31

5.8K 314 16
                                    

Akın'a onu daha sonra arayacağımı söyleyip yolcu ettikten sonra bizimkilere döndüm.

"Ne oldu? Artık ben yoruldum senin yaptıklarından bir sen yorulmadın. Ne yaptın?"

Babam başını önüne eğdi. O kadar mı kötüydü? Gerçekten ben sadece adam akıllı bir aile istemiştim.

"Bir şey yapmadım."

Eflah abim alayla güldü. " Bu bir şey yapmamış halin mi cidden? Lan kadın kriz geçirdi be yukarıda. Baba sen bize zarardan başka bir şey değilsin. Git yurt dışına. Git bir daha da gelme. Herkesin hayatını daha fazla mahvetme."

Ne krizi? Annem iyi miydi?

"Gideceğim zaten.  Bu akşam buraya huzursuzluk çıkarmaya gelmemiştim.  Hepinizin burada olduğu iyi oldu. Hepinizin hayatını ben mahvettim. Sizlerden özür diliyorum. Ne yaparsam yapayım beni affetmeyeceğinizi de biliyorum. Kendinize iyi bakın ve her zaman destek çıkın birbirinize."

Arkasını dönüp giderken biz kardeşleri yalnız bırakmak isteyen dayım da gitmişti. Emre abim çimlere oturmamızı resmen emretmişti. Hepimiz oturduk.

"Babam da hayatımızdan çıktığına göre aile olmamızı engel bir şey göremiyorum. "

Benim hayatımda ki baba sadece Sedat Ak di. Onun yerini kimse dolduramazdı. Doldurmak isteyen de olmadı zaten piçoz!
Haklısın kız iç ses

Enis abi " Bu saatten sonra birbirimize destek olma ve aile olmaya çalışmalıyız. Başta Safa ve Miraç. Kendi hatalarınızı affettirmeden. Bu ailede yeriniz yok.  "

İçim acımıştı biraz. İkisinin bakışları beni üzmüştü.

"Abi belki aile olmayı denerken onları affetmeyi deniyebiliriz? Onlar da çabalar. Dimi?"

İkisi hızla kafalarını sallayıp beni onayladılar. 

4,5 Ay Sonra

Nisan ayına bayılıyordum. Okula daha da bi gidesim geliyordu. Sen desene okula gitmek için sebebim var.

"Anneee! Mehir yine sabaha kadar kahve içmiş."

Safa malının bağırması ile ödüm kopmuştu. Bu 4,5 ay da babamdan haber alamamıştık. Aslında bizim çok da haber alma gibi bir isteğimiz yoktu. Miraç dışında. Bu geçen aylarda annem onları affetmişti. Bu çok zor olmuştu ama başarmışlardı. Ben Miraç'ı affetmiş değildim. Ama Safa ile öyle değildi. Safa ile biraz daha aramız iyiydi. Annem odama gelmeden kahve kupalarını hemen yatağın altına attım. Onların kırılacağını hesap edememiştim. Safa bu halime kahkaha atıp yatağa düşmüştü. Odaya Emre abim girdi.

"Ne oluyor? O sesler neydi?"

Safa gülerek anlattığında ayağımla dürttüm

"Salak anlatmasana!"

Odaya annem de girdiğin de sıçtığımı anlamıştım. Annem yatağın altında ki kupa parçalarını alırken durdu ve parçaları komidine bırakıp ellerini beline koydu.

"Mehir! Bunlar ne burada? Kızım sen beni ne zaman ciddiye alacaksın ? Geçen hafta sanki seni hastaneye kaldırmamışız gibi niye hala su gibi kahve içiyorsun? Mehir bak bu son uyarışım. O kahveleri içersen hakkımı helal etmem."

Demiş ve odadan çıkmıştı. Haklıydı kadın. Geçen hafta bir çok kez kalbim sıkışıyor gibi hissetmiştim. En son okulda patlak vermişti bu durum. Neredeyse nefes alamamıştım. Hastanede ki doktor sonuçlarda bir şey olmadığını fazla kahve içmekten  ve stresten olabileceğini söylemişti. Annemde o gün bütün kahveleri çöpe atmış ve bir daha da eve girmesini yasaklamıştı. Bu kurala uymuştum. Ama dün gece şeytan dürtüklemişti. Ama bir şey olmamıştı ya. O yönden bakalım. Annemin çıkması ile abilerimi de kovmuştum. Dolabımdan lila renginde ki salaş tişörtümü ve eşofmanımı giyip. Çantamın içine test kitabımı koyup odamdan çıktım. 

MEHİR-Gerçek Ailem-Where stories live. Discover now