YOB 13.

6K 356 31
                                    

Ben söylenirken, kapıdan bana seslenen bi ses tonu duydum.
Bu Anıl değildi, İrem de değil, Can da olamaz, Berkenin sesi daha yumuşak, Berranın ki daha kadınsı.

O zaman onlar değilse, kapımdaki kim?

Kapıyı açtığımda Temizlik görevlilerinden biri olduğunu farkettim. Temizlik gerekip gerekmediğini soruyordu. Ne sandın Doğa, kapına siktir ettiğin Doruk mu gelecekti?

Temizlikçi kadın odaya bi bakış attı, benden gerekiyo lafını beklemeden içeri girdi. Haklı tabi kadın, oda 3. Dünya savaşına girmiş gibiydi.

Üzerimi değiştirip İremi aradım. 1 gündür kimseyle konuşmuyordum, üstelik kurt gibi açtım. İrem sahilde olduklarını söylemişti. Atıştırmalık bişeyler alıp yanlarına gidecektim. Küçük market gibi bi yer vardı, ilk gün buraya gelirken görmüştüm. Fazla uzakta değildi, koşarsam 5 dakikamı alırdı.

Markete doğru koşmaya başladım, alacaklarımı alıp kasaya yöneldim. Benim yaşlarımda esmer bi çocuk vardı.

Gülümseyip, "meraba" dedi.
"Meraba" dedim.
"Yabancısın sanırım?"
"Ah evet, yaz okulundayım"
"Ciddi misin? Bende öyle, ama seni hiç görmedim?"
"Genelde uyurum"
"Uyursun? Yaz okulunda mı?"
"Uyumak güzeldir"
"Ama-"
"Uyumayı seviyorum"
"Peki peki, al, 30 TL"
"Ne? Seni-"
"Poşetler? Aldıkların? Toplam? 30 Tl?"
"Ah pardon, unutmuşum"
"Sorun değil, umarım okulda görüşürüz"
"Umarım, iyi günler."

Aldıklarımla beraber marketten ayrıldım. Biraz yürüdükten sonra bizim tayfayı görmem uzun sürmemişti. Yanlarına gidip hiçbişey olmamış gibi davranmayı planlıyordum, onların üzerime geldiğini görene kadar.

Herkes bana dik dik bakıyordu, sanki avlarını yakalamış yemeye hazır gibiydiler.

"Ben hepinize yeteceğimi sanmıyorum"
Anıl bana dönerek,
"Nerde o piç?! Onu kendi ellerimle öldüreceğim!"
"Anıl ben-"

Arkadan gelen bi sesle hepimiz sesin geldiği yöne baktık. O gelmişti. Doruk! Doruk buradaydı. Sevinsem mi ağlasam mı bilemedim. Sevinmiştim, çünkü onu özlemiştim. Evet özledim, ama arkadaşça. Ötesi yok zaten, olamaz olmaz olmamalı. Ağlamalıydım bence, çünkü Anıl onu öldürecekti!

"Buradayım", dedi soğuk bi sesle.

"Burada olmakla hayatının yanlışını yaptın Güngör, çünkü saniyeler sonra bidaha burada olamayacaksın!"

"Anıl dur!" dedim yalvarırcasına.

"Sen karışma Doğa, o herifin işini bitireceğim!"

"Anıl-"

"Sen karışma Doğa dedim!"

"Anıl biz hala sevgiliyiz, sadece Annesi rahatsızlaşmış gitmek zorunda kalmış, beni bilirsin duygusalımdır, tüm gün onu özlediğim için odadan çıkmayıp arkasına eşyalar koyup girmemenizi istedim!"

"Ne?!" Dedi herkes bi ağızdan.

Tanrım ben yaptım! Neler söylemiştim! Onu özlediğimi, yaşananları en önemlisi sevgili olduğumuzu! Sakin ol Doğa, sen sadece onu kurtardın, oda seni kurtarmıştı, ödeştiniz, sakin ol, yapabilirsin, bu kadar zor olamaz.

Doruğa bakamıyordum, şuan her iddaasına girerim sırıtıyordu. Ona baktığımda gözlerimiz birleşti. Herkes bizi yanlız bırakmak amacıyla yanımızdan ayrıldı. Doruk  2-3 adım atarak bana yaklaşıyordu. Bende geri geri giderken arkamda duvar olduğunu farketmemiştim, tam duvara çarparken Doruk bi hamleyle beni tuttu. Bana doğru eğilerek,

"Demek biz hala sevgiliyiz, beni özlediğin için odadan çıkmayıp kapının arkasına eşyalar koyup, kimsenin girmemesini istedin, öyle mi, bücür?"

YAZ OKULU BELASI.                                          #Wattys2018Onde histórias criam vida. Descubra agora