Birbirimizin kaderi olmak zorundaydık ve bunu kabullenmiştik. Çocukluğumuzdan beri kaderimiz bizim elimizde değildi zaten. İkimiz de buna alışıktık. Okuldaki son yılımızdan sonra o beklenen düğünle evlenecektik. Fakat önce o bana gelip başka birinde...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
¤Macklemore& Ryan Lewis- Cant hold us¤ • • •
"Yakıştı" dediğinde gülümsemeye zorladım kendimi. Açıkçası o da biraz dalgındı.
"Sana da" dediğimde kafa salladı. Taksiye ilerledik. Parmaklarımı sarı saçlarımda gezdirdim. Gözlerim ise Jimin'in pembe saçlarında gezindi. İkimiz de sessizce taksiye bindik ve okulun adını söyleyip arkama yaslandım.
"Jimin"
"Jennie" dedi aynı anda. Sonra aynı anda bir gülümseme kapladı yüzümüzü.
"Önce sen söyle"
"Hayır, sen söyle lütfen" diye ısrar ettim.
"Bir sorun mu var ? Bugün biraz kötü gözüküyorsun. Makyaj yapmaya rağmen gözlerin balon gibi"
"Dün gece uyumadım. Tüm gece ayaktaydım" diye fısıldadım çünkü Tae bütün gece kabus görmüştü.
"Bir sorun mu var ?"
"Bu gece benimle buluşur musun ? Hani şu bahsettiğin sokak atıştırması satan bir yer vardı" dediğimde hızla kafa salladı.
"Kötü bir şey mi oldu ?" Dediğinde gülümsedim. Bugün masum hayatımın son gönü Jimin. Kafamı iki yana salladım.
"Hayır. Her şey harika" dedim ve önüme döndüm. Telefonumu çıkarıp JK'in numarasına tıkladım.
"Okuldayım" dedi açar açmaz
"Peki Tae ?"
"Sabah bıraktığın notu almış. Geldi ama ne planlıyor diyip duruyor" dediğinde iç çektim.