1 ☆ yeni iş

4K 59 42
                                    

"Ne demek sizinle çalışamayız? Bir hastanın sapkın isteğine karşı gelmem zorunuza gitmiş olmalı."

"Hilal Hanım sizi işe alırken hasta memnuniyeti hakkında hassas olduğumuzu belirtmiştik."

"Bakın, hasta memnuniyeti bu sektörde her açıdan önemli. Ama bu doktorların veya hemşirelerin köle olmaları anlamına gelmemeli. Eğer bu durumu kabullenip işe devam etmemi bekliyorsanız çok üzgünüm şartlar böyle olduğu sürece çalışmayı sürdüremem."

Gelmeden önce yazdığım istifa dilekçemi çantamdan çıkardım ve genel müdüre uzattım. Beni bir çalışan olarak görebilirdi. Ama ben orada bulunan sayısız kişinin hayatına daha iyi devam etmesi için çalışıyordum.

Kapıyı çarpıp çıkmak içimden geldi o anda. Fakat bana yapılan saygısızlığa misliyle karşılık vermemin fazla dikkate alınmayacağını bildiğim için odadan hızlı adımlarla ayrıldım.

Bazen kararlarımın yanlış olduğunu zaman sonra farkediyorum ve pişman oluyorum.

Hastaneden çıktıktan sonra babamı aradım.

Hasan: Alo. Kızım bir sorun mu var? İş saatlerinde aramazsın sen.

"İyiyim baba, yani iyi olmaya çalışıyorum. Anlatmak istediğim şeyler var. Yanına gelebilir miyim?"

"Tabi ki bekliyorum. Tesisteyim ben. Çocuklar gitmeden gel onları da görmüş olursun."

"Tamam. 15 dakikaya orda olurum."

...

Tesislere şampiyonluk marşlarımızdan birini dinleyerek girdim. Ayrı bir hava kattığına inanıyorum. Babamın nerede olduğunu sormayı unutmuştum. Ama aramaktan zarar gelmezdi.

Koridorda biraz ilerledim. Aaah! Sert desem sert değil yumuşak desem yumuşak değil bir şeye çarptım. Sanırım matların olduğu yerdeydim. Ama ne alakaydı ki? Süreyya abi bunların ortada durmasından hoşlanmazdı. Kafamı kaldırmak durumunda kaldım. Acıyordu ama 1.65'lerin yaşadığı problemlerden sıkça yaşıyorum. Önümde şaşkın ifadesiyle Dorukhan duruyordu.

Bir elim kafamda bir elimde sırt çantamı tutarken çok tatlı görünüyor olamam. Neden bana sırıtıyordu ki?

Aynı anda "Özür dilerim." demiştik. Çok gülünçtü bu.

"Asıl ben özür dilerim. Önüme bakma kuralını 5 saniyeliğine unuttum ve sana çarptım. İyi bir tanışma olmadı, ben Hilal. Hasan Çakır'ın kızıyım."

Dorukhan: Ben de Dorukhan. Beni tanıyorsundur zaten. Hasan abiyi mi arıyorsun? Ben de ona bakacaktım. Telefonla konuştuktan sonra dışarı çıktı. Gelir birazdan.

"Bana çantamı koyabileceğim bir yer gösterir misin? Çok ağır da."

"Bizim soyunma odasına koyabiliriz. Yorulduysan ben alayım."

Elimden çevik bir hareketle çantayı aldı. Soyunma odasına doğru yürüyoruz şimdi.Umarım kimse yoktur. Çünkü kapıdan girdiğimde giyinen birini görmek istemem.

Hilal: Önce sen gir istersen. İçeride biri varsa rahatsız olmasın.
Şey, eğğ, üzerimi değiştirebilir miyim lavaboda?

Dorukhan: Rahatına bak lütfen. Sen de artık bizden sayılırsın. İleride kabinler var ama başkası girmesin dersen kapıda beklerim.

Hilal: Sergen hoca beklemesin seni.

Dorukhan: Daha gelmedi o. Sen gir ben buradayım.

Onu bekletmemek için hızlıca çantamdan yanımda bulundurduğum kıyafetleri giydim.

delight • Dorukhan ToközHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin