30 ☆ kaçın kurası

281 17 65
                                    

Ligin ilk maçı Beşiktaş ve Trabzonspor arasında Vodafone Park'ta oynanacaktı.

Tabi ki maça gitmek için izin almıştım. Bir gün sırf bu yüzden kovulacağım, kredilerim iyiden iyiye azalıyor. Ama, buna değer.

Formamı geçen sezondan seçtim. Çok sevgili sevgilim Dorukhan Toköz'ün imzalı numaralı formasını geçirdim üzerime. Stada gelmeden ağaçlı yolda yürümek için uzağa bıraktım arabayı.

Nasıl mı izin aldım? Hastanenin ilk yardım ekibinden biriyle yer değiştirdim. Çocuğun nişanı varmış, yalvar yakar değiştirttim.

Yani yine çalışıyorum ama locada oturmamak için. Babam stresli ortamlardan uzak kalmam için tribünü yasakladı. Why baba why?

Formamda ilkyardım montunun altında kaldı. Neyse arada çıkarırım artık.

"O forma ne öyle yaa? Beşiktaş'ı satanın formasını nasıl sırtlarında taşıyorlar anlamıyorum!"

Duyduklarım beni işaret ederek söylendiği için ister istemez arkama döndüm. Adamın yanındaki kadın kendini tutamadı.

"O Beşiktaş'ı satmadı bir kere. Kulübe yaptıklarını bir kez olsun göremeyen sizler hep fesat düşündünüz. Aynısını fedanın emaneti Oğuzhan'a da yaptınız. Ha bu arada tanıyorsanız O kız Dorukhan'ın sevgilisi. Ve Dorukhan'ın hala Beşiktaş'ın çocuğu olduğunu bildiği için giyiyordur formasını."

Ben de bu cevap karşısında kayıtsız kalamadım. "Çok doğru söyledin abla. Duygularıma tercüman oldun. O hala Beşiktaş'ın çocuğu, ve bir gün elbet yuvasına dönecek."

Onların başı öne eğildi, bizse yolumuza devam ettik.

Yerime ulaştıktan sonra maç öncesi olasılık planımızı gözden geçirdik arkadaşlarla. Maçın başlama düdüğüyle birlikte kimsenin bir sakatlık yaşamaması için dua ettim.

İlk yarının sonlarına doğru Ghezzal'ın asistinde Kartal Kayra golünü atmıştı. Devreyi önde kapatmak avantaj olsa da Kartal'ı da kazanmıştık. Ben gole sevinirken arkadaşlar bön bön bana bakıyordu. Doğru ya, ben Trabzon'un sağlık ekibindeydim. Dünya saf kalpliler için cehennem.

Bu sırada oyun hızlı akmaya başlamıştı. Dorukhan atak yönüne göre sol kanattan sokulmuştu. Ceza yayını geçmeden savunmamızın faulüne maruz kalmıştı. Sert bir müdahale olmuştu, yerden kalkamamıştı. Hayır şüphelendiğim olmasın.

Spiker: Evet sevgili futbolseverler Dorukhan Montero'nun müdahalesi sonucu yerde kaldı.

Çantayı kaptığım gibi indim sahaya diğerleri de arkamdan koşuyordu.

Spiker: Hakem Zorbay Küçük az önce sağlık ekiplerini işaret etti. Sağlık ekipleri sahada ilk kontrolü gerçekleştirdi. Sanıyorum Dorukhan kenara alınacak ve kulüp doktorları gerekli değerlendirmeyi yaparak durumunu açıklayacaklar. Gelişme oldukça ben de sizlere aktarmaya devam edeceğim.Evet, Dorukhan alkışlarla saha kenarına alınıyor.

"Giymişsin formayı."

"Bir tank seni devirdi Dorukhan. Düşündüğün şey forma mı?"

"Ben de giyebilsem keşke."

"Doru-"

"Şşş... Haberleri var kimseye belli etmeyecekler."

"Seni kenara götürelim de bir. İfadeni alacağım."

Yedek kulübesine geldiğimizde herkeste bir haller vardı.

"Ah canım ne kadar da üzüldüm. Yıkmışlar güzelliğimi. Elleri kırılsın" diyerek Flash TV oyunculuğunu en iyi şekilde sergiliyordu Berat.

"Bir dur oğlum ya. Tabi sen hiç Montero kayması görmemişsindir. O bir kayar şaft maft bırakmaz." diye cevapladı kramponun iplerini çözerken.

"Doktor revire geçmenizi istedi ama ben pek hakim değilim stada."

"Tamam ben yönlendireceğim."

Bir koluna ben bir koluna Berat girmiştik.

"Ah yavru ceylanım benim! Neler etmişler sana!"

"Sus Berat sus!"

Bir haller vardı bunlarda. Ya da Berat çok formundaydı.

İçeri girdiğimizde doktor yoktu. Berat arkamızdan kapıyı kapatmıştı.

"Merak ettiğin çok şey var değil mi? Bu sefer ortada kimse yok, biz bizeyiz."

Dizini kırıp çökerken acıdan inlemişti.

"Yine dilim tutuk, söyleyeceğim sözler senin yanında kifayetsiz. Sözüm sensin bu defa. Karanlığıma aydınlık, siyah hayatıma beyaz renk, masalıma prenses, kalbimin en güzel yanı..."

Şortunun kenarına sakladığı kutuyu çıkardı. "Hayal defterimin kalemi olur musun, benimle evlenir misin?"

Beklemediğim bir şey değildi ama bu kadar planlı bir organizasyon beklemiyordum. Gözlerimiz birbiriyle senkronize olarak dolmuştu. İkimiz de vereceğim cevabı bekliyorduk.

"Evet!" deyip boynuna atladım. Kusura bakmayın da böylesine de hayor diyeni maçtan sonra boğazda sallandırırım.

"Acı falan yok şu an bende. Hepsi uçtu gitti kızım. Benim yaramın ilacı sensin!"

"Manyak."

"Dur şimdi dans edicez." deyip masadaki bilgisayardan Kaçın Kurası'nı açtı. Ben de bu sırada üzerimdeki montu çıkardım.

"Sezen aşkımız hiç bitmesin sevgilim."

Şarkıya göre dans etmiyorduk ama önemli olan bu anı kutlama şeklimizdi. Bir Trabzonspor bir Beşiktaş formasıyla hem de.

"Ay dur yüzüğü unuttum!"

"Nasıl vermezsin yüzüğü bak her an hayır diyebilirim."

"Yaa dur. Uzat bakalım elini." dedi çocuksu bir heyecanla. Elimi uzattım ve yüzüğü parmağıma nazikçe geçirişini izledim.

"Şeker vereceksin sandım elini uzat bakalım deyince."

"Şu an aklıma geldi. Daha pasta kesicez."

"Ne pastası Doruk? Buraya pasta getidiğini söyleme."

"Maalesef getiremedim. Ama demokraside çareler tükenmiyor. Vişneli popkekimiz var."

"Nasıl keseceksin acaba?"

"Bıçak da soksaydım beni burada barındırmazlardı." deyip eliyle popkeki yarıya bölüp birini bana verdi diğerini de kendi tuttu.

"Üç deyince yutacağız. 1..2..3!" Saymayı bitirdiğinde kekleri birbirimizin ağzına tıkmıştık.

Ağzı dolu bir şekilde konuşmaya başladı. "Söylemedin ama canın sevgilin evlilik teklifini doğum gününde yaparak sana güzel bir anı hediye etti. Doğum günün kutlu olsun bebeğim."

Aklımdan çıkmış ama tabi ki canım sevgilim unutmamış.

"Ben aynı zamanda annemin ölüm yıldönümü olduğu için kutlamayı sevmem. Ama bu güzel gece için teşekkür ederim. Eminim annem de bizi izleyip mutlu oluyordur."

<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<

ÇOK GÜZEL OLDU

ÇOK GÜZEL OLDU

ÇOK GÜZEL OLDU




delight • Dorukhan ToközWhere stories live. Discover now