmadı. Karan, beni eve getirdikten sonra yanımdan ayrılmamakta ısrarcı olsa da Züleyha teyze tabiri caizse onu kovdu. "İçimin yağları eridi" desem doğruyu söylemiş olurdum.

Nasıl yani? Başa alabilir miyiz? Biraz karışık oldu da...

Tamam tamam, baştan anlatıyorum.

Karan, kalbimi kırdığı için karnımın ağrıdığını sandı. Ardından yavaşça koltuğa uzanmama yardım etti. Gerçekten endişelendiği, gözlerinden ve sesinden belliydi. Neredeyse eve doktor çağıracak kadar telaşlanmıştı ve dakikalarca nasıl olduğumu sorup başımın ağrımasına da neden oldu. İçtiğim güçlü bir ağrı kesiciden sonra kendime geldim ama bu, Karan'a yeterli gelmedi. Ağrının nedenini gerçekten de kırgınlığım sanıyordu. Saatlerce başımda dört döndü. Gitmesini istediğimde, Züleyha teyzeyi arayarak onun gelmesini isteyeceğini söyledi. Gecenin bir köründe kadını aramasının doğru olmadığını, iyi olduğumu ve beni yalnız bırakması gerektiğini söyledim.

Karan'dan bahsediyoruz. Asla gitmemiştir.

Aynen öyle oldu.

"Seni yalnız bırakacağıma saatlerce bağırmanı dinlerim, daha iyi," diyerek koltuğa oturup bana bakmaya devam etti.

Bir süre sonra, Karan'ın ikna olmayacağını anlayıp Züleyha teyzeyi aramasını kabul ettim. Ona olan sinirim, benimle iki defa ilgilendi diye geçecek değildi. Başımda beklemesini istemiyordum. Zaten ona ihtiyacım da yoktu. Şimdiye kadar her şeyimi yalnız halletmiştim, bunu da halledebilirdim. Fakat olaylar böyle gelişmedi.

EFLÂL | RAFLARDAWhere stories live. Discover now