Çığlık-22.Bölüm

395 28 13
                                    

Luhan sahneden indikten sonra ıslak vucüdunu kurulamak için sahne arkasına gitti. Her ne kadar oraya ulaşmak için çıplak olsa ve tüm insanların gözü üzerinde olsa bile bu onu ne utandırıyordu, ne de kızdırıyordu. 

Çünkü intikamını almıştı. Yani kısmen. Çünkü Luhan bu işi burada bırakmazdı...

Sehun onu nasıl aldattıysa o da onu aldatmak istiyordu. Ama inanmıyordu kendine, yapamazdı ki. Sehun'u severken yapamazdı.

Luhan kabinde kurulanıp tüm kıyafetlerini giydikten sonra hızlıca dışarı yürümeyi ve buradan kurtulmayı diliyordu. Eve,t Luhan isteyerek yapmıştı her şeyi ama...

O sırada Luhan dışarı çıkarken, iki kişi onu izliyordu.

Biri Sehun'du. Ya diğeri?

***

[Luhan]

Bardan çıktıktan sonra hızlıca taksiye binip eve gelmiştim. Ne yapacağımı,nereye gideceğimi bilmiyordum.

Tek avantajım şuan evde Sehun'un olmamasıydı. Eve son kez bakıp yukarı çıktım. Sehun ve benim odama...

Her yerde fotoğraflarımızın olması ağlamamı kolaylaştırıyordu.

Elimi kalbime götürdüm, gözlerimi yumdum ve hissetmeye çalıştım.

"Ondan vazgeçmeliyim. Ondan vazgeçmeliyim..."

Sayıklıyordum. Evet, onu unutmam lazımdı. Çünkü o beni sevmiyordu. Eğer sevseydi şuan yanımda olur benden özür dilerdi. Ama yapmadı. 

"Çünkü beni sevmiyor." Sesli bir biçimde fısıldadığımda, gözümden bir yaş düştü. Yavaşca yatağımıza(!) gidip oturdum. Tekrardan gözümü kapattım ve kafamı Sehun'un yastığına koydum.

"Babam öldüğünde yanımdaydı, yalnız bırakmadı beni. Hep destek oldu... Belki de beni arkadaş olarak görmüştü... Beni sevme-"

"Seni sevdim. Hep seveceğim. Sen benim hayatımın aşkısın. Güneşimsin Luhan. Sen olmasaydın, bende olmazdım. Biz birbirimize aitiz. Birbirimize muhtacız. Özür dilerim... Seni kırdığım, üzdüğüm ve aklnı karıştırdığım için. Chanyeol'ü ben isteyerek öpmedim... Beni tehdit etti. Beni senle tehdit etti. Ne yapabilirdim ki?"

Kıvrılıp yanıma yatmıştı. Yatağımızın tam tepesinde olan pencereden giren ay ışığı Sehun'un yüzünü aydınlatıyordu. Kahverengi gözleri tam gözlerimdeyken, Sehun'a kızmak ya da evi terk etmek çok aptalcaydı. Ya da ben aptaldım.

"Sehun... Seni hep sevdim ve sonsuza kadar seveceğim. Ama yaptığın beni kızdırmadı... Eğer beni sevmiyorsan gerçekleri söyle. İkimizde acı çekiyoruz."

"Seni-"

Telefon çalıyordu. Çalıyordu...

Gözlerimi açtım ve ay ışığı gözlerime girdi. Daha az önce Sehun yanımdaydı. Yatağa baktığımda hiç bozulmamıştı. Sadece benim yattığım taraf biraz buruşmuştu.

"R-rüya mıydı?" Dedim kendi kendime oysa ki çok gerçekciydi. Sehun rüyama gelmişti. En azından rüyamda beni seviyor diye düşünüp telefona yöneldim. Kyungsoo arıyordu.

"L-L-luhan?"  Sesi çok, çok kötüydü. 

"Soo? Ne oldu? Sesin neden öyle?"

"S-sehun..." Sehun adını duyunca ayaklandım ve odanın tam ortasında durdum. Kalbim atmayı durdurmuştu. Biliyordum, ses tonundan kötü bir şeylerin olduğunu anlamıştım.

"Sehun... kaza geçirdi ve d-durumu hiç iyi değil."

Sonrasını Luhan'ın çığlığı doldurdu. Belki de artık boş olacak hayatını dolduracak minik bir çığlık.

***

[Dün Gece]


Sehun, Luhan bardan çıktığında onu izleyen adamı fark etti. Hızlıca onun yanına gitti ve yüzüne sert bir yumruk geçirdi. Adam şaşırmış ve korkmuştu. Sehun'un olana kimse bakamazdı. Yoksa ölürdü. 

"Ne yaptığını sanıyorsun seni piç!"

"Asıl sen benim olana nasıl bakıyorsun seni göt deliği!"

"N-ne?"

"Luhan'ı izlediğini gördüm aşağlık herif!"

"B-ben b-bilmiyordum."

Uzun boylu adam bardan çıktı. 

Sehun kandırılıyordu. Oyunun içinde oyun oynuyorlardı ona. Adam hızlıca patronunu aradı.

"Görev tamam Chanyeol Bey. Sadece son hamle kaldı."

"Hızlıca bitir ve siktir olup git."

"Emredersiniz."

Uzun boylu adam Sehun'un arabasına doğru yürüdü, kontrol ettikten sonra lastiklerine bir alet yerleştirdi ve süreyi  ayarladı.Uzun boylu adam Sehun'un arabasını nereden mi biliyordu? Çünkü bu adamı tutan kişi Chanyeol'dü.

***

Sehun barda biraz oyalanıp arabasına doğru yürüdü. Luhan'ın eve gittiğine adı gibi emindi. Luhan onu bırakamazdı...

Arabasına bindi ve çalıştırdı. Köşeden döndüğünde, sürenin başladığını bilmiyordu. Süre bittiğinde arabanın fren yapacağını bilmiyordu...

Trafikten kurtulup boş caddelerde sürmeye başladığında hızlandı. Ama hızlanmasının kötü olacağını bilmiyordu ki. Nasıl bilebilirdi?

Daha da gaza bastı. Çünkü bekliyordu, Luhan onu bekliyordu. Gidip dudaklarına yapışacak ve özür dileyecekti. Emindi evet, Luhan'ı kendinden bile daha çok seviyordu. Onun için canını bile verebilirdi. 

Bastı gaza, daha da hızlandı araba... Siyah incisi birazdan siyah küllere dönüşecekti. 

Araba fren yaptığında her şey için çok geçti. Takla attı lanet araba.

O sırada Luhan'ın rüyasına girdi. 

O sırada Chanyeol şeytani bir kahkaha attı.

O sırada uzun boylu adamın kalbi sızladı.

O sırada... Sehun "Luhan..." dedi.

***

Sehun, Luhan'a söz vermişti, asla bırakmayacaktı onu. Nasıl ölebilirdi ki? Sevgilisine söz vermişten nasıl gidebilirdi?

Evet her hikayenin bir sonu vardı. Ama Sehun'un ki neden bir yıldızın kayma süresi kadar kısa sürmüştü? 

Ölemezdi o... HAYIR! Ölemez! 

Ölüm tek başına yaşanırdı.. Ama aşk, iki kişiyle yaşanırdı.

Ve Sehun'un dünyada nefret ettiği tek şey yalnızlıktı. Yalnız olmak ölüm demekti. Ölüm demek yalnız olmak demekti...

*

Bir anda nasıl değişiyor insanın hayatı değil mi? Bir haber alıyorsun ve her şey yok oluyor. Geriye sonsuz bir çaresizlik kalıyor.

///

Okuyun ve bolca yorum yapın hiç yorum yok, üzülüyorum ve yazma hevesim kaçıyor. 

Lütfen yorum yapın.

Teşekkürler...

YOLUN SONUWhere stories live. Discover now