8

12.2K 521 38
                                    

Ailecek sarılmanın ardından ufak bir aksaklık nedeniyle babamı çağırmışlardı. Emre abim de babamla gitmişti. Bir süre sonra abim geri döndüğünde sorunun o magazinci adam olduğunu söylemişti. Abim kafamıza takılmaması gerektiğini babamın halledeceğini söylemişti. Bora dayım moraller yerine gelsin diye anılarını anlatıyordu. Başlarda dikkatli dinlerken dayımın söylediği bir cümle beni geçmişime götürmüştü. 

GEÇEN YAZ

"...Dahaaa mutluuu olamammm!"

Şarkıyı söyleyerek kahvaltıyı hazırlıyordum. Bugün pazardı ve herkes evdeydi. Erken kalktığım için kahvaltı hazırlamaya karar vermiştim. Babamın sevdiği az haşlanmış yumurta, Ela aşkımın sevdiği pankek, Arda ve Sinan'ın sevdiği menemeni , Mehmet için omlet yapmıştım. Kendime ise coco pops yapmıştım. Son pankekleri de tavaya koyduğumda masayı da bir yandan hazırlıyordum. Şarkıyı mırıldanmaya devam ederek pankekleri çevirdim. Çevirdiğim spatulayı mikrafon gibi kullanarak şarkıyı sanki sahnede söylüyormuş edasında söylemeye başladım. Aniden belimden çekilip arka da ki tezgaha oturtulmam ile ufak bir çığlık attım. Bir an çok korkmuştum. Ama Oğuz'u görmem ile o korku geçmiş yerini şaşkınlık almıştı. Oğuzdu. 1 ay önce buradan taşınmıştı. Nedeni ise kendi ayaklarının üzerinde durmak istemesi ve bu işlerden uzaklaşmak istemesiydi. 

"Bakıyorum da beni görünce diliniz tutuldu Mehir Hanım. "

Sesi ile düşüncelerimden sıyrılıp boynuna sarıldım. O da kollarını belime doladı. 

"Özledim." demiştim. 

"Bende güzelim bende." 

Sarılmayı bırakan ilk o olmuştu. Yüzüme baktı.  Onu gerçekten çok özlemiştim. Her gün telefonda konuşuyor olsak da hiç biri özlemimi gidermiyordu. Şuan ki gibi kokusunu hissedemiyordum. Oğuz elini kaldırıp önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Dudağım ile yanağım arasında bir yeri öptükten sonra tam bir şey söyleyecek iken   Arda'nın sesi ile ayrıldık birbirimizden. Kimse bilmiyordu. Verecekleri tepkiden çekiniyorduk. Bu yaşa kadar bize hep kardeşsiniz demişlerdi. Fakat biz Oğuzla bunu asla kabule etmemiştik. 

Arda"Mehir! Benim tişörtümü sen mi aldın?" 

Mutfağa giren Arda beni gördüğünde üzerimde ki tişörtünü gördü. Gözlerini kısıp baktığında 

"Kızım söyle aynısından sana da alayım ama artık benim tişörtlerimi sal. Aha bak Oğuz da gelmiş onunkileri giy- OĞUZ! "

Oğuz'un eşsiz gülümsemesi ile ben mest olurken onlar sarılmışlardı. Tabi Arda'nın bağırması ile diğerleri de mutfağa akın etmişlerdi. Herkes tek tek sarıldıktan sonra sıra babama gelmişti. 

"Hoşgeldin oğlum." 

Gelecekte ki damadına ne de güzel oğlum diyor djhfhd.  Oğuzda 

"Hoşbuldum baba." ay sende ne güzel baba diyorsun babama. Eheheh ben ne ara böyle oldum ayoll. Babam kolunu omzuma atıp saçımı öptükten sonra 

"Döktürmüşsün yine prensesim." 

"Hadi siz geçin masaya bende çayları getiriyorum." 

Hepsi tek  tek bahçeye çıkarken Oğuz hızla dönüp dudağıma çok kısa bir buse kondurup elime ufak bir not bırakıp hemen kaçmıştı. Bu hareketi benim kalbimde depremler yaşatmıştı.  Bu hayatta asla kimseyi Oğuz kadar sevemezdim. Sevgili anlamında. Notu açtığımda 

"Karanlığımın içinden ışığınla beni çıkartıp kendine aşık ettiğin sana minnettarım Rayiha. Gece bu beyaz atlı prensinin seni kaçırmasına müsaaden var mı? Özel yerimizde bekliyor olacağım. Seni çok seviyorum."

MEHİR-Gerçek Ailem-Where stories live. Discover now