Arkadaşız Biz!

434 71 27
                                    

- (Athena) Dalga mı geçiyorsunuz!? Sizi asla ekmem, nereye gidelim?

- (Joe) Sen seç.

- (Athena) Her zaman ben seçiyorum, Cherry seçsin.

- (Cherry) Joe'nun restoranına gidebiliriz.

- (Athena) İşte bu yüzden artık bütün seçimleri sana bırakmalıyız. Çok mantıklı!

- (Joe) Ehehe, bunda haklısın. Bu arada arabanla bizi bırakma inceliğini gösterir misin Cherry-sama?

- (Athena) Cherry-sama lakabından nefret ediyorum!

- (Cherry) Şey neden ki?

- (Athena) Ihmm...restorana varınca anlatırım.

    Kız bu sözleri söyler söylemez sanki utanmış gibi hızlı adımlarla yürümeye başlamıştı. Tabii ki bunu kadın doktoru Joe'nun fark etmemesi imkansızdı.

    Altın sarısı gözleri hala, kahverengiden parlak bir sarıya dönen göz alıcı ve oldukça güzel görünen dalgalı saçlarda kalmış Cherry'yi de yakalamıştı ama dile getirse aşkını inkar etmeye devam ederdi.

    Çok garip bir ilişkisi vardı bu ikisinin, bir gün sevgili gibiyken bir gün de sanki en yakın arkadaşlardı. Bronz teniyle kızları etrafına toplayan adam kızlardan gelen iltifatlara bile dikkat etmeden bunları düşünüyordu.

    Arabaya gidene kadar iki arkadaşını birbirlerine yakınlaştırmak için bir plan uydurmuştu kafasında. Hınzırca gülümseyerek hemen Cherry'yi tekerlekli sandalyesinden sürücü koltuğuna bindirdi.

   Pembe saçlı adam bu durumu biraz garipsese de çok üstünde durmadı. Sol tarafına bakıp Athena'nın da Joe'nun da arkada oturduğunu görünce içine bir kurt düşmüştü gerçi.

    Arada sırada dikiz aynasından arka koltuğa bakınca Joe'nun sürekli kıza bakıp güldüğünü görüyordu. Arkadaşının asla aklından geçen şeyi yapmayacağını düşünse de içindeki kıskançlığa engel olamıyordu.

   Göz açıp kapayıncaya kadar restorana varmışlardı. Muhtemelen bunun nedeni Cherry'nin artık arkadaki gösteriye dayanamayıp sadece gaza basmasıydı.

    Athena da bunu fark etmiş olacak ki ortadaki gergin havayı birazcık olsun yok etmek için pozitiflikle bir konuşma açma ihtiyacı duydu:

- (Athena) Burası bu kadar büyük müydü ya!?

- (Cherry) Çok da büyük sayılmaz.

- (Joe) Dört Göz konuştu ve noktayı koydu. Ortamı germesen olmuyor mu? Neyse oturun siz, bende şu yeni şaraptan getireceğim.

- (Athena) Kabalık olmazsa acaba vişne suyu var mı?

- (Joe) He?

- (Cherry) Duydun işte, vişne suyu var mı? O şarabı çıkarmaya da zahmet etme. Bende vişne suyu içerim.

- (Joe) Cidden mi Kaoru!? Sen!? Vişne!?

   Yeşil saçlı adam, gerçekten şaşırmış bir şekilde sürekli vişne diye sayıklayarak mutfağa giderken Cherry yaramaz bir çocuk gibi gülmeye başlamıştı.

   Bu güzel gülüşü büyülenmiş bir şekilde izleyen kızı fark etmesiyle birden eski ciddi haline geri döndü. Çok garip olduğu için Athena'nın ona baktığını sanmıştı ama ağzından çıkan kelimelerle asıl nedeni anladı:

- (Athena) Çok güzel gülüyorsun. Daha sık gül lütfen.

- (Cherry) Şey sen de-

- (Joe) Evet, bugün her zamanki gibi çok güzelsin Athena. Söylemeyi unutmuşum.

- (Cherry) Ağzımdan lafı çalmayı çok seviyorsun değil mi!?

- (Athena) İkinize de çok teşekkürler. Ehehe, sizde her zamanki gibi çok havalısınız!

   Joe bunu duymaya alışık olduğundan fazla etkilenmemişti ama Cherry için aynı şey geçerli değildi, yüzü kıpkırmızı olmuştu. Yüzünü diğer tarafa çevirerek içeceğine uzandı...hayır bu bir felaketti!

   Artık tam bir domatesti çünkü aynı içeceğe Athena da uzanmıştı. Elleri temas mı etmişti!? Eh, her zaman görülebilecek bir manzara değildi; bu kadar küçük bir temas olmasına rağmen istikrarlı "Cherry-sama" kıpkırmızı bir domates olmuştu:

- (Joe) Kaoru, iyi misin!?

- (Cherry) Bir şeyim yok, bana deliymişim gibi bakma!

- (Joe) Heh, iyi bari. Eee...siz sevgili falan mısınız?

- (Athena) Öhöhööhö!

- (Cherry) Pffftttttt...öhö! Boğazımda kaldı içecek, birden sorulur mu!?

- (Joe) İkiniz de şapşalsınız çocuklar. Neyse şimdilik kapatacağım bu konuyu. Athena saçına karamel kokulu ne sürüyorsun?

- (Athena) Aaa fark ettin mi!? Saç kremi bayılıyorum bu kokuya. Sizin parfümlerinizde burnumdan kaçmadı haa! Normalde pek parfüm sevmem ama kiraz çiçeği ve nane beni benden alıyor.

- (Cherry) Karamel ve ıhmm...kiraz çiçeği çok yakışıyor birbirine...koku olarak yani.

- (Joe) Hı hı kesin kokudur. Nane ve karamel daha çok yakışıyor, eh aşçıyım sonuçta.

- (Athena) Şey yapmaya ne- Aghh, yine mi telefon?

     Gerçekten de telefon tezgahın üstünde titreşiyordu. Lafı yarım kalmıştı ama yapacak bir şey yoktu çünkü arayan her aptallığı yapabilecek "en yakın arkadaşı"ydı.

    Cherry ve Joe'dan birazcık uzakta konuşup telefonu kapattıktan sonra yüzünü bir heyecan duygusu kaplamıştı. İki arkadaşına da gitmesi gerektiğini söylemesiyle koşması bir olmuştu ki tekerlekli sandalyesinden dolayı kıpırdayamayan adam bağırdı:

- (Cherry) A-ANGEL İLE ARANIZDA HER NE OLMUŞSA, OLUYORSA YA DA OLACAKSA YİNE DE BENİM İÇİN ÖZELSİN!

- (Joe) Bağır bağır kız duymadı.

  Cherry Joe'nun tatsız esprisine aldırmadan kızın tepkisini bekliyordu. O sıcak gülümsemeyi görünce sanki içine su serpilmişti. Athena O narin ama sağlam koşuşuyla uzaklaşırkense gözlerinden akan yaşları durduramamıştı:

- (Joe) Kaoru! Neden ağlıyorsun!? Dur gülüyor musun!?

- (Cherry) SENİ APTAL BUNU BİLEREK YAPTIN DEĞİL Mİ!?

- (Joe) İşe yaramamış gibi konuşma. Hatta dur Reki ne diyordu hah Cherry ve Athena ağaçta ö-pü-şü-yor-lar!

   Pembe saçlı adam kızgın değildi. Hayır, çok mutluydu. Gözlerinden hem yaşlar süzülürken hemde gülüyordu. O...çok mutluydu...

- (Joe) Acaba neden Cherry-sama lakabını sevmiyordu?

- (Cherry) Her anı mahvedene ne denir? Tabii ki APTAL GORİL!




      

     Yorum yapan, oy veren, okuyan herkese burdan kocaman galpler. Ehehe, Joe sen de az değilsin haa.



Sk8 the infinity Cherry's ChallangeWhere stories live. Discover now