Bölüm|37

24K 741 1.4K
                                    

İyi okumalarr💕

"Oğuzla Serhat beni kaçırdı" dedim birden. Yüz ifadesi aniden değişirken kaşları çatılmıştı.

"Ne kaçırması!?" Dedi yüksek sesle.

"Sahile gidelim. Orada konuşuruz" dedim sakinliğimi bozmadan.

Aybars sesli bir nefes verirken önüne döndü ve arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.

Birkaç dakikanın ardından sahile varabilmiştik. Aybars arabayı park ettiğinde ikimizde indik ve birkaç adım ilerideki sahile doğru yürümeye başladık. Aybarsın gerginliği, siniri ve merakı her halinden belli olurken bir an önce konuşmak için aceleci adımlarla ilerliyordu. Neredeyse bomboş olan sahile girdikten sonra ikimizde içimizi okumuş gibi direk kumsala girdik. Kimsenin olmamasına sevinirken kumların üstüne oturdum ve dizlerimi hafifçe kırarak kendime çekip kollarımı da diz kapaklarımın üstüne koydum. Aybarsta yanıma aynı benim gibi oturduktan sonra kafasını çevirip bana baktı ve konuştu.

"Lütfen ne olduğunu tüm detaylarıyla anlatır mısın?"

Bende kafamı çevirmiş ona bakıyorken derin bir nefes aldım ve anlatmaya başladım.

"Bu akşam Oğuzlara gittim. Annesi ve babası da oradaydı. Oğuzun annesi..." birkaç saniye susup Aybarsa baktığımda o konuştu.

"Biliyorum"

"Nasıl biliyorsun?" dedim şaşırırken.

"Öğrendim. Oğuzun kardeşim olduğunu öğrendim" dedi bu durumdan hiç hoşlanmadığını belli eden bir ifadeyle.

"Ve sen onunla öpüştün" diye ekledi.

Dışından söylediğini yeni fark ettiği cümleden sonra kaşları çatılırken kendi söylediği şeyden kendi tiksinmiş gibi bir ifade belirdi yüzünde.

"Öpüşmedim!" dedim hızlıca. Benimde kaşlarım çatılırken istemsizce kendimi savunur gibi sesim yüksek çıkmıştı.

"Gördüm sizi" dedi yalan söyleme der gibi. Sesinde küçük bir çocukmuş ve bana inanmıyormuş gibi bir tını vardı.

"Öpüşmedik ki biz. Geri çekildim ben" diyerek inkar ettim. Şu an ikimizde küçük bir çocuk gibiydik.

"Geri mi çekildin?" dedi çatık olan kaşları normalde dönerken.

"Evet" dedim kendimi inandırmaya çalışarak.

"Hıı... tamam o zaman..." Gözlerini birkaç kere kırpıştırırken önüne döndü.

Birden kendimi tutamayıp kahkaha attım. Aybars anlamayan bakışlarla bana bakarken birkaç saniye baktıktan sonra o da gülmeye başladı.

"Neye gülüyorsun?" dedi o da gülüşüne engel olamazken.

"Biz çocukken böyle tartışıyorduk hep hatırlıyor musun?" dedim hala gülmeye devam ederken.

"Evet. Sen sürekli benim söylerim şeylere zıt şeyler söyleyip tartışma yaratıyordun"

Kafamı aşağı yukarı sallayarak onayladığımda Aybars yüzünde asılı kalan gülümsemeyle konuşmaya devam etti.

"Sonra birde usanmadan haksız olsan da inatlaşmaya devam ediyordun"

"Haklıydım ben bir kere!" dedim kendimi savunarak.

"Hala inatlaşmaya devam ediyorsun..." dedi yaptığım şeyi fark ettirmeye çalışır gibi.

Sessiz kalırken yüzümdeki gülümseme yavaşça silindi. Kafamı çevirip gözlerimi gözlerinden ayırdığımda kısık ve durgun çıkan sesimle konuştum.

KOMŞU OĞLUWhere stories live. Discover now