Acı-27.Bölüm

372 26 2
                                    

Gerçek şu ki... İnsanları hiç sevmedim, onlarda beni sevmedi. Küçüklüğümde hep böyleydi. Dışlanırdım, yüzümü assam bile kimse gelmezdi yanıma. Hani bir çocuk vardır, arkadaşları onu istemez o da kendi başına bir şeyler yapar. Hayal kurar, keşfeder, kendi ayakları üzerinde durur.

İşte o bendim. Küçüklüğümde öğrendim yaşamayı. Yaşıtlarım boyama kitapları koleksiyonu yaparken ben düşündüm, eve gittiğimde nasıl yalnızlığımla başa çıkacağımı düşündüm. Tabii evin dışındayken de yalnızdım...

Sonra büyümeye başladım, her zaman yaşıtlarımdan olgundum. Ailemin zengin olması beni yüceltmedi. Yardım etmeyi sevdim. . Her ne kadar yüzüme gülselerde arkamdan konuştuklarını bildim. 

Açıkçası insanları sevmesem bile... Onları yavaşca sevmeye başladım. Gerçekleri görmeye başladım.

Sonra... Ailemi kaybettim. Zordu. Hayat zordu. Ben başka planlar yaparken, haketmediğim bir hayata sürüklendim.  Beni evlatlık alan bir adamla yaşamaya mahkum edildim. 

Hayat canımı çok yaktı. Her gece yatağımda ağlarken, gökyüzüne baktığımda ailemin beni izlediğini düşündüm. Güçlendim. Sildim göz yaşlarımı. 

Hayat beni birden fazla kez öldürsede, bana gerekli olan ilacı verdi. Hayatımdan çok şey eksildi ama bu eksikliklerin yerini tutan, hatta fazla bile gelen şeyi verdi hayat bana.

Aşkı...

Küçükken hep aşık olmayacağıma inandım. Gerçek insanı bulamayacağımı biliyordum. Kaygılıydım. Her şeyden. 

Anın tadını çıkaramazdım. Hep geleceği düşünürdüm. 

Ama öyle değilmiş işte...

Acı gerçekti. Acı heryerdeydi.  

Tam bitti derken başlar hayat.

 Aşka inanın.

Acıya daha fazla inanın.

Ben Oh LuHan.  Kaderimde acı çekmek varmış. Fazlasıyla çektim. 

Şimdi sıra mutlu olmak ve anın tadını çıkartmakta.

***

Evlenmemizin üstünden bir hafta geçmişti. Her şey mükemmeldi. Artık mutluydum. Hiç olmadığım kadar mutluydum. 

Sehun, her zaman bana yardım ediyordu. Sabahları öpücükleriyle uyandırıyordu, akşamları ise öpücükleri ile uyutuyordu. 

Çevremiz bizim gibi insanlarla doluydu. KaiSoo ve BaekYeol çifti.

Evet, Chanyeol'den nefret ediyordum ama mutluydu. Ve ben mutluluklarını bozmak istemiyordum. Sehun'un kaza yapma sebebinin o olduğunu öğrenmiştik.  Her şeyi biliyorduk. 

Ama ben kendime olmasını istemediğim bir şeyi başkasına yapacak kadar bencil biri olmadığım için Chanyeol ve Baekhyun'la mesafemi koruyordum. 

KaiSoo'ya gelirsek... Orda işler biraz karışık. Değişik ve kıskandırıcı bir aşkları var.  Bilmiyorum nasıl anlatsam...  Değişikler işte.

"Uyan, uykucu."  Bu kıkırdama...   Gözlerimi açıp, güneş ışıklarının gözüme girmesine izin verdim. 

"Sabah öpücüğü?" Evet, ilk söylediğim söz buydu. 

"Tabii ki majesteleri." Ardından gelen sulu ve cennetimsi öpücükler.   

Gözümü kapatıp yavaşca esnedim ve ayaklarımı yataktan aşağı salladım.

"Hadi aşağı in, kahvaltıyı bu sabah ben hazırladım."    Gözlerim büyük bir çilek görmüş gibi açıldı.

"KIYAMET! S-sehun, acil yardım kutusu hazır mı? Aşağıda ki barınak çok sağlam değil. Uzay, evet! uzaya bilet al! Marsa gidiyoruz!"  

Bu tepki az bile. Sehun'un kahvaltı hazırlaması... Sehun kahvaltı hazırlayamaz ki!

Aklıma dank eden düşünceyle aşağı koşmaya başladım. Sehun ve kahvaltı hazırlamak... Mutfak havaya uçmuş!

"OH SEHUN! AŞAĞI İN VE BU REZALETİ AÇIKLA!"  Sehun yavaş adımlarla merdivenlerden indi ve yanıma ulaştı. Elim belimdeydi, sağ ayağım ritmik bir şekilde zemine vuruyordu.

"Bu haline tam bir ev hanımı gibisin Luhannie."   Kıkırdadı ve bana sarıldı. 

"Sus. Burayı. Temizle. Yoksa. Yatağa. Almam!"   Gözleri açıldı ve hemen ellerini belimden çekip mutfağı temizlemeye başladı. Hormonlarına söz geçiremez tabii...

***

"Sehun şurada toz kalmış." Parmak ucumla televizyonun üzerini gösterdim. 

"Sehun! Televizyonun önüne geçme! En heyecanlı yeri!"    Ayaklarımı uzattığım masanın üzerinden kolamı aldım ve kafama diktim.

Evet... Saatlerdir Sehun'a evi temizletiyor ve hatta onu yatağa almamakla tehdit ediyordum. 

Hm... Eğlenceliydi. Evli olmak.

"Tüm evi temizledim Luhan. Kıyafetlerin bile tozunu aldım. Lütfen... Lütfen oturmama izin ver."  

Şeytani bir gülümseme takınıp koltukta yana kaydım. Yanımda açılan boşluğa elimle pat pat yaparak oturmasını sağladım.

"Hunnie.." Sevimli ses tonuma dayanamayacağını biliyordum.

"Yine ne var!"  Sesini yükselmişti. Bana sesini yüksellti?  Kaşlarımı havaya kaldırıp 'Öyle mi Oh Sehun?' bakışı attım.

"Y-yani, yani ne oldu sevgilim, pıtırcığım, bebeğim, aşkım, karıcım?" Karıcım demesini takmayarak söze girdim.

"Hunnie, hastanede verdiğin sözü hatırlıyor musun?"   Sehun anlamaz bir ifadeyle bana baktı, bu benim gülümsememe neden olsada ciddi  olmalıydım.

"H-hayır..."  Bal gibi de hatırlıyordu işte! Kekeledi! 

"Hani... altta olacaktın..."  Sesimi seksi çıkarmaya çalışsamda olmuyordu. Tatlıydım bir kere.

"Yioo, hatırlamıyorum ben. Galiba narkozun etkisi Hannie."   Gülümsedi ama alnından dökülen terler bunun tam tersini gösteriyordu.

"Hatırlatıyım istersen?"   

***

Bir sornaki bölüm ya da diğer bölüm final! 

Son kez KaiSoo, BaekYeol ve HunHan anlatıp bitireceğim.

Sınav haftası geldiği için bölüm gecikebilir. 

Okuduğunuz, oy verdiğiniz ve ara sıra yorum yaptığınız için teşekkürler. 

:3 

YOLUN SONUWhere stories live. Discover now