Angel ve Athena

477 67 10
                                    

- Angel aslında kim?

-(Athena) Bu biraz uzun bir hikaye oturmak isteyebilirsin.

-(Cherry) Ihmm...şey halimi görüyorsun.

-(Athena) Ah doğru, ehehe, kusura bakma en iyisi ben anlatayım. Şimdi şöyle ki...

14 yıl önce

      Oldukça sabırsız bir tavırla sınıfa girerek ingilizce dersini bölen kız en ufak bir utanma belirtisi göstermeden kendini tanıtmaya başlamıştı bile.

      Sınıftakilerin kıkırdamalarına aldırmadan mutlu bir şekilde konuşmasına devam ederken birden dikkatini biri çekti.

      En arka sıralarda oturan mor saçları ve mor gözleriyle sanki evrensel bir enerjiye sahip oldukça yakışıklı bir çocuktu bu.

     Bunlara rağmen yeni kızın dikkatini yakışıklılığı değil tavırları etkilemişti...sanki aynıydılar! Yavaş yavaş onu çeken bu enerjiye doğru kapılırken birden sınıfta olduğu aklına geldi.

     Doğru ya derse çat diye dalıp kendini tanıtmaya başlamıştı. Aklı başka alemlerde olan bir kişi için aşırı pozitiflik bazen başa bela olabiliyordu.

     O ilk girdiği andaki sabırsızlık duygusunu yok ederek kendini ciddi ve uyumlu bir öğrenci moduna aldı. Bu cidden az önceki kız mıydı? Herkesten hafifçe eğilerek özür dileyince eski hali geri dönmüştü.

     Alaycı bir sırıtışla yeni okulundaki yeni arkadaşı olacağını düşündüğü çocuğun yanına geçerek ilk adımı atma gereksinimi duydu:

- Ben Yuzushu Takara. Sen kimsin?

- Hep böyle kaba mısındır?

- Sanırım evet.

- Buna sevindim,ben de öyleyimdir. Adım Shun Hanto. Tanıştığıma memnun oldum Yuzushu Takara.

- Ben de memnun oldum Shun!

      Shun denilen şu çocuk oldukça iyi birine benziyordu aslında. Ne olursa olsun yeşil gözleri yeni bir keşifte bulunmuş gibi parlayan Yuzushu asla ama asla bu çocuktan vazgeçmeyecekti.

      Nadir gülümsemesini bu kızın yanında her zaman gösteren Shun'un da farklı düşündüğü yoktu çünkü onun yanındayken yapmacık değildi, ilk kez gördüğünde etkilendiği bu enerji onu resmen yutuyordu.

       Onları birbirine en çok bağlayan asıl şeyse inanılmaz kaykay tutukularıydı. Yuzushu'nun yeteneği tartışılmaz derecedeydi ama Shun'un etkileyici azmi de Yuzushu'da olmayan tek şeydi. Birbirlerini tamamlayan iki kutup gibiydiler.

      Sürekli yeni teknikler keşfetmeleri  de işin cabasıydı tabii. Birlikte yeni bir frontside hareket denedikleri bir gün birbirlerine takma adlar bile takmışlardı:

- Shun hadi takma ad bulalım!

- Çok saçma! Neden takma ada ihtiyacımız olsun ki?

- Üff, oyun bozanlık yapma biz 10 yaşındayız böyle çocuksu ihtiyaçlarımız olmalı!

- Sen öyle diyorsan öyle olsun. O zaman benimki-

- Hayır sen bana ben sana isim bulacağım. Seninki Angel olsun. Seni ilk gördüğümde etrafındaki duygu yoğunluğu bir melek kadar saftı. Bu işte amma da iyiymişim haa!

- Güzelmiş, sevdim. Seninki de en başından belli zaten: Athena.

- Vay! Zeki ve stratejik olduğumu düşünüyorsun yani!

- Hayır aslında...şey bu egoist olmanla ilgili phahaha!

     Kız, bu sözlere oldukça sinirlenmiş olsa da mor gözleri mutlulukla parlayan çocuğun tatlı minik kahkahaları ona kızmasını engelledi.

     Bunun yerine omzuna hafifçe yumruk atarak o da gülmeye başladı. O gün sadece dalga amaçlı bulmuş olsalar da birbirlerine bu isimlerle seslenmeye başladıkça daha da alıştılar.

     Liseye gidecekleri son yıla kadar her şey çok iyiydi ama o yıl...

                           ****

- Merhabalar, Bay Sakurayashiki'nin muayenesini yapacağız sizi dışarı alabilir miyiz?

-(Athena) Tabii tabii. Devamını sonra anlatırım sana Kaoru.

      Hastaneden çıkarken şu lise kısmını tamamlayamadığı için o kadar mutluydu ki aslında. Bugün şansı yaver git-

       Reki! Reki kaç haftadır yoktu ve hala ne kadar şanslı olduğundan bahsetmesi çok saçmaydı! Hemen telefonunu çıkararak rehberinden kızıl saçlı çocuğun profil fotoğrafı olan kişiyi buldu.

      Tam basacaktı ki çok büyük bir sorunla karşılaştı: Saat sabahın 04.00'üydü! Bu sefer de telefonu geri koyup ölüm kalım meselesiymiş gibi koşmaya başladı.

       Kenarında küçük bir drop rampası olan pencereye vardığında yüzünü cama yapıştırdı ve bir şey görünüp görünmediğini kontrol etti.

       Yatakta biri yatıyordu, bu kızıl kafa tabii ki de Reki'nindi. Elindeki telefonun ışığı hafifçe yüzünü aydınlatıyordu fakat bir gariplik vardı.

      Birkaç dakika sonra cama yüzünü yapıştırmış kızı fark etmiş olacak ki küçük bir feryat kopararak belli bir süre olduğu yerde kalakaldı. Kendini biraz toparlayınca hızlı adımlarla camı açtı ve karşısındaki kişiyi görünce içinde ufacık bir mutluluk uyandı:

-(Athena) N'aptın be oğlum!? "S"e gelmeyi neden bıraktın!?











   Geç attım yine kusura bakmayın! Bu sıralar pek atamıyorum ama belki bunu affettirmek için bir kaç bölüm daha atarım yakında. Oy veren, yorum yazan, okuyan herkese çok teşekkürler!

    

       

    

Sk8 the infinity Cherry's ChallangeDove le storie prendono vita. Scoprilo ora