36 ☆ es

200 15 10
                                    

bolum adlarini sarki sozlerinden ya da nakaratlardan yaparken bu bolume ozel bir sarki olsun dedim kendime

kendisi benim 5 yasinda kimin askindan öldüğümü bilmedigim halde dinledigim ve sevdigim Mustafa Ceceli'den bir sarki

Es, nereye istersen. Nerde çok sevdiysen...

(bir de Allah rizasi icin bir önceki bolume yorum atin la)
...

"Doruk ben, ben yapamıyorum. Biliyorum bir yola girdik, evlilik arefesindeyiz. Ama ben hastayım Doruk. Bizim evliliğimiz istediğimiz gibi güllük gülistanlık olmayacak, olamayacak. Adıyla yaşasın istediğimiz bir Meleğimiz olamayacak. Bunu çok istediğini biliyorum. Çocuklara olan zaafını, sevgini, merhametini görebiliyorum çünkü. Üzgünüm Doruk, sen çok güzel bir baba olabilirsin, ama ben anne bile olamıyorum."

Gözyaşlarım yanağımdan süzülürken parmağımdaki yüzüğe baktım. Yüzüğü parmağımla hareket ettirerek çıkardım yavaşça.

İstemediğini belli eden kafa sallayışıyla birlikte yüzüğü avcunun içine bırakıp elini kapattım. "Benim bundan sonra sana katacağım şey bir avuç acıdan farklı olmayacak."

"Hayır, gidemezsin. Böyle kolay pes edemezsin Hilal. Hani aşk, sevgi her şeyi çözerdi? Bunu sen söylerdin, hatırla."

"..."

"Hilal neden? Bu bir neden değil. İnsanlar birbirlerine neden iyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta diyerek söz veriyor o zaman? Ben inanıyorum, bunların hepsi geçecek ve sen dünyanın en güzel annesi olacaksın. Ben de dünyanın en mutlu babası."

"Hayallerini gerçekleştiremem Doruk. Seni de böyle alıkoyamam. Bu bencillik! Çok gençsin Doruk. Beni unutabilirsin, bir başkasını sevebilirsin, onunla evlenebilirsin. Ondan bir çocuğun olabilir. Ama ben bunları sadece hayal edebilirim."

"Seninle evlendikten sonra tek amacım çocuk yapmak mı olacak sanıyorsun? Aşkım ikimize de yetmez mi? Yapma Hilal, beni ışığından mahrum bırakma. Hadi yüzüğü parmağına geri tak ve bunları unutalım. Hadi sevgilim."

Hıçkırırıklara boğulurken olumsuz anlamda iki yana salladım başımı.

Bu son duraktı. O inip aktarma yapacaktı. Ben de öylece kalacaktım otoparkta.

"Hilal yapma n'olur! Kaplan gibi dimdik duran bu adamı yıkma. Beni sensizlikle cezalandırma. Ömrümün sonuna kadar seninle yaşamak istiyorum ben. Varsın çocuğumuz olmasın, acıyı da hastalığı da birlikte atlatalım. Ama gitme Hilal. Gitme n'olur..."

Yanından sıyrılıp tuvalete girdim ve kilidi çevirdim. Yere çöküp devam ettim dinmeyen gözyaşlarıma.

Dorukhan'dan

Söylediği çoğu şeyi araştırırken ben de öğrenmiştim. Ama kafasında biriken çok şey vardı ve sakince düşünemiyordu.

Yine kendinden öne koymuştu beni. Fazlaca hemde.

Dediklerinin olma ihtimali kadar olmama ihtimali de yüksekti. Ama o resmen 'önünde duramam' diyordu.

Bedenimi çaresizlik sarmıştı bir anda. Şimdi de kendini tuvalete kilitlemişti.

İlaçlarını alıp almadığından emin olamadığım için de ayrı paniklemiştim.

"Hilal, güzelim aç kapıyı n'olur. İlaçlarını içtin mi bilmiyorum, kendine zarar verme. Zaten dayanamıyorum yapma bunu bize. Gerekirse hiçbir şey söyleme ama çık oradan hadi."

Israrım sonuç vermiş olacak ki kilidin sesini duymamla kalkıp geri çekildim.

Gözleri kan çanağına dönmüştü. Daha fazla bakarsam içim çıkacaktı. Kollarımı bedenine sarıp göğsüme bastırdım onu. Kokusunda esir kaldığım saçlarına gömdüm burnumu.

"Bu kalp senin için atacak hep. Sen git desende gitmem buradan. Onların hiçbiri umrumda değil. Benim dünyam sensin."

Bir müddet kaldık böyle. Kafasını kaldırıp bana baktı sonra.

"Kalbim de yapma diyor ama beynimin içi o kadar kalabalık ki, beynim bana vicdan yaptırıyor resmen."

"Senin o Hilal hislerin yok muydu? Onlar ne diyor bu işe?"

"Onlar mı? Sesleri kesik kesik geliyor, sanırım küfrediyorlar beynime."

Gülecektim ama son anda tuttum kendimi.

"Şimdi diyorsun ne ara bu kıvama geldi bu kız? Ben de böyleyim işte."

"Ben de seni böyle kabul ettim işte. Ayarsızlıklarına aşık oldum ya." deyip yüzüğü tekrar çıkardım ortaya.

"Ve bu ayarsız kız benim hayatımın merkezine oturdu kaldı. O merkezden hiç çıkmasın olur mu?"

Başını salladı gözlerini silmeye çalışırken. Ben de sweat'in manşetiyle yardım ettim ona.

"Kiev karambolünde nasıl hop oturup hop kalktıysam burda da aynısı oldu. Ölüp ölüp dirildim yine. Bir dahakine kesin ölürüm, şu alyans yerini bulsun lütfen." deyip nazikça yüzüğü parmağına geçirdim.

"Nikah memuru hastalıkta sağlıkta diye başlarsa 'hocam biz o leveli geçtik' deriz."

______________

evet burada benim overdose dönekliğimi izledik

dorukcum aynisi yasanirsa kurguyu terk ederim dedi

o nedenle yok öyle seyler

8k olmusuzzzzzzz

bir suru interactive kurguya isim verdim simdi de hangisinde cikacagimi bekliyorum

hadi hayirlisi

benim bu bolumler de iyice seye gidiyo: noooldu pek bi keyfin yok dusledigin gibi olmadi mi

delight • Dorukhan ToközUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum