Bölüm 14

1.9K 99 28
                                    

Bölüm 14

İlk defa güneş ışınları yüzümü aydınlattığında küfür etmeden uyandım. Kalktım ve masanın üzerinde ki ilk defa ötmeyen saate baktım. Tanrım ne ara öğlen olmuştu ? Saat 2'ydi ve ben hala uyuyordum. Şaşırmadım aslında.Ayağa kalktım ve kilitli olan kapımı açıp banyoya doğru gitmeye çalıştım ama odamın kapısının önündeki cisme çarptığım için yeri boyladım.

"Ah !"

Kafamı çevirip arkama baktığımda yerde uyuya kalmış WuFan'ı gördüm. Ah, tabii ya. Gece boyunca kapının önünde bana kapıyı açmamı, benimle uyuyacağını söylemişti.

'Kapı mı ?' dediğinizi duyar gibiyim. Evet kapı. Eve geldiğimde kapının çoktan tamir edildiğini görmüştüm. Öküz gibi kırdıysa köpek gibi tamir edecek şerefsiz. Söylenerek ayağı kalktım ve yerdeki bedeni umursamadan banyoya girdim. Soğuk bir duş aldıktan sonra dişlerimi fırçaladım ve saçlarımı kuruttum. WuFan saçlarıma tekrar dokunursa intikam işini unutabilirdim, önlemimi önceden alayım dedim.

Banyodan çıktığımda, dün dağınıklıktan geçilmeyen salon, mutfak ve odalar temizlenmiş ve toplanmıştı. Dikkatimi çeken asıl şey ise mutfakta yeni hazırlanmış olan mükemmel kahvaltıydı. Odama girip dolaptan kıyafet almak için dolabın kapağını açtığımda boş bir dolapla karşılaştım. Diğer dolaplarımda boşaltılmıştı. Tam sinirle odadan çıkıp WuFan'a küfür etmeye hazırlanırken yatağımın üstündeki paketi gördüm, en üstteki notu alıp okumaya başladım.

'Benim sevgili uyuşuk ve inatçı nişanlım...

Öncelikle dediklerimi harfiyen uygula ve inatçılık etme. Mutfakta sana hazırladığım mükemmel kahvaltıyı yap, biraz televizyon izle ve rahatla. Akşam saat tam 18:00'de bun kıyafetleri giyerek kapıda bekle. Dün geceden sinirli olan beni, daha fazla sinirlendirmek istemezsin umarım. Son olarak; Seni seviyorum...'

"Egosu yüksek seni adi romantik piç."

Şık ve sade paketin yanında ince şortum ve basit bir t-shirt vardı, boxerımı da koymayı unutmamış. Kendini unutur sikini unutmaz zaten. Kıyafetlerimi giydim ve odamdan çıkıp mutfağa ilerledim.

İnanılmaz bir kahvaltı duruyordu önümde. Her çeşit reçel, süt, kızarmış 2 adet tost ekmeği, tabağımda ise düzenli bir şekilde kesilmiş yumurta, janbon ve salata vardı. Diğer bir tabakta ise kızarmış patates vardı.

Tamam, bu kahvaltı tam benim damak tadıma uygun, sebzeler dışında. Tabağımı kaldırıp alttaki uzun kapaklı dolabı açtım ve tam sebzeleri çöp kutusuna boşaltacakken kutunun üzerinde yazan notu gördüm ve tabağı bırakıp notu okumaya başladım.

'Seni senden daha iyi tanıyorum bebeğim. Tabağındaki sebzeler bitecek. Eğer onları yemediğini anlarsam cezan iki katına çıkacak. Seni seviyorum...'

"KIÇIMIN SEVGİSİ SENİ WU SİKİK FAN."

Sinirle homurdandım ve tabağımı alıp yerime oturdum. Tüm masayı silip süpürmüştüm, sebzeleri ise burnumu ve gözlerimi kapatarak yiyordum. Gerçekten sebzelerden nefret ederim. Hele o yeşil yaprak gibi olan şey, neydi adı ? Buldum ! Nane... İsmi bile kusma isteğimi arttırıyordu.

Bulaşıları makineye koydum ve saatin çoktan 4'e geldiğini gördüm. Dolaptan şeftalili Ice Tea ve dondurulmuş patlamış mısırı alıp mikrodalgaya koyup bekledim. 5 dakika sonra mısırımı ve Ice Tea'mi alıp televizyonun önüne geçtim. Kanalları gezdim ve Doctor Who'nun eski bölümün başladığını görüp sesi sonuna kadar açtım ve izlemeye başladım. Bölümlerin tümünü ezbere bildiğim için gelecek olan repliği çoktan biliyordum ve Doctor'la birikte bağırdık.

Fucking FaboluosHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin