YOB 6.

7.6K 372 47
                                    

Başımı ona yaslandım. Saatlerce o manzarayı izledik. Sabah olmuştu. Aman tanrım! Uyuyakalmıştık!

Yanımda uyuyan Doruğa baktım. O çok farklıydı. Fazlasıyla farklı. Bazen cool, havalı çocuk tipi yansıtıyordu bazen saf, sessiz, masum, sırlara bürünen birine.
Onu anlamak zordu. Onun dünyasında herşey farklıydı. Onu çözecektim. Bunu neden istiyorum? Bilmiyorum.
Ama onu çözecektim.

Onu hemen dürterek uyandırdım, gitmemiz gerekiyordu, kampta bizi bulamazlarsa, ilk Anıl, sonra hocalar bizi öldürürdü. Hocalara sıra gelmezdi hatta.

"Doruuuk! Kalk hadii! Gitmeliyiiz! "
"Ha? Noluyo? Nerdeyiz?"
"Gece burda uyuya kalmışız, hemen gitmeliyiz, yarım saatimiz var"
" Korkma ya, yetişiriz"

Hemen arabaya bindik. 20 dakika sonra otelin oradaydık. Kimseye gözükmeden içeri girmem gerekiyordu. Öncelikle Anıl!

Yavaş yavaş ilerliyordum ki, Anıl önümdeydi. Kahretsin!

"Sen nerdesin Doğa?! Telefonun niye kapalı?! Niye haber vermiyorsun kızım?! "

Arkasında irem vardı. Bana o bilmiyor diye birşeyler anlatmaya çalışıyordu. Anıl gece Dorukla olduğumu bilmiyordu.

"Yürümeye çıkmıştım Anıl, bilirsin bazen deliliklerim tutuyor."
"Bidaha olmayacak Doğa, tamam mı? Asla!"
"Tamam."

Diyerek odama gittim. Anılın neden bu kadar kıskandığını, yada önem verdiğini anlayamıyordum. Tamam, beraber büyüdük, bize , bana değer veriyor, ama fazlası, neyse.

Üzerimi değiştim, İrem ne olup bittiğini öğrenmek için dakikalarca sorular soruyordu. En son odayı kitleyip, anlatana kadar dışarı çıkarmayacağına yemin etti. En son anlatmak zorunda kalmıştım.

"Ohaa! Doğaa! Çok iyi kızıım, aay, ne romantiik ya"
"Tamam irem kes bitti gitti işte"
"Daha yeni başlıyoor, ne bitti gittisi? Allahım bu kıza akıl fikir ver nolur, en azından benden ver, kabul ediyorum,bende fazlalık vardı birazcık" dediğinde kahkaha attım.

Bu kızı seviyordum. Ailem olmuştu. Deli falan ama, harbi seviyorum.

"Hadi Doğa yemeğe gidelim" diye bağırdı irem.
"Tamam geliyoruum"

Kapıyı açtığımda, yan taraftan Doruğunda çıktığını gördüm.
Oda oda arkadaşını bekliyordu sanırım. Selam vermedi, bende vermedim. Yok yani, dün gece ki çocuk ve şimdi ki aynı olamazdı.
İrem geldiğinde yandaki çocuğa bakarak, gülüştüler. Kesin tanışıyordular.

"Meraba Toprak!"
"Selam İrem!"
"Beraber yemeğe gidelim mi?"
"Olur"

Onlar önden gidiyordu. Ulan irem! Yine sattı beni. Ve bilin bakalım ben kimle gidiyordum?

Tabikide Dorukla!

En son kolumu tutarak beni başka yöne doğru sürükledi. Ne olduğunu anlayamamıştım. En son kolumu çekip,

"Ne yapıyosun be!" Dedim.
"Doğa, sana birşey söylemem gerekiyor."
"Çabuk söyle, yemeğe gitmeliyim."
"Doğa, ben.."

YAZ OKULU BELASI.                                          #Wattys2018Where stories live. Discover now