3.8

24.4K 938 148
                                    

Attığı konuma gelmiştim. Bir hastaneydi, arabadan inip Parla'ya mesaj yazdım.

Siz; Neredesin? Attığın konuma geldim.

Parla; 8. Kat 168 numaralı oda

Asansöre bindim, 8. Katı tuşladım. Asansör durunca geldim zannettim ama bir sürü kişi bir anda asansöre girdi, kendimi minibüste gibi hissediyordum cidden. Kapalı alan... kötü kokular... sıkışık ortam... en sevmediğim şeyler bir araya gelmişti. Artık durabilir mi asansör?!

Asansörün ışıkları yanıp sönmeye başladı. Bir bu eksikti. Ve bir anda asansör 8. Katın arasında bir yerde durdu. Işıklar tamamen gitti. Asansör cam olduğu için kesinlikle şükretmeliydim. Ayrıca ağzımı açmamalıydım. Yanımdaki genç kıza baktım, nefes almaya çalışıyordu. Siktir! Ne yapacağım şimdi? Google'a yazsam? O zamana kadar kız ölürdü büyük ihtimalle, ayrıca asansörde internetin çekip çekmediği tartışılır. Batuhan'ın sık sık konuştuğumuz sırada bana anlattığı şeyler geldi aklıma. Kıza destek olmak istercesine elimi omzuna koydum.

"Lütfen derin nefes al. Herhangi kullandığın bir ilaç var mı?" Kız nefes almaya çalışırken kafasıyla onaylamaz şekilde reddetti. "Sadece nefes alıp vermene odaklan, diğer her şeyi unut. Gözlerini kapat bir şeyler falan hayal et." Kızla birlikte ben de nefes alıp veriyordum. Kız gözlerini kapadı, nefesini düzene sokmaya çalıştı. Nefesini yavaş yavaş düzene sokarken en sonunda derin bir nefes aldı. Gözleri hâlâ kapalıydı. Bir anda elimi tuttu ve benden destek almak istercesine elimi sıktı. Asansör kapısını açmak için ekip geldiğinde cidden bir şükrettim.

Asansörden teker teker çıkmaya başladığımızda Parla'yı gördüm, asansörün başında bekliyordu. Çıkmam için elini uzattı, elinden destek alıp asansörden çıktım.

"İyi misin?" Benim ona sormam gereken soruyu o bana sordu.

"İyiyim. Asıl sen iyi misin?"

"Değilim."

"Hastanede ne işin var? Ne oldu?" Gözünden bir damla yaş aktı, bana sımsıkı sarıldı.

"Afra... babam 4. Evreye geçmiş." Parla'nın babası gırtlak kanseriydi. Çok fazla sigara ve alkol tüketiyordu. Kanser olduğunu ilk öğrendiğinde sigara ve alkolle ölmeyi tercih etti.

Parla benden uzaklaştı, öfkeyle baktı. "Benim o an sana ihtiyacım vardı. Babam yerde kanlar içinde yatarken sana ihtiyacım vardı! Ama sen o sıra eğlenmekle meşguldün!"

"Parla özür-"

"Lütfen sus. Daha fazla kendinden nefret ettirtme."

"Ama-"

"Babam bir an öksürmeye başladı, ama o kuru öksürük bir anda kanlı bir öksürük olmaya başladı. Sonra yere yığıldı ve ben hiçbir şey yapamadım. Sana yazdım Afra, sana." Kendimden nefret etmeme sebep oluyordu bunlar. "Varsa yoksa Kılıç!"

"Biraz beni dinler misin?"

"Neyi dinleyeceğim? Kılıç'la nasıl eğlendiğinizi mi?"

"Konuşacaktık ama öyle demiştin." Sustu, konuşmamı bekledi. "Evet, mesajların telefonuma bildirim olarak geldi. Senin mesaj attığını aradığını gördüm. Ama böyle bir durum olduğunu bilmiyordum."

"Bu muydu açıklaman?" Kafa salladım. "Dalga mı geçiyorsun?!"

"Bilmiyordum! Benim suçum yok. Beni suçlamayı kes."

Kafasını onaylamaz şekilde salladı. "Sana cidden inanmıyorum. Çok değiştin, o seni değiştirdi. Bir gün gelip bana ağlayacaksın biliyorsun değil mi? 'Parla, çok üzgünüm Kılıç beni bıraktı.' Bu bir gün olacak. O gün senin yanında olan tek ben olacağım. Bu olanlara rağmen bunu söylüyorum, Afra. Yalnız kaldığında yanında kimse yokken ben vardım, büyük ihtimalle yine ben olacağım." Gözlerimden yaşlar süzülmüştü. Öyle bir şey olmazdı değil mi? Kılıç beni bırakmazdı? O arkasını dönüp gitti. Ben de ona arkamı döndüm ve gittim. Parla'yla uzun zaman sonra ilk kavgamızdı ve en son kavga ettiğimizde 3 yıl boyunca barışmamıştık. Şu an nasıl olacak bir fikrim yoktu.
_________________________

Hepiniz Parla'dan şüphe etmişsiniz

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Hepiniz Parla'dan şüphe etmişsiniz. Masum bu kız, masum. Ben en çok Parla'yı seviyorum bu kurguda

Sosyal medya hesaplarım:

•Twitter: cigrttesafterhim

•Tiktok: .starashes

•Instagram: _starashes

Oyun |texting|Where stories live. Discover now