plastik yıldızlar

35 5 0
                                    

•plastik yıldızlar•

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


•plastik yıldızlar•

Aral Mert ile nasıl karşılaşacağımıza ilişkin onlarca senaryom vardı.

Hızla akıp giden bir kalabalığın içinde mıknatısla çekilir gibi birbirimize çekilebilirdik. Veya ikimizin de ne işinin olduğunu hiç bilmediğim şık bir davette yeniden denk gelebilirdik. Benim üzerimde mükemmel bir elbise olurdu, Aral ise her zamanki gibi gözükse yeterdi.

Tamam, son senaryonun biraz Türk dizilerini andırdığını biliyorum. Peki bir kahvecide karşılaşsaydık? Çarpışmamıza, kahvelerin dökülmesine bile gerek yoktu. Sadece göz göze gelseydik. Bu da mı fazla uçuk oldu? Tamam. Öyleyse size verebileceğim daha tutarlı bir senaryom var.

Aral Mert bir gün hiç beklenmedik bir anda çıkagelseydi. Ne bir kahvecide ne de asla gitmeyeceğimiz bir davette karşıma çıkmasına gerek yoktu. Hiçbir arka plan detayı olmadan, aniden geri gelseydi.

Bakın, bunu gerçeğe daha yakın buldunuz, değil mi?

Değil.

Çünkü senaryolarımın hiçbirinde, tek bir tanesinde bile, Aral kollarının arasında yarı baygın bir kadın tutmuyordu.

Baygın bir kadın? Başak.

Bu detay beni durmuş zamanın içinden çekip alıverdi. Narkozun etkisinden kurtulmak gibiydi. Sarsıcı.

Onların etrafında toplanmaya başlamış birkaç kişinin içinde Ahu'nun sarı saçlarını ve kuzucuğun geniş sırtını görüyordum. Ahu çok telaşlıydı ve vücut dilinden anladığım kadarıyla hem Başak'ı ayıltmaya çalışıyor hem de Aral'ın olayla ne alakası olduğunu öğrenmeye çalışıyordu.

O kısmını ben de merak ediyordum.

Kalabalığın arasından sakin ama hızlı adımlarla geçerken hem yüzümü hem de içimi stabil bir hale getirdim. Önceliğim Başak'tı. Sadece Başak.

Yanlarına yaklaştığımda, önümde duran bir adamın koluna dokunarak yolumdan çekilmesini sağladım ve "Ahu." dedim sakin, soğukkanlı bir sesle.

Ahu benim tam tersime telaşla kafasını kaldırdı ve beni gördü. "Firuze!"

Aral'dan yana bakmadan Başak'ın oturtulduğu yüksek bar taburesine yanaşıp yarı açık gözleriyle etrafa bakınan Başak'a yaklaştım. Ağlamış olduğu domatese dönen suratından belli oluyordu.

"Ne oldu ona?"

Sorunun muhattabı Ahu'ydu. Ancak cevabı o vermedi.

"Asansörde kaldık. Birdenbire fenalaştı."

Başak'ın şu hayatta korktuğu yegane şey dar ve kapalı alanlarda tıkılı kalmaktı. Mesela asansörlerde.

Aral'ın çok iyi tanıdığım sesi hemen sol yanımdan geliyordu. Kafamı sola çevirmemek için direndiğim sırada Ahu ihtiyacım olan tek şeyi yaptı ve var olandan daha büyük bir karmaşa çıkardı.

Son YazWhere stories live. Discover now