2.3

35.7K 1.3K 141
                                    

🎶The Neighbourhood-Flawless

Sözlerin uyumluluğu

Aslında tam tersi ama olsun.
________________
"Ee ne yapacağız şimdi?" diye sordum.

"Onu da sen bileceksin, bizi dışarı çıkaran sendin."

"Hmm, tamam. Öncelikle yemek yiyelim. Sonuçta sürekli Paris'e gelmiyoruz. Buranın meşhur yemeğini yiyelim." dedim.

"Salyangoz yemeyeceksin değil mi? Hâlâ sana salyangoz almamakla karalıyım ben çünkü."

"Onu istediğimde sarhoştum. Tabii ki de salyangoz yemeyeceğim." dedim ve Kılıç'la el ele tutuştuk. Sokaklarda gezmeye başladık.

İnternetten Paris'in en meşhur restoranına bakmıştım. La MiN diye bir yerdi. Aslında daha meşhurları da vardı ama en evrensel olan buydu.

"Kılıç." Durdum ve ona baktım.

"Efendim Afra?"

"Bir sürü fotoğraf çekiniriz değil mi?"

"Çekiniriz." Sonra yürümeye devam ettik.

"O zaman hadi şimdi çekinelim."

"Şimdi mi?"

"Şimdi dediğime göre." Yoldan bir insanı durdurdum ve bizi çekmesi için rica ettim. O kişide kırmayıp birkaç tane fotoğrafımızı çekti.

.. saat; 21:20

Restorana gelmiştik. İkimizde oturmuş sessiz sessiz yemek yiyorduk.

"Kılıç."

Kafasını yemeğinden kaldırıp bana baktı. "Efendim Afra?"

"Senden bir şey isteyebilir miyim?"

"İsteyebilirsin."

"Instagram hesabından çıkar mısın? Ama saat 00:00 da yeniden gir. Ve benim gönderime bak. Olur mu?"

"Neden böyle garip davranıyorsun?"

"Sonra öğreniceksin. Saat kaç?"

"9."

"Yemeğini hızlı yer misin?"

Dediğime gülmemek için resmen kendini zor tuttu. "Yerim." Dedi.

"Ama bir dakika fotoğraf çekinelim."

"Senin bu fotoğraf takıntın nereden çıktı?"

"Öylesine." Telefonun dik durmasına yardımcı olabilecek bir şeyi buldum ve telefonu ona yasladım geri sayımı açtım. Fotoğrafımız gayet tatlı çıkmıştı.

.. saat; 21:56

Yemeklerimiz bitmişti hesabı ödeyip kalkmıştık. "Şimdi nereye bakalım Afra Hanımcığım?"

"Müzeye."

"Bu saate müze mi kalır?"

"Eğer Afra Akmansan kalır."

"Hangi müzeye gidiyormuşuz o zaman?"

"Paris'e gelmişken Louvre müzesine gitmemek olmaz."

"Öyle olsun bakalım."

.. saat; 22:10

Bu müze cidden inanılmazdı. Sanat hayranı birisi olarak burayı gezmek cidden garip hissettiriyordu. Özellikle bir sürü görülecek şey olması insanı heyecanlandırıyordu.

"Kılıç hadi fotoğraf çekinelim."

Telefonu durabileceği bir yere koydum ve geri sayım açtım. Kılıç'la hızlı bir şekilde poz vermeye çalıştığımız için ortaya değişik bir şeyler çıkmıştı. Çok eğlenceli olduğu için baya fotoğraf çekinmiştik.

.. 23:20

"Şimdi nereye?"

"Eyfel kulesine."

"Ben de diyordum ki oraya ne zaman gideceğiz."

..

Eyfel kulesine gelmemize az kalmıştı. "Kılıç, dur!" Kılıç durup bana baktı ama endişeli bakıyordu? "Kılıç bir şey mi oldu?"

"Asıl o soruyu sana sormalı. Bir şey mi oldu?"

"Evet, oldu. Fotoğraf?"

"Tamam." Yine birini buldum biz merdivenlerden inerken bizi çekmişti.

.. 23:30

Yapacak bir şeyimiz kalmamıştı. Ben Kılıç'ın haberi olmadan aslında bütün çekildiğimiz fotoğrafları paylaşıyordum. Ve her fotoğrafı paylaşmak için Instagram'a girdiğimde bildirim yağmuru oluşuyordu.

Şimdi ise Eyfel kulesinin yanına gelmiş sadece kuleye bakıyorduk. Kılıç iki elimden tuttu ve ona dönmemi sağladı.

"Afra." Meraklı gözlerle ona bakıyordum. "Endişeliyim. Senin için endişeliyim. Ne olduğunu söyleyecek misin?"

"Sen kendin öğreneceksin. Saat kaç?"

"11 buçuk."

"Yarım saat sonra öğreniyorsun."

"Neden şimdi değil yarım saat sonra?"

"Bilmem, sadece bütün günün bize ait olmasını istedim."

.. 23:55

"Kılıç."

"Afra adımı mı ezberliyorsun?"

"Seni öpebilir miyim?" Onun cevabını ben verdim. "Bence öpebilirim." dedim ve Kılıç'ın dudaklarına yapıştım, Kılıç'ın karşılık vermesiyle mutlu olmuştum. Geri çekildim. Yüzüne masum ve hüzünlü bir gülümsemeyle baktım.

"Kılıç."

"Bu bakışı ve ses tonunu biliyorum. Gidiyorsun. Fotoğraflar da anı toplamak içindi değil mi?" bilmesiyle buruk bir şekilde gülümsedim. Yanağına son bir öpücük kondurdum. Arkamı döndüm ve akmak için bekleyen göz yaşlarıma izin verdim. Arkam dönük bir şekilde seslendim.

"Unutma Kılıç. 00:00 olunca bak. Daha erken bakma."

Kılıç yeni yeni idrak ettiği için anca kendine gelebilmişti. "Daha bizim günümüz bitmedi. Saat 00:00 olmadı. O yüzden... gitme." Onun seslenmesiyle adımlarımı hızlandırdım. Önceden çağırdığım taksiye bindim, taksinin camından Kılıç'a baktım. Elleri ceketinin cebinde olduğu yerde bekliyordu. Taksi uzaklaştı. Saat 00:00 oldu.

Ve o an aramızdaki her şeyin bittiğini hissettim. Çünkü o andaki bütün hisleri öldürmüştüm. Ben buydum işte. Her şeyi öldürüyordum. Ruhları, hisleri ve bebekleri.

-Bölüm Sonu-

Beklemiyordunuz değil mi?

Bir sonraki bölümde Afra'nın paylaştığı fotoğraflar olacak.

Sosyal medya hesaplarım:

•Twitter: cigrttesafterhim

•Tiktok: .starashes

•Instagram: _starashes

Oyun |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin