Morumsu Enerji Sömürgesi

227 37 98
                                    

- (Athena) Ben...

- (Cherry) Cevabını anladım...

- (Athena) Kaoru...Kendine gel! Şaka yapıyorum!

- (Cherry) Ben de zaten...yani...dondurmanı bitir artık!

- (Athena) Asıl sen bitir, başlayamamışsın bile ve ayrıca "biz" her zaman sen ve ben olacağız, Kojiro ve ben değil!

- (Cherry) Buna sevinmedim desem yalan olur. Öhm...neyse ben şunu yiyeyim artık.

      Cherry, yine o nazik tavrıyla kirazlı dondurmasını kaşıklarken duyduğu söz sayesinde yüzündeki gülümsemeye engel olamıyordu.

      Bir süre ikisi de yine o sessiz dünyalarına çekildikten sonra Athena birden ayağa kalkarak Cherry'nin elini çekti. Pembe saçları bu çekim sonucu dağılan adam, daha ne olduğunu bile anlayamadan koşmaya başlamışlardı:

- (Athena) Yue, dondurmaları hesabıma yazar mısın!? Hemen gitmemiz lazım!

- (Cherry) Hey, nereye gidiyoruz!?

- (Athena) Sürpriz!

       Bir süre daha bu şekilde ilerledikten sonra nihayet "sürpriz" alanına gelebilmişlerdi: Gün doğumunun rahatça izlenebileceği bir yerde çok da özenilmemiş ama yine de oldukça hoş bir masa duruyordu.

       Altın sarısı gözleri biraz hayranlık biraz da "yine gafil avlandım" bakışı atan Cherry yavaşça kız arkadaşına döndü. Bu enteresan masanın onun işi olup olmadığından emin olmak istiyordu, tepkisine bakılacak olursa gerçekten de onun işiydi!

        Gülümseyerek, hemen iki sandalyeyi bitişecek şekilde yerleştirdi,Athena'nın oturmasına yardım ettikten sonra kolunu omzuna atarak günün "tutku dolu" doğuşunu birlikte izlemelerini sağladı:

- (Cherry) İşte benim mutluluk anlayışım...

                             ****

- (Joe) Kaoru mesajlara cevap vermiyor.

- (Reki) Athena da.

- (Langa) Gerçek adı da Athena mıdır ki?

- (Shadow) Phahahahhaha! Bu çocuk yok mu!? Pahahah!

- (Miya) Tabii ki de gerçek adı Athena değil. Yuzushu, Yuzushu Takara.

- (Joe) Onu bunu boşverin de cidden ikisi de mesajlara bakmıyor, öğlen oldu!

- (Angel) Ihm...K-Kojiro...

- (Joe) Bana rahatlıkla Kojiro diyebilirsin, utanmana gerek yok.

- (Angel) Öhm, o zaman...şey...Yuzu'nun evine bir göz atsak mı? Birlikte...

- (Joe) Çok iyi fikir! Yolu göster kaptan! Reki siz de...takılın bir şekilde işte.

- (Reki) Biz akşama kadar Drop sahasında olacağız.

- (Miya) Sizinle uğraşamam, benim de çalışmam var balçıklar.

- (Angel) Kojiro, hadi biz de artık gidelim.

      Shun önde Joe arkada olmak üzere yürüme mesafesinde denebilecek olan Athena'nın evine doğru yola koyuldular.

      Joe gerek kaslarından gerekse boyundan olsun büyük ama orantılı bir cüsseye sahipken Shun ona göre o kadar minikti ki insanlar onu 16 ve ya 17 yaşlarında sanabilirdi.

     Zaten arkada yürüyen adamın dikkatini de bu çekmişti, sanki önünde yürüyen çocuğun varlığı evren tarafından sömürülüyordu. Gerçi insanların özellikle kızların gözü önünde olan Joe için Shun'un sömürülen enerjisi oldukça ilgi çekiciydi:

- (Joe) Şu aşk kuşlarını boş mu versek?

- (Angel) Nasıl yani?

- (Joe) Bir fikir sunacağım ama kabul etmeyeceğine o kadar eminim ki...

- (Angel) Niye kabul etmeyeyim ki?

- (Joe) İnsanlarla aran pek iyi değil gibi geliyor.

- (Angel) Sen, Yuzu ve Miya hariç insanlarla pek iyi değil...yani belki bir de Reki.

- (Joe) Eheheh, egom tatmin oldu açıkçası. O zaman...ne yapmaktan hoşlanırsın?

- (Angel) Evime gelmek ister misin? B-b-öyle dememeliydim...yani o anlamda değil...Yuzu, bu karışık durumlarda neden hiç yanımda olmazsın ki!?

- (Joe) phahha...ben ne demek istediğini anladım ve evet, evine gelmek isterim.

     Mor saçlarını elleriyle tekrar gözünün önüne getiren çocuk, "güzel, sevindim. " dercesine mırıldanarak ellerini tekrar o güvenli ceketinin cebine koydu.

     Bu tavırları nedense Joe'ya oldukça tatlı gelmişti. Tekrardan yüzüne bir gülümseme yerleştirerek Shun'un anahtarı yavaşça deliğe sokmasını izledi.

      İçerisi o kadar düzenliydi ki o Cherry'ye tapan kızlar bile buraya bir kusur bulamazdı. Shun, ayakkabılarını hemen çıkarmış mor çoraplarıyla halısız zeminde kayarak mutfağa doğru gidiyordu ki birden durdu.

      Eliyle kafasına vurarak "Ah, Yuzu beni de buna alıştırdın! Çok cocuksu!" diye mırıldandıktan sonra Joe'ya özür dilermiş gibi bir tavır takınarak gerçek anlamda mutfağa girdi.

      Elinde çaylar ve biraz da kurabiyeyle geri gelirken hala az önce yaptığı çocuksu kaymanın pişmanlığını yaşıyordu ama yine de başını önüne eğerek oturdu:

- (Joe) Niye hep böyle yapıyorsun ama!?

- (Angel) N..nasıl yapıyormuşum?

- (Joe) Her şey senin hatanmış gibi davranıyorsun, seni böyle de seviyorum ama inan bana dikbaşlı Shun'u daha çok seviyorum.

- (Angel) Gerçekten mi!? Yuzu da hep öyle der! İkiniz çok benziyorsunuz yani şey...sen artık onun yerini dolduruyorun gerçi...

- (Joe) Hehe, mesela Cherry'ye çok güzel laf sokuyorsun!

- (Angel) Hahaha,işte tam olarak bu yüzden seninle iyi anlaşıyoruz!

     Ortamın o kasıntı havası dağılmıştı ki birden arka odalardan birinin kapısı açılarak içeri biri girdi! Bu Athena'ydı:

- (Athena) Vhaaağğ, ne güzel uyumuşum be!

- (Joe) H-haaaa!?

- (Athena) Aaa, n'aber Kojiro?

- (Joe) İyi de senin Shun'un evinde ne işin var güzel kardeşim!?

- (Athena) Shun söylemedi mi? Biz aynı evde kalıyoruz.

- (Angel) ...ehe...

- (Cherry) ğaaahh, ben de dün öğrendim.

- (Joe) K-Kaoru!?

- (Angel) Yine aynı olay yine aynı olay! Ben sizi niye hep böyle yakalıyorum? Saçlar başlar dağınık...

- (Joe) He!?

- (Athena) SHUN!!























          Shun'a da Joe'ya da bayılıyorum. Athena Cherry siz azıcık yana kayın bakayım Kojiro ve Shun'un parlama zamanı artık!

         Geç attım kusura bakmayın, çok sık atamadım şu sıralar. Oy veren, okuyan, yorum yazan herkese kiraz çiçekleri! 🌸🌸🌸


     

    


Sk8 the infinity Cherry's ChallangeDonde viven las historias. Descúbrelo ahora