Birbirimizin kaderi olmak zorundaydık ve bunu kabullenmiştik. Çocukluğumuzdan beri kaderimiz bizim elimizde değildi zaten. İkimiz de buna alışıktık. Okuldaki son yılımızdan sonra o beklenen düğünle evlenecektik. Fakat önce o bana gelip başka birinde...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
¤Christina Perri- Human¤ • • •
İlk ders birileri başkalarını tanıtırken beynim fransızca kelimeleri almıyor ve Taehyung'la Jisoo arasında gidip geliyordu. Kendimi bok gibi hissediyordum. Bu yüzden zil çalar çalmaz kahve almak için aşağı inmeden önce Suga'ya kaş göz işareti yaptım. İkimiz de kafeye girip sipariş verene kadar sessizdik. Sonunda ona döndüm.
"Duydukları-"
"Ben bir şey duymadım Jennie. Görmedim, duymadım ve bilmiyorum." Dediğinde derin bir nefes aldım. Aramızda tekrar bir sessizlik oluşurken kahveleri beklemeye başladık.
"Taehyung yetmedi bir de Suga mı ? " Dedi biri. Kafamı sağıma çevirdiğimde iki kız da sustu. Biri bizim sınıftaydı Eun Ha'ydı. Göz devirip önüme döndüm. Neden konuşuyorlar ki ?
"Yeterince güzel bile değil"
"Üflesem uçar" dedi bir diğeri. Duymamdan çekinmiyorlardı. Hiç bir zaman, hiç himse bunu umursamıyordu. Hatta bir çoğu duymamı, acı çekmemi istiyordu. Duyuyordum, acı çekiyordum ama onlara belli etmiyordum. Onları tatmin etmek istemiyordum. Kafamı yere eğip derin bir nefes aldım.
"Ah insanlar sadece boş konuşan kişiliksizler topluluğu" dedi Suga ve kahvelerin almak için bir iki adım attı.
"Keşke yüzlerine o çenenizi kapatın orospu çocukları diyebilsem ama bu biraz ayıp olur dimi ?" Dedi kahvelerimizi aldı ve kızlara bir bakış attı. İki kız da kızarırken kahvemi bana verdi ve beni beklemeden kafeden çıktı. Americanoyu yudumlarken sınıfa ilerledim. Bayan Fiori sınıftaydı ve direk dersi başlattı çünkü bugün herkesin bitmesini istiyordu.
"Suga sende sıra" dediğinde Suga tahtaya çıktı ve saçlarını karıştırdı.
"Ben Hoseok'u anlatacağım."
"Bunu fransızca söylemen gerek"
"Lanet fransızca ile ilgilenmiyorum. Fransa'ya da gitmeyeceğim. Bir kere gittim ve sokakları lağım kokan iğrenç bir yer. Yani fransızca bilmeme gerek yok" dediğinde Bayan Fiori'nin renginin beyaza dönmesini zevkle izledim.
"Evet Hoseok. O umut gibi. Gülümsemesi karşındaki insanı güldürür. Açıkçası Hoseok benim en yakın arkadaşım ve hayatımda gördüğüm en komik insan. Çok iyi rap yapıyor ve bir grubu bile var. Şarkı çıkaracak ve bir gün ünlü olacak. Çok da iyi dans ediyor. Onunla gurur duyuyorum. Bu kadar" dedi ve yerine oturdu. Bayan Fiori iç çekerek bir kaç not aldıktan sonra Hoseok'u çağırdı.
"Şey.. Suga pek komik biri değil, hareket etmeyi de sevmez. Bir sonraki hayatında taş olmak istiyor hatta" dediğinde gülümsedim. Hoseok'un fransızcayı fazla tatlıydı.
"Bazen de huysuzluk yapar. Aslında çoğu zaman ama hayattaki en iyi dinleyicidir ve arkadaşlarını korur. Beni çok korur ve asla ezdirmez. Sürekli de çok iyi çözüm yolu sunar. En sevdiği renk siyah olsa da içten içe sarıyı sevdiğini biliyorum." Dediğinde Suga'ya baktım. Gülerek kafasını iki yana salladığında gülümsedim. Hoseok'tan sonra Taehyung çıktı. Kollarımı göğsümde bağladım.
