başlangıç

72 5 0
                                    



Taylor Swift, right where you left me

Taylor Swift, right where you left me

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


•başlangıç•

İşler nasıl bu noktaya geldi bilmiyorum.

Sanırım her şeyin suçunu tüm hayatım boyunca umutsuzca aşık olduğum kişiye atıp kaçabilirim. Ama bu birçok açıdan birçok kişiye haksızlık olur.

O yüzden, olayları en başından alarak anlatacağım.

Her şey 2006 yılının temmuz ayında başladı sevgili okur. Ben o sıralarda altı yedi yaşlarında, masum bir kız çocuğuydum.

Evet, inanması zor ama benim hayatımda da masum olduğum dönemler vardı. Her zaman böyle değildim. Zaten hangimiz tamamen masumuz ki? Sevgili dedeme sorarsanız, hiçbirimiz.

Her neyse. Ne diyorduk? 2006 yılının temmuz ayı.

Temmuz sıcağının yaktığı bir sabahta, koca bir nakliye kamyonunun arka kasasında oturmuş bacaklarımı boşlukta sallarken annemle babamın evimize eşyaları yerleştirmesini izliyor ve şekerimi emiyordum. Çilekli, pembe bir şekerdi. O şekerin tadını ve temmuz sıcağının yakıcılığını bugün bile tarif edebilirim. Çünkü onu, yani uğruna tüm bu pis işleri yaptığım Aral Mert Han'ı ilk kez o anda gördüm. Ve bir daha da hiç unutmadım. Her detayıyla aklıma kazındı.

Çilekli şekerimi yere düşürmüştüm. Sallanan bacaklarım bir anda durmuştu ve ben, ilk görüşte aşık olmuştum.

Esasında, bugün bana sorsanız, yedi yaşındaki halimin Aral Mert'e karşı duyduğu hislerin elimden kayıp tozlu toprağa yuvarlanan şekerimden kaynaklandığını söylerim size. Yedi yaşındaki halime sorsanız...

Eh, o size pek hoş bir cevap vermez.

Biraz edepsiz bir çocuktum. Ve şeytani. Karneme şeytani zekamı derslerime verirsem çok daha başarılı olabileceğimi yazan ilkokul öğretmenim öyle diyordu en azından.

Sevgili Gülizar öğretmenim... Bir gün olsun haksız çıktığınızı görmedim.

Dediğim gibi sevgili okur, Aral Mert'i gördüğüm an, küçük yaşamımın ilk dönüm noktasıydı. Onu elinde kaykayıyla sokağın öbür ucunda yürürken gördüğüm gibi ona aşık olduğuma karar vermiştim.

Tabii ki aşkla ilgili bildiklerim televizyonda gördüklerimle sınırılıydı ama ben çoktan kararımı vermiştim.

Aşıktım.

Aral Mert, o sırada dokuz yaşında bir çocuktu. Ona bu büyük kararımı söylersem kaçabileceğini düşünmüştüm, çünkü sevgili annemden duyduğum kadarıyla erkekler kaçmaya meyilli mahluklardı. O yüzden, oturduğum kamyon kasasından yere atlayıvermiş ve kararlı, küçük adımlarla yürüyüp Aral Mert'in karşısına dikilmiştim. Ona o gün bir diplomat ciddiyetiyle elimi uzattığımda Aral Mert ne hissetti bilmiyorum. Ama ben gayet sakince gülümsemiş ve "Merhaba," demiştim. "Benim adım Firuze."

Son YazWhere stories live. Discover now