Bölüm 1

2K 82 135
                                    

  Hava bulutlu ve soğuk. Sonbaharın ortasındayız. Çantamı son kez kontrol ettikten sonra evden çıktım. Boş ve sessiz sokaklarda evler cenaze varmış gibi sessiz ve karanlık. Kendi adım seslerimi duyuyordum. Ara sıra havlayan köpekler dışında hiç ses yok. Okula doğru yürürken içime bir ağırlık çöktü. Sanki her an biri beni takip ediyormuş gibi hissetmeye başlamıştım.

Okulun bahçesine adım atarken sonunda güvende olduğumu hissettim. Neden böyle bilmiyorum ama gürültü, ses ve hareket kendimi güvende hissetmemi sağlıyor. Koridorda yürürken arkadaşlarım arkamdan seslenmişler. Sanırım dalmışım çünkü birkaç sefer bana seslendiler. Berin sırtıma zıpladığında daha yeni kendime gelmiştim. Suratıma bakıp sırıtıyordu. Ecrin de hemen onun arkasındaydı. Neden bilmiyorum ama Ecrin ve Berin çok yakışıyor gibi geliyor. Umarım bir gün çıkarlar.

Beraber sınıfa girdik. Öğretmenimiz beni maalesef Arda'nın yanına oturttu ve Ardayla aram pek iyi sayılmaz. Kendisi tam bir şerefsiz. Evet, yeşil gözleri, şeftali rengi dudakları ve kumral, hafif önüne düşen saçlarıyla aşırı yakışıklı ve giyimi mükemmel ama egosunu beslemekten zekası geri kalmış. İstemeyerek de olsa yerime oturdum. Buraya oturmanın tek bir avantajı var; o da artık Ecrin ve Berin beraber oturuyor. Umarım derste çok azıtmazlar. Ders biyoloji ve konumuz eşeyli üreme bu da maalesef bizim sınıftaki abaza erkeklerin en sevdiği konu. Tek istediğim şuan uyumak ve ders bitince uyanmak -çünkü salakların her bokta kızlara bakması beni sinir ediyor. Bir umutla kafamı sıraya koydum ve gözlerimi kapatıp uykunun beni yumuşak kollarına almasını bekledim.

Galiba dün gece uyumamak işime yaradı çünkü kafamı sıraya koyduğum gibi uyumuşum. Berin beni uyandırdığında teneffüsteydik ve kulaklarımda bağırış çağırış sesleri geliyordu. Kafamı kaldırdığımda başım fırıldak gibi dönmeye başladı.

 Arda asla sınıfta durmaz, her zaman Emre ve Egeyle fantezi peşinde koşup kızlara yavşarlar. Arda o konuda çok çapkın değil ama Ege ve Emre resmen ağızlarına düşerler. Aslında Ege Sude'den hoşlanıyor sanırım, çünkü hep Sude'ye yavşıyor. Ege, Emre'den biraz daha uzun, siyah kısa saçları, kehribar rengi güzel olan ve grubun sporcusu. Okulun futbol takımında ve ileride futbolcu olmak istiyor. Şimdi doğruya doğru çok iyi futbol oynuyor ve bu yüzden kaptan seçildi. Emre ise biraz daha kısa -en fazla 2cm falan- sarımsı saçları ve sakin bir gökyüzü mavisi gözleri var. O da basket takımında. Sude grubun pimi çekilmiş bombası gibi. Her an patlamaya hazır dalgalı sarı saçlı, mavi gözlü, minyon tipli ve iyi bir kız. Tanıyınca seviyor insan.

 Ben bu düşüncelere dalmışken kafama gelen silgiyle birden yerimden sıçradım. Etrafıma bakındığımda bana şaşkınca bakan Berin'i gördüm. Tam ağzına silgiyi tıkamaya giderken aniden biri kolumdan çekince durmak zorunda kaldım. Sola döndüğümde Ecrin yarı sinirli yarı sakin -büyük ihtimal Berin'e kızmayayım diye- gözlerle bana bakıyordu. Sonra benden silgiyi isteyince bende kafasına attım. Ders zili çalınca gerisin geri sırama döndüm. 

•••

 Bizim evimiz Berinlerin evinin hemen yanında o yüzden  beraber gidip geliyoruz. Bu akşam direk Berinlere geçtik çünkü akşamki pijama partisi için hazırlık yapmamız gerekiyor. Eşyalarımızı eve bıraktıktan sonra Berinle markete çıktık. Akşam için bir sürü abur cubur, içecek -belki biraz alkol- ve çerezler alıp eve geçtik. Partiye Ecrin, Ege, Emre, Sude ve maalesef Arda'da gelecekti. Eve geçtik, yiyecek ve içecekleri hazırladık. Tam o sırada bizim salaklar gelmeye başlamıştı. Herkes geldiğinde saat sekiz buçuk civarıydı. Pijamalar, yastıklar, yiyecekler vs. her şey hazırdı. Sıra kutu oyunlarına geldi. Tabu oynayacaktık ama benim çoook zeki arkadaşım tabuyu nereye koyduğunu unutmuş. -Şaşırdık mı, HAYIR- Bizde şişe çevirmece oynamaya karar verdik. İlk çıkan ben ve Berindi. Soruyu soran bendim.

-"D mi, C mi Berin Hanım? "

-"Sana inat C diyorum köpek"

-"Peki o zaman" Ecrin'e attığım bakışla Berin ne yapacağımı anlamış, hayır diye bağırmaya başlamıştı.

-"Sorry tatlım ama kural kuraldır. Görevin Ecrinle öpüşmek. Üzgünüm ama seçme hakkın yok"

-"Ne demek seçme hakkın yok. Belki Ecrin istemiyor"

O an Ecrin sırıtmaya başladı. Planımın işe yaradığını görmek beni çok mutlu etti

-"İstemediğimi kim söyledi?" Berin'in göt oluşunu izlemek beni çok eğlendiriyor. Öte yandan best shipim birlikte olabilir artık. Şuan Arda'nın burada olması bile beni sinirlendiremez. Berin yavaşça ve tereddütle Ecrin'e ilerlerken Ege ve Emre'nin tezahüratları ile sonunda Ecrin Berin'i ensesinden kavradığı gibi kendine çekti. Onlar öpüşürken arkadan gelen ıslık sesleri kendimi gururlu bir anne gibi hissettim. Tekrar oyuna döndüğümüzde Berin Arda'ya soracaktı. Açıkçası az önce yaptığımdan sonra Berin'in bana yapacağı şerefsizliği hesaba katmamıştım. Berin her zaman Arda ve benim çok yakıştığımızı ve çıkmamız gerektiğini söyleyip duruyor. Bence bu çok saçma. Ben asla Ardayla çıkmam ve bence o da benden hoşlanmıyor. Berin Arda'ya soruyu sorduğunda Arda cesaret der diye ödüm bokuma karıştı. Neyse ki Arda iki gram beynini kullanıp doğruluğu seçti.

-"D mi? Hmm, heh buldum. Hoşlandığın kızı bize biraz tanımlar mısın canım? Gerçi ben zaten kim olduğunu biliyorum, ama keyfim ve kahyası öyle karar verdi. "

-"Çok şerefsizsin Berin"

-"Biliyorum canım tşk! Şimdi konuyu değiştirme ve soruma cevap ver geri zekâlı"

-"Madem o kadar merak ediyorsun, anlatayım. Derin okyanuslar kadar mavi gözleri, kiraz kadar pembe ve dolgun dudakları, çok güzel çilleri var. Ayrıca bazen çok kibar bir leydi, bazense kaya kadar soğuk ve kalpsiz bir savaşçı. Gerçekten çok güzel bir kız ama bazen tam bir baş belası olabiliyor."

Açıkçası Arda'nın şu ÇOK GÜZEL dediği kızı çok merak ettim. Herkes "Ooooo" diye bağırırken Sude viskileri getirdi. İlk içişte acı bir tat veriyor ama alışınca tadı da kafası da güzel oluyor. Oyundan sıkılınca film izlemeye karar verdik. Yeni bir korku filmi varmış ve Emre onu izlemeyi önerdi. Yastık ve battaniyeleri getirmek için Berin beni yukarı gönderdi. Geri geldiğimde her yer tutulmuş, sadece Arda'nın yanı boş kalmıştı. Berin'in bana attığı o bakışı nerede görsem tanırım. "Oh sana göt olsun" bakışı bu. Mecburen Arda'nın yanına tünedim. 

Sanırım viskiyi fazla kaçırmışım çünkü son hatırladığım arkamda çığlık atan salakların sesi ve birkaç korkunç sahneydi. Kendime geldiğimde su almak için ayağa kalkmaya çalıştım ama ayağa kalkacak gram gücüm yoktu. Arda'da bana -hayretler içindeyim- yardım etti ve beni kolumdan tutup ayağa kaldırdı. Beraber mutfağa girdiğimizde gözlerime inanamadım çünkü Ege ve Sude sarmaş dolaş öpüşüyorlardı. Bizi gördüklerinde aniden ayrıldılar ama hâlâ el ele duruyorlardı. Ben daha ne olduğunu bile anlamadan Arda suyu alıp beni mutfaktan çıkardı. Tuhaf tuhaf ona baktığımı fark ettiğimde;

-"Bırak çocuk romantizmine yaşasın"  Hayret, Arda romantizmin "R" sini bilmezdi.

-"Sen anlarr mıydınn romantizmmden yaa? "

-"Sarhoşken seni ciddiye alamıyorum. Şimdi bir yerini kırmadan geç içeri"

Beni ciddiye almadığını söylediğinde sinirlendim ve karnına bir iki yumruk indirdiğimde Arda acıyla kıvranmaya başladı. Herkes başımıza toplandığında Arda karnını tutarak iyiyim anlamında başını salladığında herkes tekrar filme devam etti. Beraber salona geçtik ve yatakları hazırladık. Tam yatağıma geçmiş uyumak üzereyken Berin;

-"Lan oğlum keşke bu film gerçek olsaydı, biraz aksiyon yaşardık." dediğinde hepimiz bir anda

-"Yat zıbar artık Berin! "

-"Off tamam be, bir şey demedik. Ne halt yerseniz yiyin " deyip arkasını dönüp yattı. Tam kendimi uykunun kollarına bırakacakken aklıma Berin'in sözü geldi. Gerçekten acaba film gerçek olsaydı hayat nasıl olurdu? 

Evet , ilk bölüm, ilk kitabım. Umarım kitabı beğenirsiniz. Hepinizi öpüyorum keyifli okumalar... 


KANLI AY: UYANIŞ [TAMAMLADI]Where stories live. Discover now