15

10.4K 359 270
                                    


Yarım saat önce pizzalar gelmişti. Ve yiyemeyen bir tek ben kalmıştım. Kusacaktım neredeyse. Yarısını yemiştim ama Pusat'ın göz hapsindeydim. Neymiş hepsini yiyecekmişim. Elimdeki dilimden zorla ufak bir ısırık aldığımda kutuya geri koymuştum.

Pusat kaşlarını çattığında bu sefer bende çattım. Aman be yersem ölecektim neredeyse onunla mı uğraşacaktım.

"Bakma bana öyle. Daha yiyemiyorum yeter."

Sinirle soluduğunda bir şey dememişti. E bir zahmet yani. Birden ayağa kalktığında ona doğru döndüm.

"Herkes yatsın. Yarın işimiz var. Sen de dinleniyorsun."

Son cümlesini bana bakarak söylediğinde sinirlerim zıplamıştı ama yorgun ve halsizdim bu yüzden uğraşamayacaktım. Ayağa kalkıp yanından geçecekken durup konuşmuştum.

"Ben emir verebileceğin uşağın değilim. Bu minnet etmem gerekse bile."

Merdivenlere doğru yürüdüğümde konuşmasıyla olduğum yerde durup yönümü ona çevirmiştim. Baya bir sinirli ve korkunç gözüküyordu.

"Minnet etmeni gerektirecek bir durum yok."

"Beni düştüğüm durumdan bir tek sen kurtarabiliyorsan öyle bir durum vardır Pusat. Karşılık beklememiş olman benim sırtıma binen yükü hafifletmez."

Söylediklerime bir şey demeyip her zamanki çatık kaşlarıyla gözlerime bakıyordu. Lavin'in konuşmasıyla dikkatimi ona vermiştim.

"Tatlım kim olsa yardım ederdik. Kendini kötü hissetme. Bu yaşadıklarını haketmiyorsun."

" Sağol Lavin ama her saniye benim yüzünden birinizin başına bir şey gelecek endişesiyle yaşıyorum. Ve bu da bana yetiyor. Bir gün birinize bir şey olursa...."

Cümlemi kesen Pusat'ın sinirle çıkışmasıydı.

"İzin vermem!!"

"Eğer bir gün birinizin başı benim yüzümden derde girerse kendi ayaklarımla giderim Pusat. Ve bunu engelleyemezsin. Bir odaya kapatıp zincirlemediğin sürece."

Cümlem bittiğinde Lavin'in ağladığını farketmiştim. Derin bir nefes alıp tekrar girmiştim söze.

"Hiç bir şey karşılıksız kalmaz. Verebileceğim başka bir şeyim yok.
Eğer gerekirse sizin için yapabileceğim tek bir şey var. Onu da kendi başıma kaçtığım yere kendi ayaklarımla giderek yapacağım."

Kimsenin bir şey demesine fırsat vermeden merdivenleri çıkmaya başlamıştım bile. Arkamdan ayak sesleri duyduğumda Ecevit'lerin geldiğini tahmin edebiliyordum.

Odanın önüne geldiğimde Yaman'lara dönüp konuşmaya başladım.

"Tek yatacağım. Odaya kimseyi almayın lütfen kapı açık kalacak zaten. Ricamı kırmazlarsa sevinirim."

"Pusat abi hariç kimseyi sokmayız. Ecevit ile sırayla nöbet tutacağız. Ama mutlaka birimiz burada olacak."

Yaman'ın dediklerini onaylar şekilde başımı sallamıştım.

"Ne dersem diyeyim burada kök salacaksınız. Boşuna yorulmak istemiyorum."

Dediklerime gülüp onay verdiklerinde odaya girip kendimi yatağa atmıştım.

Gencer köpeğinin olduğu yere bir metre bile yaklaşmak istemiyordum.
Ama iş beni korumak için tehlikeye girerlerse bozulurdu. Kötü durumda olabilirdim. Hatta felaket bir durumda da olabilirdim ama bana yardım etmeyedebilirlerdi. Hiç bir şey demeden koşulsuzca ellerinden geleni yapıyorlardı.

Özgürlüğe DüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin