Yeşilin Siyahı 5.Bölüm

18.7K 810 35
                                    

Etraftaki seslere ne olduğunu bilmiyorum, kalbimin ritmini kaybetmiş, düzensiz gümbürtüsü ve denizin hoyrat dalgalanmaları dışında hiçbir ses duyamıyorum. Kalbimin bu kadar hızlı atması hayırlara vesile değildi. Gözlerim onun gözlerine öyle bir takılı kalmıştı ki, gözlerimi ondan koparacak gücü kendimde bulamıyordum. Kalbim, göğüs kafesimi acımasızca yumruklarken, sakin kalabilmek adına beynime komutlar göndermeye başladım. Dün beni deli eden adam bu muydu? Gözlerimi kaçırırken ufak çaplı bir kahkaha attı.

" Kahve içelim mi ? " dedi tatlı tatlı. Benimle kahve içmek istiyordu, ne diyecektim ki? Çokta meraklıymışım havası da vermek istemiyordum." Olur, ceketin ve kimliğin poşette, rüzgar var giy istersen, üşürsün. " dedim sonra dilimi ısırdım. Ya sana ne, Gece, sana ne! Üşürse üşüsün, neden şu diline sahip çıkmıyorsun diye azarladı iç sesim.

" Aa, evet, ceketin içinde olduğunu bilmiyordum kimliğin. " dedi imalı bir şekilde, onu yerden aldığımı fark etmiş miydi? Etmiş olsaydı dalga geçerdi eminim! elimdeki poşeti aldı, ceketi içerisinden çıkarıp yavaşça giydi." Yok, çarpıştığımız da düşmüş," deyip gözlerinden gözlerimi ayırdım, hafif esen rüzgar saçlarımı savuruyordu, sanki klip çekiyormuşuz hissine kapıldığımda gülümsemek istedim ama bunu bir gayret dizginlemeyi başarabilmiştim. Yine de ufacık bir hilal, bir çukur oluşan dek dudaklarımın kenarlarına yerleşmişti. "Çarpışmamıza mı gülüyorsun yoksa? O, senin hatandı," ağzıma açmaya yeltendiğimde sözü ile kesti."  yürü bakalım. Seni güzel bir yere götüreceğim, "dedi, ardından geldiğim yöne doğru yürümeye başladık. Ya, bir yere gideceğiz deseydin, değil mi? Boşuna yürüdüm o kadar, derin bir nefes aldım." Ben görmüyorum ama sen de görmüyorsun, " deyip işaret parmağımla gözlüklerimi ittim." Bence çok iyi görüyordun, çiftleri kesiyordun. " ağzımı açtım bir şey diyecetim ama çenemi kapalı tutarak ona düz düz baktım." Çok tatlısınız, keşke ölseniz, " diye beni taklit ettiğinde ağzım hiçte hoş olmayan bir açıyla açıldı. Gözlerimi irileştirerek ona bakarken öylece duraksadım." Çok kötüsün, bir de utanmadan taklidimi yapıyorsun, " diyerek kaşlarımı çattım. "Hadi ama, tam olarak öyleydi, " dedi ve kocaman gülümsedi. Beyaz dişleri görüş alanıma bir örtü gibi düştüğünde içimde peydahlanan hayranlık duygusunu bastıramadım. Bu kadar güzel gülüyorsun diye sana kızmayacağımı sanıyorsan, yanılmıyorsun, diyemedim ya. O da yürümeye başladı. Ben hala durduğum yerdeydim, omzunun üzerinden bana baktı." Davetiye göndereceğimi sanıyorsan, çok beklersin, ufaklık, " dedi ve tekrar sırıttı. Koşar adım ona yetiştim, onu çok merak ediyordum. Kaç yaşındaydı? Okuyor muydu? Sevgilisi var mıydı? İnşallah yoktur, diye geçirdim içimden. Ellerini pantolonun cebine sıkıştırdı, yanında fazla kısa kalıyordum, ya vallahi şans yoktu ben de. " Ee kimsin sen? " diye sorduğunda, " Efser'im, " diye yanıtladım onu. Bana bir kaç dakika boyunca aval aval baktı ve, " Kast ettiğim o değildi, yani neler yaparsın? Nasıl gidiyor hayat, falan işte... " diye sordu tek solukta." Şey, ben,nasıl anlatayım ki? Soru - cevap yapalım, sor sen bana, " dedim. Ne diyecektim ki? Aklıma hiçbir şeyde gelmedi yani. " Ailenle mi kalıyorsun? " sütlü kahveyi andıran gözlerin üzerimde olduğunun farkındaydım. Beni inceliyordu. Beni beni derken içimdeki Bihter repliğini zihnimin en ücra köşelerine gönderdim.

 Beni inceliyordu. Yüzeysel değil, tamamen bakmaktan kastediyorum." Hayır," dediğimde bakışların üzerimde bıraktığı bu ağırlık güzel olduğu kadar rahatsız ediciydi de." Kes şunu,bu rahatsız edici, " dediğimde, " Ne? Yanlış bir şey mi sordum?" dedi elini ensesine götürerek." Fazla dikkatli bakıyorsun, " dedim başımı yerden kaldırmadan. Dediğime ben bile inanamıştım, onun yerine utanmam normal mi? " Ben..." elini gevşek bir yumruk yaparak dudaklarına götürdü ve yavaşça öksürdü. Ona bakmaya utanıyordum, yine de göz ucuyla neler yaptığını görebiliyordum."... şey, pardon. Bilerek olmadı, " dedi telaşlı bir şekilde. Telaş etmesi nedense beni mutlu etmişti. Ay, Allah' ım! Bu çocuk telaşlıyken bile tatlıydı. Sevgili iç sesime, çocuğa yürüme, diye emir verdim. İyi ki iç sesimi duymuyordu. Arsız iç ses, beni başka şeyler düşünmeye itiyordu ve bu benim açımdan hiç iyi değildi. Ayrıca karşımda duran şu afet-i devran olan adam da hayran olunmayacak gibi değildi.

BAĞIMLI - Yeşilin Siyahı I (Serinin İlk Kitabı)Where stories live. Discover now