Dedikodular

3.2K 391 145
                                    

Lütfen beğenin 🤝

2.5 saatlik uyku ile yere çömelmiş şarabımı içiyordum. Fazla uyuyan biri değildim. Daha doğrusu uyuyamazdım.

Saat öğleden sonra 1'e geliyordu. Karşı duvarda duran dart tahtasına ok atarken demir kapının açılma sesini duyarak o tarafa döndüm.

Yaklaşık bir dakika sonra kapı tamamen açılmıştı ve karşımda Neo duruyordu. Hafifçe gülümseyerek şarabımı havaya kaldırdım, "İster misin?"

Neo yüzündeki belli belirsiz gülümsemeyle kafasını salladı, "İstemez."

Ayağa kalkıp üstümü silkelerken konuşmaya devam etti, "Gel hadi, çıkıyoruz."

Eldivenimi takarak kapıdan çıktım ve Neo kapıyı kapadı. Koridorda sakince yürümeye başladık.

"Bana bir daha 'Yarın görüşürüz.' Deme."

Neo birkaç saniye anlamsızca bana baktıktan sonra demek istediğimi anlamış olacak ki yüzünde hafif bir pişmanlık oluşmaya başlamıştı.

"Üzgünüm. Bir dahakine sonuna 'Tabii görüşebilirsek' ekleyeceğim."

Sadece onaylarcasına kafamı salladım.

Yürürken dış kapıya giden koridoru geçmiştik, garip bir ifadeyle Neo'ya baktım.

"Nereye?"

"Önce başkanı göreceğiz."

Bıkkın bir nefes verdim, dakikalar sonra başkanın odasına girdik.

"Merhaba Lora."

Sadece merhaba dercesine başımı salladım. Başkan kahvesinden bir yudum alarak konuşmaya devam etti.

"Bugün Shigaraki için arama başlayacak. Sen de ekibin yanında olacaksın, yanlış bir hareket yapma. Eğer yaparsan ne olacağını bili-"

Gülerek elimi havada salladım. "Kendi kendine triplere girme. 14 yıldır dışarda ne yapıp yapmamam gerektiğini gayet iyi anladım zaten. Ayrıca, beni öldürmeye götün yese şu ana kadar çoktan öldürmüştün."

Neo bana uyarıcı bakışlar atıyordu. Başkan ise koltuğunda dikleşmiş bana öfkeli gözlerle bakıyordu.

"Her seferinde kendini benden üstün görüyorsun, bunu yapmamalısın Lora. Sadece kendini umursuyorsun ama tek yanlışında seninle ilgilenmesi gereken kişiler de zarar görür."

Son cümlesini Neo'ya bakarak söylemişti. Neo onun yiğeni olmasına rağmen böyle tehdit savurması beni çıldırtıyordu. Biliyordu, Neo tek arkadaşım olduğu için hayatta değer verdiğim tek kişi oydu.

Gözlerimdeki nefret etrafa saçılırken biraz daha ilerleyerek ellerimi masasına sertçe koydum.

"Elindeki silah kendi elinde diye rahat rahat insanları vuruyorsun ama, dikkat et bir gün o silah senin başına dönmesin."

Arkamı döndüm ve kapıyı açarak odadan çıktım, birkaç dakika sonra Neo'da odadan çıktı.

Resmen gözleriyle beni rencide ediyordu. Ellerimi "Napim?" Der gibi kaldırdım ve yürümeye başladım. O da hemen yanından geliyordu.

"Ona bu kadar kaba davranma Lora."

"Orospu çocuğu götü tutuşunca hemen seninle tehdit ediyor."

Neo derin bir nefes aldı, "Yapabileceğimiz bir şey yok."

Evet var. Onu öldüreceğim, ne zaman bilmiyorum ama onu öldüreceğim.

Binadan çıktık ve arabaya binerek ana caddeye gittik.

Arabadan indiğimizde etrafta ekip göremedim.

"Ekip nerede?"

"Gelmelerine daha yarım saat var." 

Anlarcasına başımı salladım.

~~~~~~~~~~~~~

Bir kafeden kahve almış ve bir mağaza kenarında kahveleri içiyorduk.

Birkaç dakika sonra Neo karşıda duran bankaya gidip geleceğini söyleyerek yanımdan ayrıldı.

Mağaza camına yaslanmış kahvemi yudumlarken yanımda duran iki çocuğun konuşması dikkatimi çekti.

Kafamı onlara çevirerek dinlemeye başladım.

Yeşil saçlı, çilli olan heyecanla konuşuyordu. "Dediklerine göre Tanrı bugünlerde oda hapisinden çıkmış!"

Dedikleri Tanrı ben oluyordum. Tek dokunuşumla istediğim kişiyi öldürdüğüm için bazıları bana bu lakabı takmıştı. Siviller gerçek ismimi veya şu anki görünüşümü bilmiyordu.

Saçının bir kısmı kırmızı bir kısmı beyaz olan çocuk cevap verdi, "Evet, ben de duydum. Babam evde bir toplantı yaparken ondan bahsedildi."

Çilli çocuk heyecanla ellerini salladı, "Kesin yine birini öldürmesi gerekiyor!"

Daha bitmeyen kahvemi sertçe çöp kutusuna atarak onlara yaklaştım. "Hey, çocuklar."

İkisi de aynı anda bana döndü.

"Bana şu "Tanrı" denen kişiden bahseder misiniz?"

İnsanlar benim hakkımda ne düşünüyordu merak ediyordum.

Çilli çocuk heyecanla kafasını salladı.

"Kendisi şu an muhtemelen 20-21 yaşlarında bir kız. Sağ eliyle dokunduğu kişiyi öldürüyor. Yıllar önce ailesini öldürdü."

Kaşlarımı çatarak mırıldandım. "İsteyerek mi öldürdü?"

"Ben o zaman daha doğmadığım için bilmiyorum, ama bence yanlışlıkla öldürdü. Özgünlüğü bir anda ortaya çıktığı için o an yapabileceği bir şeyi yoktu."

Diğer çocuk onaylarcasına kafasını salladı, "Ama insanların bir kısmı ise ondan nefret ediyor ve korkuyor. Bence hiçbir suçu yok."

Yeşil saçlı çocuk devam etti, "Hükümet onu sadece rütbeli insanların bildiği bir yere gizledi. Söylenenlere göre önemli zamanlar oradan çıkartılıyor ve öldürmesi gereken kişiyi öldürünce geri odaya konuluyormuş."

Sessizce mırıldandım, "Keşke ölseymiş."

İkisi de garip bir ifadeyle bana baktı. Yeşil saçlı çocuk şaşırarak konuştu, "Anlamadım?"

Hemen cümlemi düzelttim, "Yani yaşadıkları çok ağırmış. Ölseymiş kurtulurmuş en azından."

Kafamı bankaya çevirdiğimde Neo'nun bankadan çıktığını gördüm, hemen ona doğru ilerlerken çocuklara el salladım.

"Görüşürüz çocuklar, tabii görüşebilirsek."

Shigaraki x Reader |Bnha x Reader|Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt