19

9K 397 50
                                    

Geçen Yaz Oğuz'un Aileden ayrılma Günü

"Aşk bodrumda yaşanıyor güzelim!" şarkıyı söyleye söyleye mutfağa girdim. Elma alıp salona geçtim. Evde kimse yoktu. Ayaklarımı uzatıp elmamı yerken. Telefonumu kurcalarken bilmediğim numaradan biri arıyordu.

"Alo!"

İhtiyar bir dedenin sesi geldiğinde şaşırdım. 

"Oğuz Şahin ile mi görüşüyorum?"

"Evet?"

..

Üstümü giydikten sonra Selçuk abinin geçen yıl aldığı özel çakıyı cebime attım.  Yaşlı dede bir şeyler zırvalayınca  gitmem gerektiğini anladım. Bir tuzak olma ihtimali yüksekti. Ah be Oğuzcum yine kimin kuyruğuna bastın? Kimseye haber vermeye gerek görmediğim için evden çıktım. Arabama binip dediği konuma ilerledim. Lüks bir otelin önünde durduğum da hiç vakit kaybetmeden içeri girdim. Görevlinin yanına ilerleyecek iken seslenen yaşlı adam ile adımlarımı ona yönelttim.  İşaret ettiği yere oturdum.

"Hiç lafı dolandırmayacağım evlat. Ben senin dedenim. "

Bir kaç saniye dediklerini düşündüm. Ve tepkim koca bir kahkahaydı.

"Kim gönderdi dede seni? Bu numarayı yutacak kadar keriz miyim?"

Adam önüme bıraktığı belgelere baktım. Yazışmalar falan vardı.

"DNA testini istersen şuan yaptırabiliriz."

Ne olacaktı ki? Beni kışın soğunda 5 yaşında iken uçağa bindirip seni annene götüreceğim diyen bir baba bilmediğim ıssız sokaklara bırakmış ve gitmişti. Ben o soğukta mezarlıklar da yatmıştım. Bir çok insan korkar iken ben mezar taşlarının arasında uyuyordum. Küçüklük aklı ile bana güvenli gelen ortam orasıydı. Bir gece artık hava ne kadar soğuk ise ya açlıktan ya soğuktan kendimden geçtiğim bir anda Selçuk abi bulmuştu beni. O bana aileyi ve hayatta kalmayı öğretmişti. Hakkını asla ödeyemezdim .

"Peki diyelim ki dediğiniz doğru sonra ne olacak ? Beni ailenize mi alacaksınız? 5 yaşında iken bu şehire bırakıp giden babam mı gelip oğlum diyecek. Ben buna götümle bile gülmem."

Ayağa kalkıp gidecek iken gidemedim. Söylediği o söz koymuştu be.

"Baban. Seni bilerek bıraktı. Mehir. Sen. Ve diğerleri. Sizi bilerek topladı. Eğer torunum şuan benimle gelip babanı görür isen babanı ikna edersek. Herkes gerçek ailesine kavuşur."

Ben ailesiz yapardım. Ela yapamazdı. Arda yapamazdı. Peki ya Mehir? O zaten babasının yanındaydı. Kaşlarım çatılmıştı.

"Mehir zaten ailesinin yanında."

"Hayır. Onun babası değil Selçuk. "

Uzun uzun konuştuk bu konuları. Üzerime öyle bir yük binmişti ki. Ne yapacaktım? DNA testi yapılmıştı. Akşama çıkacaktı. Bu aileden ayrılmam gerekecekti. Evin olduğu sokağa döndüğüm de tanıdığım insanlara selam vere vere eve vardım. Bahçeye sofrayı kurmuş ve büyük ihtimalle beni bekliyorlardı yemeğe. Mehir yine gülerek bir şeyler anlatıyordu. Mehir benim için hepsinden çok farklı bir yerdeydi. Benim ilk ve son aşkımdı.

"Selam keşleer, kokoş ve Rayiham."

Keşler belliydi. Sinan, Arda ve Mehmet. Kokoş Ela ve Rayiha yani Mehir. Selçuk abiye baş selamı verdiğimde o da aynı şekilde verdi. Yemeklerimizi yedik. Selçuk abi yorgun olduğunu söyleyip uyumaya gittiğinde gençler olarak kalmıştık.

Ela" Batuhan ile konuştuk. Selamı var size. Galiba yakında gelmeyi planlıyor."

Batuhan lafı geçtiğinde hepimizin bakışları Mehire döndü. Araları kötüydü. Ela da Batuhan'i seviyordu. Bende Mehir'i iyice Aşk-i Memnu yaşıyorduk.

MEHİR-Gerçek Ailem-Donde viven las historias. Descúbrelo ahora