14. BÖLÜM "SON UYKU"

31.4K 1.1K 705
                                    

14.BÖLÜM "SON UYKU"

Arabaların tam ortasında duran bir kadın vardı. Yanından gelip geçen arabaların oluşturduğu rüzgar saçlarını dağıtıyordu. Soğuk hava, ıslak saçlarına sataşıyordu. Yanındaki arabalar ona o kadar yakındı ki, uçuşan eteğine çarpıyordu. Aynı ölüme yakın olduğu gibi. Korkusu ölüm değildi. Korkusu geride bırakacak olduklarıydı. Bu yüzden ölüm bencildi. Sadece, senin canını alırdı. Geride kalanlara bıraktığı tek şey acıydı.

Sokağın ortasında, hayalleri yatan bir genç vardı. Başında ise ağlayan bir kız. Ölüm bir son değildi, bazen bir başlangıç olabilirdi.

Elimdeki kahve kupasını, kupanın sıcaklığından dolayı yanan parmaklarıma dayanamazken hızla masanın üzerine bıraktım. Birkaç damla masaya sıçrasa da bunu dert edinmedim. Kolumdaki çantayı çıkararak masanın üzerine düzgünce bıraktım. Sandalyeyi çekerek kalçamı sandalyeye yasladım.

Bakışlarım, etrafı turladı. Pek çok masada oturan öğrenci vardı. Bazıları, sevgilisiyle göz göze oturuyor birbirine gülümsüyor, bazıları önündeki test kitabını parçalayacak gibi ders çalışıyordu. Bu telaşı bile özlemiştim.

Evet, üniversitedeydim.

Duygularım yoksuldu.

Dönem içinde okula başlamak bana imkansız gelse de, Bikeç beni ikna edebilmiş, her şeyi halledebileceğini söylemişti. Başında olan itirazlarıma rağmen şu an buradaydım. Nasıl oldu da cesaret edebildiğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. Suratımı buruşturduğumda, dumanı yükselen bardağı kavrayarak dudaklarıma götürdüm. Sıcak yudum, dilimi yaksa da bunu umursamadan ikinci yudumu aldım.

Bugün çarşambaydı. Yani, buradaki 3.günüm. Bikeç her çıkışta beni almaya geliyordu. Elinden geldiğince destek oluyor, yanımda olduğunu gösteriyordu. Onun sayesinde de kaygılarımın üstüne beyaz bir kar yağıyor, yavaşça yok oluyordu. Üniversitenin yoğunluğu bir an beni duruma uğratmıştı, çünkü aylar sonra böyle bir yoğunluğa hazır değildim. Ama her şeye rağmen hayatıma devam edecek, düzene kuracaktım. Benim bu kararımda, Miraç'ta yanımda olmuştu.

"Anka burada mıydın?" Düşüncelerimi söndüren sesle kafamı çevirdiğimde, elindeki kağıtları ve defterleri kucağında tutmaya çabalayan Çağdaş'ı gördüm. Burada konuştuğum tek kişiydi ve Miraç'ın yakın arkadaşıydı. Aynı amfideydik. Geçen senelerden tanıyordum onu ve okula başladığımda da bana çok fazla yardımı dokunmuştu. "Burada geçen ayların notları var. Çözdüğüm testlerim fotokopisini çektirdim. Notlara çalıştıktan sonra bu şekilde de tekrar edersen kısa zamanda bize yetişebileceğine inanıyorum." Notları ve testleri önüme bıraktığında ona minnetle baktım.

"Sana çok zahmet oldu, ben hallederdim." Dedim, mahcubiyet içinde. "Duymamış olayım. Miraç benim kardeşim gibidir. Kardeşimin biricik ablası içinde bırak da bu kadar zahmete gireyim." Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırırken gülümseyerek konuştum. "Teşekkür ederim." Ayakta dikilmeye devam ederken ayıp olmaması için, "Dersin başlamasına daha var, otursana." Dedim, önümdeki sandalyeyi gösterirken. Çocuk benim için o kadar uğraşmışken, onu masama davet etmeyi tamamen unutmuştum.

"Bir an hiç davet etmeyeceksin sandım." Dedi, bunu bekliyormuş gibi ön sandalyeye oturarak, hafif uzun saçlarını düzeltti. Kumral ve mavi gözlü biriydi. Sessiz kalmayı tercih ettiğimde, önümdeki notları inceledim. Bu notlar sayesinde birçok derste eksiklerimi halledebilecektim. "Burada çoğu konular var. Gerçekten bu çok iyi oldu." Dedim, şaşkınlık içinde. "Tekrardan çok teşekkür ederim."

"Rica ederim. İstersen çıkışlarda da sana derste çalıştırabilirim." Çağdaş'ın derslerinin baya iyi olduğunu biliyordum. Çalışkan bir öğrenciydi. "Burada her şey var, gerisi ben, kendim halledebilirim." Dedim, teklifini reddederken. Ona daha fazla zahmet vermek istemiyordum. Hem ayrıca Bikeç'le de ders çalışıyorduk. Bu sayede kısa sürede toparlayabilirdim. O da konulara yıllar geçmesine rağmen hakimdi.

LÂL VE KEHRİBARWhere stories live. Discover now