Tanrıça Yardımcın Olsun

200 26 7
                                    

- (Angel) Seni seviyorum Kojiro Nanjo.

- (Joe) Hadi ya. Ben de kendimi seviyorum da dalga geçmenin zamanı değil şimdi Shun.

- (Angel) Öhm...şaka değildi ama her neyse...

- (Joe) N-nasıl-

- (Angel) Yuzu'nun yanına gidiyorum. Sonra görüşürüz Nanjo-senpai.

- (Joe) Nanjo-senpai ne ya!? Üfff Shunn!

      Shun, Kojiro'yu kafasında bir sürü soruyla baş başa bıraktıktan sonra koşarak eve gitmeye başladı. O iki aptalın barışmasını sağlamayı gerçekten çok istiyordu ama şu anki durumda taraf tutmak zorundaydı.

       Tam evin küçük yapay bahçesine açılan dış kapıyı açmıştı ki Cherry'yi merdivende oturmuş ağlarken gördü, tamam ondan hoşlanmıyor olabilirdi ama Shun'un kalbi yine de pembe saçlı adamın ağlamasına el vermiyordu:

- (Angel) Hey, aptal Sakurayashiki!

- (Cherry) Shun, b-ben gerçekten üzgünüm...hiçbir şey hatırlamıyorum. Olayın doğrusunu anlamaya bile çabalamadım! Çok kötü biri-

- (Angel) Hatanı sonunda anladın demek. Yuzu seni affeder mi bilmem ama şunu diyebilirim: Yuzushu Takara normal bir insan değil.

- (Cherry) Ne demek istiyorsun?

- (Angel) Yani onun duyguları çok farklı çalışır, kafasına eseni yapar, fazla olasılık hesaplar, her zaman pozitiftir...yani...onun mükemmel biri olduğunu kafana sok tamam mı!? Birdaha da onu üzmeye cürret etme!

- (Cherry) Ben sinirle Adam'ın evinden çıkarken Kojiro bana olayı mesajla anlatmış ama ben...ben bakmaya bile tenezzül etmemişim...Yuzushu'nun baygın olduğunu bilmiyordum! Şimdi de kapıyı açmıyor! Lütfen yardım et!

- (Angel) Az önceyle ilgili...hiçbir şey hatırlamıyor musun?

- (Cherry) Hayır! Sadece Kojiro'yu gördüğümü ve ona aptalca sözler ettiğimi hatırlıyorum...

     Shun, yaptığı eylemleri bazen hiç düşünmeden bazen ise çok düşünerek yapardı...Yuzushu'ya gönderdiği o fotoğraf hiç düşünmeden yaptığı son şeydi muhtemelen. Cherry'nin o dağılmış halini gördükten sonra bunun iyice farkına varmıştı ama yine de eli bir türlü o fotoğrafı silmeye gitmiyordu.

      En yakın arkadaşı haksızlığa uğrarken ve belki de onun yanında gölge gibi kaldığı pembe saçlı adam üzüntüden dağılmış durumdayken onun söyleyebildiği tek cümle "özür dilerim Sakurayashiki-senpai" olmuştu.

        Cherry, hala yaptığı şeylerin pişmanlığını çekerken Shun en nefret ettiği kişiyle aynı mekana gelmişçesine kapıyı anahtarıyla açtı. Belki yaptığı hatayı bu şekilde düzeltebilirdi:

- (Angel) İçeri gel.

- (Cherry) Teşekkür ederim.

     Cherry, o soğukkanlı tavrına geri dönebilmişti nihayet. Sevdiği kızı geri kazanabilmek için dik bir duruşla odasının kapısını çaldı. İçeriden herhangi bir ses ya da canlılık belirtisi gelmiyordu...

       Mor gözleri, pek de hoşlanmadığı o adamın çaresizlikle çırpınışını izlerken buna daha fazla dayanamayan Shun; sessizlik ortamını bozma ihtiyacı hissetti:

- (Angel) Hıh, sevdiğin kızı böyle mi geri kazanacaksın?

- (Cherry) Her zaman bir planım olur.

- (Angel) Sizi baş başa bırakmamı ister misin?

- (Cherry) Shun, pek iyi anlaşmadığımızı görecek kadar akıllıyım ama çevremde nadiren güvendiğim o insanlardan olur musun?

Sk8 the infinity Cherry's ChallangeWhere stories live. Discover now