3 ☆ soğanlı mı soğansız mı?

1K 35 11
                                    

Tam uyanacağım derken bir patırtı koptu. Ayakkabı kutuları düşmüş olabilir.

Canım spor ayakkabılarım halamın düğünler için zorla aldırdığı topukluların altında. Dolabını pek düzenli tutabilen biri değildim. Annem hayatta olsa kesin bu davranışımdan yakınırdı.

Hal böyle olunca bende yataktan kendimi kaldırabildim. Kol saatime baktım. 6.30 nasıl olabilirdi. Kendime hayret etmezsem ayıp olur. Demek ki yatakta biraz daha az dönsem 6'da kalkmış olurdum.

Bu saatte babam kahvaltı yapmak istemezdi. Canım babam 25 yıl boyunca hem annem hem babam oldu. Ben tek büyümeyeyim diye babamı evlendirmek istemişler ama o reddetmiş hep. Küçükken belki de başkasını annem bilecektim.

Biraz balkonda oturdum. Apartmanda sabah sessizliği hakimdi. İşe gidenler, dükkânını açanlar 7'de dışarı çıkarlardı.

Bu sessizliği kullanmak istedim ve yanıma aldığım termosla yakınlardaki parka gitmek için hazırlandım.

Babamı uyandırmak istemedim ama haber vermezsem meraklanır diye çıkarken hem haber verdim hemde uyku haliyle unutur diye not bıraktım.

...

Kahvemi yudumlarken Instagram'da gezindim. Bu gezi kısa sürdü çünkü transfer haberlerinin dışında pek bir gelişme olmamıştı.

Spotify'dan sakin bir şeyler dinledim. Kuş cıvıltıları kendini gösterince yürümeye başladım.

Hava soğuktu. Şalımı sıkıca sardım. Soğuk severdim. Yağmur yağarken altında ıslanmak için dışarı çok kez çıkmışlığım var.

Dorukhan ♥

İyi uyuyamamıştım. Bunu tüm günüme yansıtmak istemiyorum. Bu yüzden sabah sporunu evin yakınındaki parkta yapmak istedim.

Bugün antrenman yoktu ama kişisel egzersizler yapmam gerektiğini düşündüğüm için dışarı çıkacağım.

...

Ağır egzersizi tamamladım. Hafif koşudayım şimdi.

O da ne? Hilal'in ne işi var ki sabah sabah?

Saçmalama Dorukhan, parktaki tüm güzel kızlar Hilal olamaz.

Ama ya oysa?

Telefonu çaldı. Biraz karşı tarafı dinledi sanırım. Sonra hararetli bir şekilde konuşmaya başladı.

"Bırak peşimi, sen düzelmedikçe biz olamayız! Ben her ayrılıkta psikoloğa gidemem anlıyor musun? Kimyamı bozdun sen benim! Güvenimi kırdın. Ben üç aydır doğru düzgün insan yüzü görmüyorum. Neden mi? Hatayı kendimde aramaktan. Sen çok iyisin, ben kendimi hatalı görüyorum! Şimdi karşıma çıkıp daha yeni düzene giren hayatımı mahvetmeye kalkma!"

Sesinden anladım o olduğunu. Bunları söyledikten sonra telefonu kapattı. Arkadaşıyla kavga etmiş olamaz. Onu bi kadar yıkan kişi erkek arkadaşı olmalı. Çekingen yapısının nedeni bu olsa gerek.

Yanındaki ağaca çöktü ve ağlamaya başladı. Kendime engel olamadım, yanına gittim.

Dorukhan: Sana ağlama demek isterdim ama içini boşaltmak iyi gelecektir.

Kolumu omzuna attım sarılabilirsin dercesine. Sarıldı ve kafasını göğsüme yasladı. Anlatmaya başladı.

Hilal: Yaşamım boyunca hep bir tarafım eksik büyüdüm ben. Şimdi diyeceksin insan nasıl eksik kalır diye... Annem... Ben doğduktan sonra vefat etmiş. Onu sadece fotoğraflarından tanıyorum. Babam kendini bana adamış. Okulda çok sıkıntısını gördüm. Okuma bayramında herkes annesiyle gelmişti. Babam deplasmandaydı o hafta. Yalnız olmayayım diye halam gelmişti. Benim annem orada yoktu. Anne bak okuyabiliyorum diyeceğim bir annem olmadı benim. Her gece dua eder, dualarımla ona bir adım daha yaklaşabileceğimi düşünürdüm. Haftanın bir günü onu ziyaret ederim mezarlıkta. Bu konu buraya nereden mi geldi? Ben bu boşluğu hatalarla doldurdum zaman zaman. Az önce telefonla konuştuğum kişi eski sevgilimdi. 1 senedir beraberiz ama düzenli aralıklarla ayrılıyoruz onun keyfi yüzünden.

delight • Dorukhan ToközWhere stories live. Discover now