Shigaraki x Reader |Bnha x Reader|

Birlikte uyumak

Beğenin lütfen 😽

Eve girdiğimizde açlıktan ölüyordum.

"Çok açım!"

Shigaraki mutfağa doğru ilerliyordu, "Ne yiyelim?"

Dabi kafasını koltuktan kaldırdı, "Nolur pizza olmasın, pizza kusacağım artık."

"Kebap mı yesek?"

Toga sevinçle elini kaldırdı, "Türk işi yemek!!"

Shigaraki hafifçe sırıttı, "Tamam, kebap yeriz."

Yorgunlukla tuvalete gittim ve yüzümü yıkadım. Geri salona girdiğimde direkt Toga ve Dabi'nin yanına kendimi attım.

Dabi yalandan bir sinirle bana baktı, "Yavaş otur hayvan!"

"Ne var be?"

Toga ayağa kalktı, "Ben duşa giriyorum."

~~~~~~~~~~~~~

Yemek hazırlanırken ben de Dabi ile oyun oynamaya başlamıştım. Hiçbirinde kazanamamıştım ve sinirim bozulmaya başlamıştı.

"E yuh ama artık!"

"Ağlama."

Sinirle oyun konsolunu kafasına fırlattım, "Hile mi yapıyorsun lan, dikiş kafa!"

Shigaraki yemeği Kurogiri'ye bırakarak bize yaklaştı ve oyun konsolunu eline alarak bana gösterdi. "Güzelim, hile yapmıyor, sadece vuruş kombolarını biliyor."

Tuşlara basarak kombo hareketlerini gösterdi, "Anladın mı?"

Anlarcasına başımı salladım, "Anladım."

Shigaraki gülerek hafifçe saçlarımı karıştırdı. Dabi garip bir ifadeyle bize bakıyordu. "Siz sevgili mi oldunuz lan?"

"Hayır."

"Evet."

Kaşlarımı çatarak Shigaraki'ye baktım, o ise sırıtarak bana bakıyordu. Tekrar Dabi'ye döndüm. "Sevgili değiliz."

"Ama olacağız."

Tekrar Shigaraki'ye döndüm. "Bu kadar emin olma."

"Neyin tantanasını yapıyorsun? Sen de beni seviyorsun."

Dabi çoktan işlerin kızışacağını anlayıp aramızdan çekilmişti. Tüm vücudum ile Shigaraki'ye döndüm. "Benim seni sevdiğime neden bu kadar eminsin?"

"Beni sevmeseydin benimle birlikte kaçmaz, benim kıyafetlerimi giymez, benim sana güzelim dememe müsade etmezdin. Daha saymamı ister misin?"

Dişlerimi sıkarak birkaç saniye ona baktım ve bir şey demeden gittim.

~~~~~~~~~~~~~

Yemek yedikten sonra Shigaraki ile birlikte onun odasındaki balkonda oturmaya başlamıştık.

Sigarasını üfleyip yandan bana bakmaya başladı. "Neo'yu ne zaman kurtaracaksın?"

"Bilmiyorum, başı belada mı ona bile emin değilim."

"Başkanın ona zarar vermesinden korkuyordun, şimdi neden böyle düşünüyorsun?"

"Bilmiyorum... Onu kontrol etmeye gideceğim bir ara."

Shigaraki anlarcasına başını salladı ve gözlerini önüne çevirdi.

Elimi öylesine cebime attığımda cebimde bir şey olduğunu fark ettim. İçindeki şeyi çıkardığımda özel eldivenlerimden biri olduğunu gördüm.

Yedeği de yanımda getirmiştim, şimdi aklıma gelmişti.

Heyecanla Shigaraki'ye döndüm.

"Şunu eline tak!"

Eldiveni eline aldı ve baktı, "Senin eldivenlerinden değil mi bu?"

"Evet ama ben de var. Tak hadi! Belki sende de işe yarar!"

Shigaraki eline taktı ve eliyle sigarasına dokundu. Özgünlüğü işe yaramamıştı.

Sevinçle ayağa kalktım, "Sende de işe yarıyor!"

Hafifçe gülerek eldivene bakıyordu, "Evet..."

~~~~~~~~~~~~~

Saat gecenin 3'üydü. Salondaki koltukta uzanmış tavanı seyrediyordum.

Diğer herkes odalarına gitmişti, muhtemelen çoğu uyumuştu.

Yorgundum ama uyuyamıyordum. Aklıma ikide bir Neo geliyordu.

Başkan ona ne yapmış olabilirdi, ya da bir şey yapmış mıydı?

Neo güçlü biriydi, kendisini korurdu ama ya ben ona yardıma gittiğimde yardımımı istemezse ne olacaktı?

Benden nefret ediyor olabilir miydi? Sonuçta 14 yıllık arkadaşıydım ama birkaç gündür tanıdığım villaini ona tercih etmiştim.

Bunları düşünmek başımı ağrıtıyordu.

Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.

15 dakika boyunca gözlerim kapalı durdum ama uyuyamadım. Sinirle koltuktan kalktım, o sırada üstümdeki sweat dikkatimi çekti.

Shigaraki'nin sweatiydi, geçen gün onun sweatine sarılırken rahatça uyumuştum.

Ama bu sweatinden kokusu çok az geliyordu. Odasına gitmeli miydim?

Birkaç dakikalık düşünmenin ardından koltuktan kalktım ve hızlı ama sessiz adımlarla yukarı kata onun odasına girdim.

Yavaş yavaş yatağının kenarına yanaştım, uyuyordu.

Ne yapacağımı bilemez şekilde boş boş etrafa bakarken bir anda uykulu sesiyle mırıldandı. "Yanımda mı yatmak istiyorsun?"

Korkarak ona döndüm. Ne ara uyanmıştı bu adam?

"Şey-"

Ben daha cümlemi tamamlamadan yorganı açtı ve bir kolunu uzattı. Eldiveni takılıydı.

Yatağa girdim ve kafamı koluna yasladım, üstümüzü örttükten sonra diğer koluyla da bana sarıldı.

Anın şokuyla put gibi kaldığım sırada burnunu saçlarıma değdirerek derin nefesler aldı ve kulağıma fısıldadı, "Bir de bana aşık olmadığını söylüyorsun, ama bensiz uyuyamıyorsun."