Bakınız sevgili okur, hayat çok tuhaftır.
Bir an öncesine dek bu hayattan istediği her şeyi elde etmiş, genç ve başarılı bir kadınken, yalnızca ufak bir kalp atımı içinde, tüm bunları kaybedebilirsiniz.
Mesela ben.
Ben bu sabah dünyanın en mutlu kad...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
•parti kızı•
Bakınız sevgili okur, benim hakkımda bilmeniz gereken muhtemelen ilk şey, partileri sevdiğimdir.
Ben bir parti kızıyım.
Şu, sivri topuklularla sabaha kadar dans edebilen, müziğin ritmini içinden geliyormuş gibi yakalayan, her türlü muhabbete derhal uyum sağlayabilen tiplerden.
Hatta benim o tiplerden olduğumu söylemek hafif kalır. Ben o tipin ta kendisiyim. Firuze Salkım denildiğinde aklınıza gelen ilk şey partiler olmasa da mutlaka ikinci veya üçüncü şey partiler olmalıdır.
Ben onları severim. Onlar ise bana bayılır.
"Aa, Firuze bırak şu tepsiyi de insanlarla ilgilen biraz! Geldiğinden beri Agop'un kazı gibi löp löp..."
Ancak anlaşılabileceği üzere, bu gece pek parti havamda değildim.
"Başak, al tepsiyi şu ayaklı depresyonun elinden." Ahu sarı saçlarını zarif bir el hareketiyle omzunun arkasına alıp beni süzdü. Sonra da bir şahinin yırtıcılığına sahip gözlerini Başak'a çevirdi. "Sakın alıp yeme. Koy kenara. Bu ne böyle ya? Geldiğinizden beri güne gelmiş teyzeler gibi ye babam ye..."
Zavallı Başak bu bakışlarla tedirgin olup bana uzandı. Tepsiyi bırakmaya yeltenmeden sosa buladığım bir kalamar dilimini ağzına uzattım. Başak muhtemelen Ahu'nun korkusundan başını iki yana salladı. Ben de omuz silkerek kalamarı tekte yuttum.
"Şuna bak, hala yiyor!"
Tepsi bir anda elimden alınıp yanımızdan geçen garsonlardan birine uzatıldı. Tepsinin arkasından uzandıysam da Ahu elime sert bir şaplak indirip engelledi.
"Ahu bırak kızı ya. Tebelleş oldun kızcağızın boğazına."
"Koparırım o boğazlarınızı, o zaman görürsünüz tebelleş olmak neymiş."
Parmaklarımda kalan sosu peçeteye silerek Ahu'ya göz devirdim. "Sen niye buradasın? Uğraşacak başka kimse kalmadı mı?"
"Sefil pespaye olmayın diye buradayım. Zavallı, düşkün- Başak bana odaklan!"
Başak ağzına attığı çilekleri zorlukla çiğnerken kafasını salladı. "Sendeyim."
"Firuze'yi toplama görevi senin," dedi Ahu kıstığı yeşil gözleriyle. "Elinizin ağzınıza gittiğini görürsem sizi kusturana kadar gasp ederim."
Başak ağzını açacak gibi oldu.
"Gasp ederim Başak, evet."
Başak ağzını kapattı.
"Merak ettiğimden soruyorum," diye araya girdim. "Darp ve gaspın başka şeyler olduğunun farkında mısın?"
