Aldatma...

251 29 19
                                    

      Athena hala yüzüne kapatılan telefonun şokunu yaşarken Tadashi'nin o sadık ve monoton sesi duyuldu:

- (Snake) Artık gitmemiz lazım Bayan Takara-

- (Athena) Ne demiştim Tadashi?

- (Snake) Yani...Artık gitmemiz lazım Yuzushu.

- (Athena) Hah şöyle işte şimdi gerçekten arkadaşız!

      Yüzündeki ifade "gülümsemek de neymiş?" görünümü veren siyah saçlı adam da Athena'nın bir çok kişinin üzerinde bıraktığı o etkiye kapılarak ufak bir mutluluk belirtisi gösterdi.

     "Gerçekten arkadaş" lafı onu nedense eski günlere götürmüştü ki birden tekrar o eski ciddi tarafa geçti. Şimdi Bay Ainosuke'yle olan anılarını hatırlama sırası değildi!

      Bu düşüncelere daha fazla kafa yormadan siyah arabanın arka kapısını Athena'ya açtı. O da sağ koltuğa geçerek arabayı çalıştırmıştı ki kız ön taraftaki sol koltuğa atlayıverdi:

- (Snake) B-Bayan Takara!?

- (Athena) Ahh...ahh...kim bilir bu Ainosuke sana neler yaptı?

- (Snake) Neden öyle dediniz?

- (Athena) Fazla resmisin, bana Yuzushu diyebilirsin ve "-sız"lı "-siz"li konuşmana da gerek yok.

- (Snake) Ciddi misiniz?

- (Athena) Hem de hiç olmadığım kadar! Eeee...o zaman anlat bakalım Tadashi, bu gelin olayı da ne?

- (Snake) Bunu Bay Ainosuke elbet açıklayacaktır. Zaten geldik, sana salona kadar eşlik edeceğim ama orada tanıtırken Bayan Takara demem lazım sorun olur mu?

- (Athena) Zorunlu olduğun durumlarda diyebilirsin tabii, sorun olmaz.

     Kuralları da konuştuklarına göre Athena artık  görücüye çıkmaya hazırdı. Tadashi önde o arkada olmak üzere büyük bir evin yine oldukça büyük olan salonuna doğru ilerlemeye başladılar.

     Kapının önüne vardıklarında Athena, Tadashi'den önce davranarak kapıyı nazikçe tıklattı. İçeriden de aynı naziklikte bir cevap gelince ikisi birlikte girdiler:

- (Snake) Bayan Takara'yı getirdim, efendim.

- (Adam) Tamam, şimdi çık.

     Adam'ın bu kaba tavrı kızı oldukça rahatsız etmişti, Tadashi'ye "takma kafana" dercesine bir bakış atarken onun hiç de üzgün olmadığını gördü hatta ufak bir gülümsemeyle kendisine son bir bakış atarak odadan çıktı:

- Ahh...Ainosuke konuğumuza yer ver lütfen.

- (Adam) Haklısın teyze.

- (Athena) Hayır hayır, lütfen sen otur.

- Ne kadar da nazik bir kız.

- (Adam) Öyledir, inanın bana size en layık gelin odur.
     
- (Athena) Bu iltifatların gururumu okşadı ama-

- (Adam) Ahh...bizim çıkmamız lazım sevgili teyzelerim! Az sonra size tekrar uğramayı umuyoruz.

- Anladım, kendinize dikkat edin.

- (Adam) Ederiz. Hadi gel, Yuzushu!

      Mavi saçlarını eliyle geriye attıktan sonra "sözde nişanlısının" elinden tutarak, ev ile mesafesi pek orantılı olmayan havuza kadar götürdü.

       Burası "eskiden" Tadashi'yle birlikte kaydıkları havuzdu, artık sadece kendi kayıyordu ama...belki sevgili Yuzushusuyla da kayardı artık ha?

      Aklındaki düşüncelerle gülümseyerek yavaşça kıza doğru eğildi:

- (Adam) Teklifime ne diyorsun? Benimle bir ömür boyunca kaymaya var mısın?

- (Athena) Bir ömür boyunca kayar mıyım? Evet ama şimdi bunu evlilik açısından soruyorsan hani...hayır.

- (Adam) Ha? Ahhh...ama benim için buraya kadar gelmen bence bir duygu belirtisi! Değil mi? Değil mi Tanrıçam!?

              
                               ****

- (Joe) Lanet olsun! Nasıl bu kadar çabuk anlayabildin!?

- (Cherry) Ehh, Shun'un tünel yalanının çok da gerçekçi olmadığını sen de anlamışsındır!

- (Joe) Hey, en azından denedi!

- (Angel) Umarım Yuzu o sadist adama yem olmamıştır...

- (Cherry) Kojiro! Biraz daha hızlı süremez misin!?

- (Joe) Sakin ol artık! Geldik zaten ama  asıl sorun içeri nasıl gireceğiz!

- (Angel) Dur tahmin edeyim: Aaa selam! Birine bakıp çıkacaktık da!

- (Joe) Kaoru nereye gitti!?

     Angel ve Joe içeri girmenin çok zor bir şey olacağına kendilerini o kadar şartlamışlardı ki Cherry'nin zaten kapıyı açtırdığını ancak on dakika sonra fark edebilmişlerdi:

- (Cherry) Neyi bekliyorsunuz, aptallar?

- (Angel) Bu kadar kolay mıydı?

- (Cherry) Size değil, bana kolay. Eh, sonuçta ünlüyüm ben.

- (Joe) Bırak şu egoyu da sevgilini kurtaralım!

        İlk defa üçü de aynı fikirdeydi. Ağaçlarla ve şekil verilmiş çalılarla çevrili yolda sanki hiçliğe doğru koşarcasına ilerliyorlardı. Ta kii Adam'ın hırçın sesini duyana kadar:

- (Adam) SENİ PİS KÖPEK! NE CÜRRETLE BU KONUYU AÇARSIN!? HAA!?

       Cherry önde olmak üzere bu sese doğru yaklaşırlarken birden sesin hırçınlığı kayboldu, daha nazik ve anlaşılabilir bir şekilde çıkıyordu artık.

       Neyse ki ses dinmeden Adam ve artık yanında her kim varsa onun yerini saptayabilmişlerdi:

- (Joe) Kaoru bak...bu senin meselen yani istiyorsan biz burada kalabiliriz.

- (Cherry) Bence gelmenizde yarar var. Ne olacağı belli olmaz, Adam bu.

- (Angel) Haklı, hadi Kojiro düş önüme.

- (Joe) Diyene bak seeen!

- (Cherry) Yaşadığınız şu garip şeyi benimkini kurtardıktan sonra devam ettirebilir misiniz?

- (Joe) Tamam, sustuk...

      Keşke susmasalarmış...belki de havuzun oraya geldiklerinde karşılaştıkları manzarayı biraz daha eğlenceli hale getirebilirdi bu konuşma...

     Üçü de gördükleri şey karşısında resmen dehşete düşmüştü! Bu normal değildi! Hayır hayır hayır hayır! Gerçek olamazdı!














 
          Sonraki bölümde çok kötü şeyler olacak, kaos zamanı! *Joe şeytani gülüş yapar*

         Diğer bölümde anlatılacak olay sadece kader biraz daha geç gelselermiş...öhm neyse spoiler yok heheee

        

       

     

     

Sk8 the infinity Cherry's ChallangeWhere stories live. Discover now