her şey ve hiçbir şey

51 4 0
                                    


Sibel Alaş, Adam

•her şey ve hiçbir şey•

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

•her şey ve hiçbir şey•

"Ee, anlat bakalım kim ağlattı seni?"

"Ağlamıyorum," diye mırıldandım Burak'ın benim için getirdiği içkiyi alırken. "Teşekkür ederim."

"Gözlerin doluydu ama. İstiyorsan anlatma tabii..."

"Gözleri dolabilir insanların arada sırada. Fizyolojik bir olay."

Burak güldü. "Tamam ısrar etmiyorum. Tek bir sorum var. Ağlamanın boyunu posunu huyunu suyunu unutman gereken kişiyle ilgisi var mıydı?"

Kaşlarımı çatıp ona parmağımı kaldırdım. "Öncelikle o gece sana söylediklerimin hükümsüz sayılmasını istiyorum. Sarhoştun."

Teslimiyetle başını salladı. "Beni yaz dizisinde oyuncu sandın, evet. Çok başka bir dünyadaydın."

Evet, Demet Akalın ile ayrılık acısı dünyasına uçmuştuk, Demet Abla dönmüştü ama ben henüz dönememiştim.

"Özür dilerim," dedim içtenlikle. "Hem o gece için hem de sonrası için."

"O gece özür dilenecek bir şey yapmadın ki," dedi omuz silkip. "Sarhoş birisi nasıl davranırsa öyle davrandın."

Gözlerimi kıstım. "Emin misin? Fener taraftarı beni pek sevmedi çünkü. İki aya seni aldatacağımı ve Fener'in şampiyonluk hasretinin... Kaç yıldı, sekiz mi? Neyse işte, şampiyonluk hasretinin dokuz yıla uzayacağından korkuyorlar. Ay bu erkekler de bir değişik, beklemişsin sekiz yıl, bir yıl da benim için beklesen ne olur değil mi?"

Burak içten bir kahkaha attı. Başı geriye gitmişti gülerken.

Ama haksız mıydım sevgili okur? Barbardı vallahi bu erkekler. Benim gibi kızda sevilmeyecek ne vardı?

Evet, uzatalım mikrofonu Aral'a. Çünkü bu konuyu en iyi o bilir. Beni sevmeme konusunu yani...

Bak yine adını andım sinirim bozuldu.

"O kim bilmiyorum ama," dedi Burak gülmesini zorlukla tutup. "Senin tarafından boyu posu huyu suyu unutulan mal ben olsaydım, oturur ağlardım. Sen niye ağlıyorsun, o ağlasın."

Ay sevmeye başlıyordum bu çocuğu.

Topçuydu mopçuydu ama güldürüyordu vallahi beni. Ne yapsaydım, Şükrü Saracoğlu trübünün izni ve Kadıköy Boğası'nın kavliyle kendime mi isteseydim acaba?

Bence de o ağlasındı tabii... Ama kendisi ağlamaya en uzak insandı şu anda.

Burak ile karşılaştıktan sonra kendisini bırakıp gidemeyeceğim için milletten uzak, boğaza bakan bir kıyıya çekilmiştik, aramızda ufak ve yüksek bir masa vardı. Ben masanın yanında ayakta dikiliyordum, Burak da yüksek sandalyeye oturmuş dirseğini masaya yaslamıştı. Kalabalığa yüzümüz dönük olduğundan Aral'ın ne yaptığını görüyordum.

Son YazWhere stories live. Discover now