6. BÖLÜM "YANGIN VE KÜL"

35.8K 1.8K 1.2K
                                    

Selam Anka Kuşları 🕯

Gecenin, 2 buçuğundan hepinize merhaba! Nasılsınız?

Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur. Bölümü okurken, oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayın, rica ediyorum.

Bana ulaşmak için:
İnstagram: Mystoryswia
Alıntılar ve duyurular için hesabımı takibe alabilirsiniz.✨

Bana bir emoji bırakır mısınız canımın içleri?✨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bana bir emoji bırakır mısınız canımın içleri?✨

6. Bölüm "YANGIN VE KÜL"

Ama sen beni hatırla sevgilim,
Ben seni terk ederken bile,
Kapıyı çekip çıkmadan önce,
Senin hoşça kalmanı isteyeceğim.

🕯
Geçmiş;

(Anka ve Bikeç'in üniversite zamanlarına ait bir sahnedir."

Dumanı tüten kahveyi, ince uzun tahta kaşıkla yavaşça karıştırırken bakışlarım yuvarlak masanın üzerine sabitlenmişti. Karton bardağını, parmaklarımla kavrarken dumanı yüzümü yakan sütlü kahveden bir yudum aldım. Sıcak duman yüzümü buruşturmama neden oldu. Karton bardağı masaya bırakırken, alnıma düşen son zamanlarda oldukça uzamış olan perçemlerimi yavaşça alnımdan geriye itekledim. Görüş alanım biraz açılmış oldu. Bugün üniversitede geçen birinci ayımdı. Girişimcilik okumak, tahmin ettiğim kadar kolay değildi. Ama bir hedefim vardı ve bu elde etmeden asla pes etmezdim. Annem ve babama, en çokta kendime verdiğim bir söz vardı. Annem, sanki hala lisedeymiş gibi her gün beni yemek yedin mi diye araması da ayrı saçmalıktı. Onun bu davranışı aklıma geldiğinde, bu tavrına gülmeden edemedim.

Dudaklarımla ikinci kez bulaşan kahveden sonra dudağımın kenarını işaret parmağımla sildim ve o rahatsız edici ıslaklığı temizledim. Annemin yazdığı mesajı göz ucuyla okurken, bir elimde telefon diğer elimde ise karton bardak vardı. Parmaklarımı hafifçe bu sıcaklık yakıyordu ama rahatsız verici değildi. Anneme, günümün iyi geçtiğini ve aç olmadığımı yazdım. Annem fazla evhamlı biriydi. Mesajına bir saat içinde cevap vermezsem, meraktan ölürdü. Eve gittiğimde yiyeceğim azarı da bildiğim için olabildiğinde mesajlarına dönüyor ve onun içini rahatlatıyordum. Telefonumu masanın üzerine bırakırken, masadan çektiğim bakışlarımı, yan tarafımdaki küçük masaların etrafında gezdirdim. Okulun geniş bir kafesi vardı, ve fazlasıyla sakin ve rahat bir yerdi. Ders aralarında, genellikle burada olurdum.

Omzuma düşen siyah saçlarımı, ellerimle düzeltip yeniden arkama bıraktım. Masalardaki yüzlerin birkaçı tanıdıktı ama tam olarak hiçbirinin adını bile tam olarak bilmiyorum. Bu okulda tanıdığım ve konuştuğum kişi sayısı oldukça azdı. Sude, onun arkadaşları ve o...  Aklıma düşen o mavi gözler, gözlerimin önüne yavaşça bir ressamın tuvaline, parmaklarıyla resmettiği bir çift göz gibi düştüğünde, parmaklarımın arasındaki karton bardak düşecek gibi oldu. Kendime kızarken, elimdeki bardağı masanın üzerine bıraktım. Onun gözleri okyanus kokardı. Benim heyecanım, onun hep üzerimde olan mavi gözlerinin içine doldurulmuştu.

LÂL VE KEHRİBARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin